Geçmiş

10.2K 280 37
                                    

29.11.2020

Sellamlar ,

Kitabım tamamen hayal ürünüdür, kurgudur.

Vatan aşkı aşılamak amacıyla yazılmıştır.🇹🇷

Başlama tarihini buraya bıraka bilirsiniz.

Her bölüm için şarkı koymayı düşünüyorum. Şarkının bölümlerle uyumuna bakmıyorum.

Hadi bakalım, başlıyalım :)))))

İyi okumalar...

Kolundan ittirilmesiyle yere düştü. Dizi çok acımıştı ama eğer söyleseydi ve ya ağlasaydı daha çok canını yakacaklarını biliyordu küçük kız. Bu yüzden sustu. Önüne gelen kısa saçlarını arkaya ittirip buhulu gözlerle önünde duran kadına baktı. Kadın da üzgünce küçük kıza baktı.

"Gel bakalım." diyerek küçük kızı oradaki herkes gibi soğuk yere oturttu. Ondan başka kimse kıza bakmamıştı. Kendi dertleri yetmezmiş gibi birde bu kızımı düşüneceklerdi.

"Adın ne bakalım boncuk göz." diye sordu genç kadın. Küçük kız cevap vermek yerine kadının gözlerinin içine baktı.

"Bana öyle deme onu bana sadece Toprak diyebilir." dedi küçük kız kaşlarını çatarak.

"Kimmiş bakalım bu Toprak." dedi kadında onu taklit ederek. Kızın gözleri daha çok doldu hatta sol gözünden bi damla yaş firar etti.

"Annem gitti, Fırat'ta gitti onun da gitmesini istemiyorum." dedi üzgünce. Ağlamasının aksine ne ağzında yuvarlayarak ne de anlaşılmayacak şekilde konuşuyordu küçük kız.

"Şşş, tamam." diyerek küçük kızı kendine çekip başına öpücük kondurdu genç kadın. Küçük kızın burda olamsından ve ya düşünce ağlamamasının yerine bir başkası için ağlaması kadını şaşırtmıştı.
Belki burdan çıkamayacaklardı ama küçük kız buna değilde başkasına ağlıyordu. Çocuk aklı diye geçirdi içinden. O çocuğun neler yaşadığını bilmeden.

"Peki burda olmaktan korkmuyor musun?" diye sordu kadın, küçük kıza.

"Neyden korkayım?" dedi küçük kız kafasını kaldırarak.

"Ölmekten." dedi kadın. Karşısında küçük bir çocuğun olduğunun farkındaydı ama o çocuğun gözünde korku görememişti. Hiç tanımadığı insanlardan korkması gerekmez miydi halbuki.

"Ne demek olduğunu dahi bilmiyorum, niye korkayım." diye karşılık verdi küçük kız.

"Niye tanımadığın insanlarla buraya geldin." diye sordu yine kadın. Burda yaklaşık 20-30 kişi vardı ve aralarında tek çocuk bu küçük kızdı.

"Ben Toprak'ı bulmak için dışarı çıkmıştım. Ona söyleme lütfen yoksa yine canımı acıtır." dedi küçük kız.

"Kime?"

"Hasan'a. Onun upuzun kemeri var çok acıtıyo." kadın hiç dikkat etmediği kızın kollarına baktı. Kızın tşhörtünü sıyırdı. İçi acıdı. Sırtını okşayıp geri örttü. Eğer burdan sağ sağlim çıkarlarsa bu kıza sahip çıkacaktı. Hamile kalamayacağını öğrendiğinde çok ağlamıştı ama anneliğin 9 ay karında taşımakta değilde bir ömür boyu kalpte taşımakta olduğu biliyordu.

"Annene ne oldu?" diye sordu kadın. Küçük kız kaşlarını çatarak konuştu.

"O benim annem değil, Fırat'la bizi bıraktı artık onu sevmiyorum." Genç kadın annesiz yaşamak demenin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Annesi onu doğururken ölmüştü. Bu küçük kızında kaderinin kendisi gibi olmamasını diledi.

"Biliyor musun benimde hiç kızım olmadı. Eğer annen olmama izin verirsen seni asla bırakmam. Sana asla vurmam sadece benim kızım olmanı istiyorum." Küçük kız şaşkınlıkla baktı.

"Gerçekten beni asla bırakmaz mısın?

" Seni asla bırakmam boncuk göz." Küçük kız sevinçle kadına sarıldı.

"Annem." dedi küçük kız. Kadının gözünden bi damla yaş süzüldü.

"Kızım."

"Burdan çıkınca seni tanıştıracağım biri var." dedi kadın sevinçle.

"Kim?"

"Süpriz." dedi kadın gülerek. Küçük kız kadına biraz daha sırnaştı ve gözlerini yumdu. Kadın şaşırmıştı onun yerinde başka bir çocuk olsaydı 'kim, kim' diye tuttururdu. Kadın kolunun içine sinmiş küçük bedene baktı ve gülümsedi...

Onların kaderi yazılmıştı o gün. Ama işte kaderin oynu budur ya dudurduğu yerde durmaz. Hep haylazlık peşindedir...




İlk bölüm için iyi bence.

533 kelime.

İnsanlık için küçük benim için büyük bi bölüm oldu.

Neys,
Öpüldünüz,
Sağlıcakla kalın,
Hoşcakalın... 😘❤












Kod Adı : ZEHİR (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin