On Dokuz

6.3K 307 17
                                    

19. Bölüm | "Beklenmedik Olaylar"


Alacakaranlık, yerini aydınlığa bırakırken sesler yeni yeni kesilmişti. Şu anki sessizlik geceden beri dinmek bitmeyen seslerin yanında huzur gibi geliyordu. Hafiften rahatlatmaya başlamıştım bile diyebilirdim. Sürekli yükselen kahkaha sesleri, bağırışlar, çağırışlar daha yeni kesilmişti. Bu en sonunda uyudukları manasına geliyordu.

En sonunda.

Bense gece boyunca ağlamış ve dua etmiştim. Bir an önce buradan kurtulmak istiyordum. Şu anda tek istediğim buydu ve bundan başka bir şey düşünemez olmuştum. Yaklaşık olarak iki günden beri buradaydım ama kimsenin sesi soluğu çıkmıyordu. Hera'yı aramayı başarabilmiştim. Mutlaka şüphelenmesi, polise gitmeleri ve beni bulmaları gerekirdi. Bora tarafından başıma bir şey gelmeden önce beni bulmaları gerekiyordu. Yoksa olacaklar sadece beni değil ailemi, Kayra'yı ve diğer arkadaşlarımı da mahvedecekti.

Kapı açıldığında içeri giren kişi Hale yada Bora değildi. Onların dışında gelebilecek olan tek kişi, yani Mert çıkageldiğinde hemen karşımdaki koltuğa oturdu. Hiçbir şey demeden dikkatlice ona bakmaya başladım. Belli bir süre ikimizden de ses çıkmayınca kendime hakim olamadım.

''Ben... Bunu hak etmiyorum!''

''Çoğu insan hak ettiğini yaşamıyor zaten. Bundan dolayı endişelenme.''

Kaşlarımı kaldırarak ona bakmaya başlayınca onu süzmeye başladım. Siyah saçları ve ela gözleri vardı. Fazla uzun boyluydu. Bir fazlalığı yok gibi gözüküyordu ki kaslarını dapdar olan siyah kazağının üstünden görebiliyordum.

''Bana yardı et.'' diye mırıldandım. Bana baktıktan sonra yarım bir gülümseme ile 'hah' sesi çıkarttı. Yüzüne midemi bulandırıyormuşçasına bakarken bacaklarımı karnıma kadar çektim. ''Keşke adın gibi Mert olabilseymişsin.''

''Bora hayvanın tekidir.'' Benim ettiğim ağır laftan sonra aniden atıldı. ''İçindeki o intikam alma isteği hiçbir zaman kesilmez. Kesilmedi. Bunun için buradasın.''

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Onu dinlemek hiç bu kadar dikkat çekici olmamıştı çünkü işbirliği yaptığı insanı, Bora'yı kötülüyordu. Arkadaşını kötülüyordu. Arkadaşının kaçırdığı kıza, arkadaşını kötülüyordu.

''Bana arkadaşını kötülüyorsun...''

''Bora arkadaşım değil.''

''Peki neyin o zaman senin? Onun yardımcısı mısın, kölesi mi? Yoksa her istediğini yerine getiren uşağı mı? Nesin sen, Ne?"

''Hiçbiri.'' Kafasını ki yana salladı. ''Üvey kardeşiyim.''

''Üvey kardeşi mi?'' Dudaklarım şaşkınlık içinde aralandı. 'hıh' tarzı bir gülümseme yüzünde belirdi. Elleri ile uzun olan saçlarını geri ittirdi. Onu ilk gördüğümde de fark etmiştim, saçlarını sürekli geriye ittiriyordu.

''Bu durum biraz karışık.'' Ayaklandı.

''Dur! Gitme! Senden daha çok öğreneceğim şey var gibi.'' dediğimde gülümsedi. Aklımdaki soru işaretlerini fark etmişti ve cevaplar aradığımı anlamıştı. Aslında kötü birisine hiç de benzemiyordu. Kasıklarına tekme attığım anı hatırlayınca yüzümde pişmanlıkla karışık istemsizce bir gülümseme oluştu. Onu tavlayıp kandırmayı planlıyordum ve tuzağıma düşüyordu.

''Ben... Özür dilerim. Geçen gün olanlar için... Buna mecburdum.''

''Bir şey demiyorum. Kızmıyorum da. Ben senin yerinde olsam... Sanırım aynısını yapardım.''

Hayatımı Değiştiren Sen 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin