SCARLET KIRMIZI

PART 32

Noel başladığında diğer her işyeri gibi galeri de tatile girmişti. Scarlet elinde sıcak çikolatası ile dışarıda yağan karı seyrederken derin bir iç çekti. Bu yalnız geçen üçüncü Noel'i idi. O akşam evine bıraktıktan sonra Jazz bir daha aramamıştı. Yolculuğun sessizliği de buna eklenince Scarlet birşeylerin değiştiğinin farkına varmıştı. Baden ile ne konuştu iseler bu Jazz'ı vazgeçirmiş olmalıydı. Diğer türlü geçen üç gün boyunca bir şekilde araması gerekmez miydi? Kalbi içten içe sızlasa da böylesinin daha iyi olduğunu düşündü. Jazz'ı incitmek en son isteyeceği şeydi. Olayların gidişatı ile incinmemesi bir mucize olurdu. Hafifçe başını salladı. Ne Jazz ne Baden şu an düşünmesi gereken Blake'ti. Onu dibe batırmak için plan yapmalıydı.

Önce bilgi edinmeliydi. Düşmanını ne kadar iyi tanırsan intikamın o kadar acı olur. diye düşündü. Başlangıç yeri ise Johnson çetesi idi.

-o-

Scarlet ayna karşısında uzun süre uğraştıktan sonra yaşından biraz daha büyük, çalışan gösterişsiz bir kadın kıyafetine bürünebilmişti. Gerçi barda kendi yaşında gençler görse de biraz daha yetişkin görünmek daha az dikkat çekmesine yardımcı oluyordu. Johnson çetesini gezdiği iki bardan sonra önüne motorunu park ettiği bu barda bulmayı umuyordu. Bu bar diğerlerine nazaran daha korunaklı ve gözden uzak bir yerdeydi. Dört katlı gri tuğlalı bir binanın alt katında yüksek giriş tek katlı bir yerdi burası. Barın dumanlı havasına adım atarken her defasında artan bir güvenle adım atıyordu. Önceki barlar ona bu özgüveni kazandırmıştı. Hem gözlemlediği kadarı ile bardaki insanlar sessizce içki içen yalnızlar veya kahkahaların arasında düzgün konuşamayan insan topluluklarıydı. Çoğunlukla zararsızdılar. Şimdi masalara yakın bir yerde bara oturup konuşmaları dikkatle dinlemesi gerekiyordu. Yüksek sesle konuştuklarından fazla uğraşması da gerekmiyordu. Sesleri ayırt etmesi yeterliydi, ona karışık seslerin aradığı bilgileri getirmesini umuyordu

Ve getirdiler de. Barın ortasında bir masada oturan dört kişilik gruptan ertesi gece limanda teslimat olduğunu duymuştu. Blake adamların ikisine orada bulunmaları emrini vermişti. Verdikleri malın karşılığında özel dizayn bir Bugatti teslim alınacaktı. Ama faydalı bilgi buraya kadardı. Konu arabanın özelliklerine ve hangi spor arabanın daha iyi olduğu tartışmasına sürüklenince Scarlet saatine baktı.İçinden küfretti şirketin verdiği saati evde unutmuştu. Aramalarını ya da mesajlarını beklemiyordu ama açmazsa Kar her an kapısında bitebilirdi. Telefonunu çıkararak onun saatine baktı. Gece yarısına bir saat vardı. Çantasını toplayıp içtiği içeceklerin parasını ödedikten sonra çıkışa yöneldi. Tam kapıya yaklanmıştı ki Klaus'un onunla tanıştırdığı sevgilisini içeri girerken gördü. Hemen kapının yanındaki saklı köşeye geçti. Blake'in arkasından takip etmesini beklerken kapıdan giren kişiyi görünce yaşadığı şoku elini ağzına sıkıca kapayarak saklayabildi. Jazz genç kadının sırtına tek elini koyarak çapraz köşedeki nispeten loş alana götürdü. Scarlet gözleri faltaşı gibi açık ikilinin masaya oturmasını Jazz'ın onlara bardan içki getirmesini seyretti. Jazz yanına katıldığında kadın açık şekilde Jazz'la flört etmeye başlamıştı ve Jazz bundan fazlası ile memnun görünüyordu. Jazz kadının saçlarına Scarlet'in saçlarına dokunduğu gibi dokunduğunda afallamış durumundan kalbini buran bıçak darbesi ile uyanmıştı . Oradan çıkmalıydı. Elini karnına hafifçe bastırarak kapıya yöneldi. Çıkarken son bir bakışla bulundukları yere baktı. Gördüklerine inanamıyordu, şimdi de öpüşüyorlar mıydı? Kapıya tutundu. Tam o anda Jazz kızdan ayrıldı ve bakışlarını bardaki insanlar üzerinde gezdirdi. Scarlet'i farkettiğinde kısa şaşkınlık anında bakışları değişti ama sonra onu görmemiş gibi başını çevirdi ve yanındaki kızın kulağına birşeyler fısıldadı. Scarlet arkasını döndü ve hızlıca motoruna koştu. Kaskını taktığında son bir bakışla barın kapısına baktı. Arkasından gelen kimse yoktu. Gözlerinden dışarının soğuğuna inat sıcak sıcak dökülen yaşlarla motorun gazına bastı. Evine gitmek yerine motorunu hiç bilmediği sokaklara sürdü.