PART 30

2.6K 86 14
                                    

hala hafta içi sayılır değil mi :) sil / yaz derken ancak yetiştirebildim .iyi okumalar...

bölümdeki dans parçası : Bruno mars. locked out of heaven...

------------------------------------------------------------

Scarlet yoğun geçen bir haftanın ardından müdürü Bayan White'ın verdiği kartvizitleri bilgisayarda galerinin veritabanına işliyordu. Bu hafta galeri, Noel kutlamaları arefesinde üç sanatçının eserlerine birden yer vermişti. Scarlet galeriyi hiç bu kadar yoğun görmemişti. Anne babalar çocukları ile birlikte, çiftler elele eserleri seyrederken; eleştirmenler kalabalıktan kurtulup resimleri yakında inceleme çabasına girmişlerdi. Scarlet kibirli tavırları ile bilinen bir eleştirmenin en sonunda pes edip galeriyi terk etmesini hatırlayınca gülümsemesini tutamadı. Gülümsemesini kaybetmeden galerinin yüksek tavanından sarkan kırmızı, yeşil ve altın sarısı Noel süslerine baktı. Köşede bir de sıcak şömine olsa, sabaha kadar burada kalabilirim diye düşündü. Montunu ve masasından çantasını alıp arkadaşlarına iyi Noeller diledikten sonra galerinin dışına adım attı. Atar atmaz keskin soğuk bütün vücudunu sardı. Hızlı adımlar ile motoruna gitti. Kış için pek uygun bir araç olmasa da şu an elinde bu vardı.Ve Scarlet bu hayatta herşeyden çok yetinmeyi öğrenmişti. Çantasını tam arka kutusuna atacakken telefonu çaldı. Arayan Klaustu. Kulaklığını başlığının içine takıp telefonu açarken motorunu da çalıştırdı.

"Merhaba Klaus..."

"Neredesin Scarlet sesin garip geliyor?"

"Motordayım eve gidiyorum. Neden aramıştın?"

"Az önce Travis aradı. Tourange'da büyük bir parti varmış, sen de gelmek ister misin?"

Scarlet kırmızı ışıkta durup tek ayağını yere indirdi. Aklına Jazz geldi. O da gelmek ister miydi? "Olabilir aslında.... Yanımda birisini de getirebilir miyim?"

Klaus kedi sever gibi alaylı bir sesle "Oooo... Sen arkadaş mı yaptın Scarlet? Ne şeker... getir tabi...biz de sevelim..."

Scarlet Jazz'ın hızlı dövüş hareketlerini düşündü ve kısa bir an, aklından o hareketleri Klaus'a yaptığını geçirip tatminkar bir şekilde gülümsedi.

"Tabi ...seversin... saat kaçta?"

"İki saate orada olacağım.Görüşürüz."

"Görüşürüz." Işığın yeşil olması ile Scarlet tekrar motorunu harekete geçirdi.

-o-

İki saat sonra Scarlet dar kotu ve işlemeli siyah bluzu ile aynanın karşısında kendisini inceliyordu. Bluzunun kolunu, saati farkedilmeyecek şekilde düzeltti ve topuklu ayakkabılarını giydi. Tam salona inerken zil çaldı. Koşar adımlar ile kapıya yöneldi. Jazz siyah dizüstü kabanı, lacivert kotu ile, moda dergisinden fırlamış saçlarını karşısında sergiliyordu. Güzeldi ve bunun tamamen farkındaydı. Ne zaman olmuştu bu? İlk tanıdığında Jazz daha salaş kıyafetler içindeyken şimdi sanki kendine daha özen gösteriyordu. Scarlet bunda payı olduğunu düşünerek gülümsedi ve eline hızlıca montunu alarak o akşam ki partnerini karşıladı.

Bu akşamlık partneri idi. Ama aslında tam olarak ne olduklarını bilmiyordu. Jazz ondan kız arkadaşı olmasını istememişti. O tek öpücükten sonra bir daha öpmeye de yeltenmemişti. Bazen kendisini bu konu hakkında kötü hissetse de Jazz'ın ona hala sıcak davranması, işyerine çiçeklerle gelmesi, bu olumsuz düşünceleri uzaklaştırmasına yetiyordu. Gerçek bir beyefendi gibi Scarlet'in omzuna montunu yerleştirip elini koluna koyarak asansörlere doğru ilerledi.

SCARLET KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin