5. Bölüm *lie*

598 60 24
                                    

Bölüm Şarkısı: Lie by Jimin BTS

  Sabah saat 10'da, güzel sanatlar kampüsünün önündeydim tekrardan. 1 saat sonra alacağım dans tarihi dersini ekip ekmemek arası düşüncelere dalmıştım. Kim kardeşlerin de bana doğru yaklaştığını görünce ağaca doğru hafifçe kaydım, onların da gölgeye oturması iyi olurdu çünkü cidden, nisan olmasına rağmen böyle bir sıcak görmemiştim. "Selam Jimin-ah, dünkü parti nasıldı? Seokjin hyunga gitmemiz için ısrar ettim fakat tezimi tamamlamak için çok zamana ihtiyacım var çıkamam diyip tutturdu." Namjoon hyung ne kadar yakınsa da  Seokjin hyung finans alanındaki masterını tamamlamakla meşguldü, çok da hatalı olduğunu söyleyemezdim. "Bizim dışımızda herkes bunun bir parti olduğunu biliyormuş zaten." Tae'nin mızmızlanırken oluşan surat ifadesi kıkırdamama yol açmıştı. "O kadar kendimi davet ettirmek için Jungkook hakkında sohbet açmaya çalışmıştım. Herkesin gidebileceği bir parti olduğunu bilseydim bu kadar uğraşmazdım, aish cidden." 

  Jungkook ismini duymamla Jungkook ve Chaeyoung'un bize doğru yaklaştığını görmem bir olmuştu fakat bu sefer yalnız değillerdi. Yanlarında Min Yoongi ve Jung Hoseok da vardı. "Aman tanrım Yoongi hyung geliyor!" Tae'nin 'sessiz' çığırışıyla Seokjin hyung kendince olayı anlamaya çalışıyordu. "Bu çocuk senin beyaz tenli olan değil miydi?" "Hyung, beni dinlemiyor musun? Dün partide tanıştık işte, adı Yoongi'ymiş, benden 1 yaş büyük, Namjoon hyungla yaşıt" 

  "Selam şekerler, minik kediyi bizimle gelmeye ikna ettim, anlaşılan dünkü kavgadan sonra Jungkook'la konuşup kaynaşmışlar, sabahleyin ikisini bir arada gördüm ve Chae'yi de alıp yanınıza geldik." Hoseok'un konuşmasıyla ortamda sessizlik oluşmuştu. "Merhaba beyler, daha tanışmadan pat diye yanımıza gelip oturmanız pek hoş karşılayacağım bir şey değil ama anlaşılan dün partide Jiminielerle birlikteymişsiniz, hoşgeldiniz." Namjoon hyung asla lafını esirgemezdi, Seokjin hyung ise çok başka bir yerdeydi. "Ne kavgasından bahsediyorsunuz?" Hoseok soruyu duymamış gibi konuşmaya devam etti. "Ben baştan tanıtayım kendimi o zaman, Jung Hoseok ben, zaten Jungkook'la yakın arkadaştık beni tanıyorsunuzdur. Sağımdaki şahıs da Min Yoongi, aşıları tam merak etmeyin." "Hoseok yetmez mi?" Yoongi hyungun rahatsız sesiyle Hoseok hyung biraz homurdandıktan sonra devam etti. "Dünkü kavga ise-" "Benim niye bundan haberim yok hayatım!?" Sağımdan gelen cırtlak sesle az daha kusacaktım. Hayatım mı? Cidden mi... "Anlatacak bir şey yoktu Chaeyoung, önemli bir şey değildi." Jungkook Chaeyoung'un elini tutup bakışlarını bana yöneltti. "Her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaretmiş."

  Kafamı Tae'ye çevirdiğimde onun da benim gibi şaşkın olduğunu görmüştüm. Dün arka bahçede duyduklarım hiç de yanlış anlaşılmaya benzemiyordu fakat bunu şimdilik geri pşana atacaktım. Dünkü yardımlarından ve geçirdiğimiz değerli dakikalardan sonra sabahtan beri düşündüğüm planı uygulamaya sokacaktım. "Yoongi hyung, öncelikle yaşananların bir yanlış anlaşılma olmasına sevindim, farkında olmadan seni kıracak bir şey yaptığımı sanmıştım." Yoongi hyungun suratında hafif bir tebessüm oluşmuştu, Jungkook'un hala üzerimde olan gözleri beni gerse de planımı devam ettirmeye odaklandım. Cidden bu çocuk son günlerde neden bana bakıp duruyordu?

  "Tae bana senin çalışmalarından ve Radyo Sinema bölümü içindeki en yetenekli kişi olduğundan bahsetti, senin fikirlerini çok önemsediği belli. Son zamanlarda üzerinde çalıştığı bir kısa film var, fikir almak için bana gösterip duruyor fakat ben çok yardımcı olamıyorum. Bu akşam için Tae ile bana şehir merkezindeki sushi restorantından 2 kişilik yer ayırtmıştım fakat son dakika işlerim çıktı. Eğer boşsan ona eşlik edip sonrasında kısa filmi hakkında yardımcı olmaya ne dersin? Bu arada restorant da şehrin en iyisi falandır." 

  Açıkçası uzun zamandır kalabalık bir yerde bu kadar konuşmamıştım, bir de üzerine daha yeni tanıştığım ve tanışmamın da olaylı geçtiği bir kişiyle konuşuyordum. '40 yıl bana dua et Tae', dedim içimden. Taehyung ağzı açık bir şekilde bir bana bir Yoongi hyunga bakıyordu. Herkes benim böyle bir harekette bulunmama şaşırmış olmalıydı, Jungkook bile tepkisizliğini koruyamamıştı, havaya kalkan kaşları şaşırdığını gösteriyordu. "Noldu, kestikleri dilini geri mi taktılar Park Jimin?" Chae'nin sesini görmezden geldim, ona doğru dönmemiştim bile, buna değmezdi. "Yoongi, bu harika olur! Taehyung-ah çok harika bir çocuk. Ne güzel düşünmüşsün Jimin, kesinlikle gitsinler!" Açıkçası Hoseok hyungun Yoongi hyungun annesi olduğundan şüphelenmeye başlamıştım. Yoongi hyung mahçup olmuş gibi duruyordu. "Ben- ben çok sevindim, dün Taehyung-shi çalışmalarımı beğendiğini söylediğinde dalgaya aldığını düşünmüştüm, eğer o da isterse neden olmasın?" Bunları söylerken ensesini kaşıyıp durmuştu. Gerçekten çekingen biriydi. "Tabii ki isterdim Yoongi-ah, ah pardon Yoongi hyung, niye istemeyeyim bu harika olur tabii ki." Tae'nin gerçekten sakinleşmeye ihtiyacı vardı ama boşversene, Yoongi hyungun gülümsemesi büyüyüp duruyordu. Dün gece arka bahçede söyledikleri aklımda yankılansa da doğru bir karar verdiğimden emindim, Tae mutlu olmayı hak ediyordu. 

Mokıta*jikook*yalan ve yasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin