Bölüm Şarkısı: Still With You by Jungkook BTS (Soundcloud)
İçeriye kaos hakimdi. Tek katlı villa vari bir evdeydik ve zemin katta bulunan salonda iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık vardı. "Hoseok hyunga bunun hesabını soracağım, ben şimdi çocuğu nerede bulayım da tanışayım. Bu kadar kalabalık olacağını bilseydim onlara bizi almalarını söylerdim, en azından yolda iki çift laf edebilme şansım olurdu." Taehyung'un yüzündeki hayal kırıklığı epey belli oluyordu. Hayallerindeki kişiyle karanlıkta sarılarak film izleme fikri için ne kadar erken olsa da en azından bir olasılıktı, şimdi ise onu bulabilmesi bile bir saat sürerdi. "Gel Tae, Hoseok'u bulmaya çalışalım, en azından şansını denemiş olursun, ona durumu açıklarsan eminim ki seni çocukla tanıştırır."
Girişte ayak üstü beklemenin bir anlamı yoktu, Jungkook bile çoktan bizi bırakıp Tae'ye birkaç şey fısıldayıp uzaklaşmıştı. Ne fısıldadığını sormak isteyen kısmım beni çıldırtsa da sormayacaktım. Bu gece ne kadar az Jungkook ile karşılaşıp bakışmak zorunda kalırsam o kadar az canım yanacak ve geceyi kolay atlatacaktım. Yarın ise 3 senedir devam ettiğimiz şekilde devam edecektik. O Chaeyoung ile çimlerin üstünde yan yana otururken ben onlara bakmamak için elimden geleni yapacak ve Tae'nin beni rahatlatmasına izin verecektim . Aradan 3 yıl geçse de kalp kırıkları asla tamir olmuyordu, zaman hiç de acının ilacı değildi.
Taehyung beni kolumdan tuttuğu gibi sürüklemeye başlamıştı, bugün bunu ikinci yaşayışımdı fakat bu sefer ağzımı açmamıştım, sesimi çıkaracak kadar güçlü hissetmiyordum. Beni çekiştirdiği için önümü de göremiyordum ve ne tarafa gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim, taş çatlasa 10 dakikadır yürüyor olmamıza rağmen en az kırk tane bedene çarpmış olduğumdu.
"Tae, Jimin! Buradayız gelsenize!" Hoseok'un sesini duymamla Taehyung'un ellerinin arasından bileğimi çekip arkasından çıktım ve sesin geldiği tarafa doğru baktım. Ev gerçekten aşırı büyüktü, her 3 metrede bir yeni oturma alanı ortaya çıkıyordu. Hoseok ile birkaç kişinin cam kenarındaki oturma alanlarından birinde bir şeyler içtiklerini gördüm. Beyaz tenli çocuk da yanlarındaydı fakat seçemediğim ve arkası bana dönük oturan 3 kişi daha vardı.
Taehyung heyecanla bana baktı. "Jimin, orada, onu gördün dimi? Aman tanrım çok heyecanlandım ne yapacağım?" Gerçekten de çocuk gibi heyecanlanmıştı. "Sakin ol Tae, yanlarına gidip oturacağız ve sen de her zamanki sosyal ve konuşkan halinle ortama ayak uydurup çocukla tanışacaksın."
İlerleyip Hoseok'un karşısındaki koltuğun arkasında durduk. Önümüzdeki koltukta kim oturuyorsa parfümü çok güzel kokuyordu, Taehyung'a parfümün adını sordurtmayı aklımın bir köşesine yazdım. "Selam çocuklar, biz de Jungkook'a nerede kaldığınızı soruyorduk, onunla gelmişssiniz ama içeri girince kopmuşsunuz anladığım kadarıyla." Hoseok'dan Jungkook'un ismini duymamla önümdeki koltuktan başını geriye çeviren Jungkook'un suratını görmem bir oldu, kokunun nereden geldiği anlaşılmıştı, arabada camlar açık gittiğimiz için fark etmemiş olmalıydım çünkü bu koku çok özeldi benim için, parfüm falan değildi bu, eskiden yağmurlu günlerde içtiğimiz kahvenin aroması kokuyordu Jungkook, bana her seferinde o kahveyle dolu kavanozdan alırdı. Bunu içebilecek kadar rahat mıydı gerçekten, ben ne zaman markette o kavanozu görsem hemen uzaklaşıyordum, anılar aklıma hücum ediyordu çünkü.
O anki surat ifademi kontrol altına alamayacak kadar gerilmiştim . Tae'nin kolunu omzumda hissetmemle beni rahatlatmaya çalıştığını fark ettim çünkü kahretsin, eminim ki yanlış bir şeyler olduğunu herkes anlamıştı. Hemen kendimi toparladım ve Hoseok ile çocuğun arasındaki boş yeri Taehyung'a bırakmak adına Jungkook'un karşısındaki boş yere oturdum, ne olursa olsun bugünkü amacımın her zamanki görünmez Jimin olup Tae ile beyaz tenli çocuğun tanışmasına engel olacak bir olay çıkarmamak olduğunu unutmamalıydım. Hoesok'un bana seslenmesiyle düşüncelerimden koptum. "Sen de iyiki geldin Jimin, seninle hiç dışarda vakit geçirmemiştik, keşke arada Tae ve kardeşlerine ya da Jungkook'a takılıp gelsen, hiç dışarda görmüyorum seni." Herkesin, özellikle de Jungkook'un suratının bana dönük olması konuşmamı kolaylaştırmıyordu. Beyfendiyi 3 yıldır tek başına görmüyordum, neyin takılmasından bahsediyordu Hoseok, kimsenin hiçbir şeyden haberdar olmaması bazen sinirimi bozuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokıta*jikook*yalan ve yasak
Fanfiction*******Mokıta: Herkesin bildiği ama dillendirmeye cesaret edemediği şey******* "Söyle bana Jungkook" Cevaplara ihtiyacım vardı. "Söyle ki anlayayım, yalanlar da yasaklar da kalksın ortadan." "Ne duyduysan unutmak zorundasın Park Jimin. Bazı yalanla...