Öncelikle Merhaba. Nasılsınız? Evet yıllar sonra buraya da geldim jdjddjd. Ama gerçekten sağlık problemlerim vardı. Ve ayrıca okunma sayısı çok azdı. Bu bölümü yazarken bayağı bir zorlandım. Ama size güzel bir bölümle geldim. Bu bölünlerden sonra gizemli geçmiş yavaş yavaş ortaya çıkacak. Ve o zamanadek kitabımı olumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar. ^_^
"Abi gerçekten ne gerek vardı ya? Ben bebek değilim. Hasta falan da değilim. Kesermisin şunu? "
"Ya salak. Hangi kızın abisi kız kardeşi için yatağına kahvaltı getirir? Hiç kimse. Ben yapıyorum bak. Ama değerini bilen kim? Ayrıca çok konuşma. Hastasın sen. Aç ağzını ye bu lokmanı. Portakal suyunu da iç. "
Evet abim sabah sabah kendi elleriyle bana kahvaltı hazırlamıştı ve yatağıma kadar getirmiş, yedirmeye çalışyordu. Başkası için bu çok hoş olsa da benim için değildi. Çünkü söz konusu abimse o konu pekte sağlam olamazdı. Bunu yapıyorsa demekki karşılığında benden bir şey isteyecekti. Bunu tahmin etmek hiçte zor değildi.
"Abi ne istiyorsun? Açık açık konuş. Sende rahatla bende. Hadi."
"Yazıklar olsun Ro. Ben bir şey istediğim zaman mı sana iyilik yapıyorum? "
"Evet"
Sahte bir şaşkınlıkla bana bakmış sonra kendini düzetmişti.
"Neyse bu konuyu sonra konuşalım. Ama çok kırıldım. Evet bir şey isteyeceğim. Lütfen evimize dönelim. Ben burada kalmak istemiyorum. Sende bak ne haldesin. Çalışıp tazminatı öderiz. Ama buradan gidelim."
Bıkkınlıkla nefesimi dışarı verip kafamı salladım. Tahmin etmeliydim bunu isteyeceğini. Beni fikrimden taşındırmak istiyordu. Ama başaramayacak. Dün Taehyung'un bana yaklaşmasından kaynaklı olmalıydı. Evet yine başa dönmüştük.
"Abi biz senle ne konuştuk? Ayrıca gitmek istiyorsan git. Seni burada zorla tutan yok. Ben kalıyorum ve işimi yapıyorum. "
"Seni burada bırakmayacağımı biliyorsun. Ve seni almadan gitmem. Bak lütfen."
"Abiciğim yorma beni. Ve kalkmak istiyorum. Çekilirmisin?"
"Ah Ro. Gerçekten aptalsın. Ne halin varsa gör!"
Söyleyip ayağa kalktı. Kaşlarını çatıp elindeki tepsiyle kapıya gitti. Aklıma gelen soruyla yüzümü abime döndüm.
"Abi Tae nerde? Gördünmü?"
"Cebimde! Ben nerden bileyim? Bayılıyorum sanki onu görmeye."
Çemkirerek söylemiş kapımı çarparak dışarı çıkmıştı. Güçlükle ayağa kalmış dolabıma yaklaşmıştım. Bir şeyler alıp yatağa koyduktan sonra bayoya gidip el üzümü yıkadım. Dünkü yaşananları hatırlayıp aynada kendime sırıttım. Kalbim hızla çarpıyordu. Yanağımdan öpüşü. Bana bakışı. Kalp atışları. Hepsi heyecanlanmama sebep oluyordu. Aramızdaki bu çekim garipti. Bu çekimi hepsi için hiss etmiştim. Çok yanlış bir yoldaydım ama gerçekten bir açıklaması olmalıydı. Yani hepsine birden aşık olma ihtimalim saçmaydı. Yüzümü kurulayıp banyodan çıktım. Üzerimi değişip saçlarımı düzelttim. Başımdaki sargı sıksa da dokunmadım. Koltuk ağacından destek alarak odadan çıktım. Koridordan geçerken Jin'in odasının karşısında durdum. Acaba içerideki Taehyung muydu? Uyuyormuydu? Ya değiştiyse? Kapısını tıklatmak isterken vaz geçip salona doğru ilerledim. Abimde gözükmüyordu. Trip atacağını biliyordum. Telefonuma bakarken içeriden abimin bağırmasını duydum. Neden bağırıyordu? Koltuk ağacından destek alıp ayağa kalktım. Endişeli sesimle abime seslenip mutfağa gittim. Neler oluyor ya? Mutfağın kapısından içeri geçip üstü başı un olan abime baktım. Ardından arkasından çıkıp hızla yanıma gelen Jungkook'a ağzım açık baktım.
Jungkook mu? Ellerini iki yana açmış kendisini bana siper ederek konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 gölgeli 1 adam...
FantasíaHayatınızda 7 seçenek olsa ne yapardınız?? O 7 seçenek sizin için değerliyse... nasıl karar verirdiniz?? kolay değil... ben olmak kolay değil.... hayatımı değişen 7 gölge...ve ben