10. Bölüm*tear*

446 48 20
                                    

Bölüm Şarkısı: Tear by Suga & RM & J-Hope BTS

  Gözyaşı. Göz yaşını sadece üzüntüye yorarlardı, oysaki bir sürü şeyi ifade edebilirdi göz yaşı. Sevinci, aşkı, acıyı, pişmanlığı, bu durumda ise siniri, kaosu, karmaşayı. Siyah renk koltuklara oturmuş, salonda dönüp duran Jungkook'u izliyorduk.  Ağlıyordu, fakat sinirliydi. Koridorun yerlerini süpüren cam parçaları ironik gelmişti. Küçük bir kıkırtı bıraktım ortama. Tüm hayatım bu cam kırıkları gibiydi, ben cam kırığı gibiydim hatta. Kırılmış, parçalanmış, bana yaklaşmaya çalışanlara hatta yaklaşanlara istemese de zarar veren...

  Kıkırtımla daha da sinirlenen Jungkook tekrardan bağırarak konuşmaya başladı. "Lanet olsun hyung, gülüncek durumda mıyız? Bir adım ilerinde duran tehlikenin farkında mısın sen?!" "Yeter artık Jungkook!" Şimdi bağırma sırası Yoongi hyungdaydı, tırnaklarını kemirmekten konuşamamıştı bile şu ana kadar. Bir alışkanlık olmalıydı onun için bu anlaşılan. "Otur da yerine adam akıllı konuşalım. Her şeyi anlatamasak da, artık belli şeyleri anlatmanın zamanı geldi. Senin sıran daha gelmedi, merak etme. Fakat benim sıram geldi, otur yerine ve Jimin'in yanında ol!" 

  Jungkook'un sırası ne zaman gelecek çok merak ediyordum, en son gördüğüm fotoğrafla daha ne kadar bilmediğim şey olabilir bilmiyordum, elbet her şeyin zamanı gelecekti. 

  Jungkook yanıma oturdu, Taehyung ile aramıza oturmuştu, rahat olabilmesi için biraz kenara kaydım, çok gergin gözüküyordu. Bense... Ben olabilecek en sakin halimi yaşıyordum, şoka bağlı bir sakinlikti bu belki de. Fırtına öncesi sessizlik gibi.

  "Bak Jimin, uzatmadan şimdilik bilmen gereken şeyleri anlatacağım. Mesajın üzerinden geçelim, bu kişinin kim olduğunu bulmamıza yardımcı olman lazım." Sessizce konuştum,"Benim ölümümü isteyen biri olmalı." "Benim de onun ölümünü istediğimden emin olabilir." Ağzından çıkan laflarla Jungkook ile göz göze geldik. Bakışmamızı bölen Yoongi'nin sesiydi. "Senin annen olacak o kadın ve benim annem..."

 Duraksayıp nefeslendi, ve sonra konuşmaya devam etti. "Onlar birliktelermiş. Annen seni, benim annem de beni evlat edinmiş Japonya'da yaşayan bir aileden. Onlar oranın vatandaşlığını alalı çok oluyormuş. Annem öldürü- ölmüş. "Annen" de annemin kardeşiyle evlenmiş. Bunları bilmen senin için yeterli." 

   Anlamıyordum, bunlar neden benden saklanıyordu? Bunlar bana nasıl zarar verecekti ki?Evet, sindirmesi çok zor şeylerdi, annemin Yoongi'nin annesiyle birlikte olduğu gerçeği, bir de üzerine beni ve Yoongi'yi, iki kardeşi evlatlık almaları... Yoongi hyungla kardeştik, bu garip bir histi. Hala oturmayan kısım, annemin neden Yoongi'nin annesinin ölümüyle kardeşi Park Jiwon ile evlendiğiydi.

 Neyse, dedim içimden. Belki de bana zarar verecek olan şey daha bilmediklerimdi...

   Ortamda oluşan sessizliği bozan kişi Taehyung olmuştu. İlk kez konuşmuştu uzun bir aradan sonra. "Yoongi hyung..." dedi fısıldayarak. Yoongi hyung da ona döndü. Ne diyeceğini biliyor gibiydi. Mesajda yazan şeyle ilgili olmalıydı. Taehyung'un Yoongi hyungdan sakladığı şeyle ilgili... "Biliyorum Taehyung-ah, ne olduğunu biliyorum." Tekrar sessizlik hakimdi ortama. Jungkook da biliyor gibiydi. Tae perişan görünüyordu, kafasını yere eğerek konuşmaya devam etti. "Nereden- nereden biliyorsun?" Yoongi hyungun sesi çok sakin geliyordu. "Fark etmemem garip olurdu, her şeyi gözlerinle anlatabilen bir çocuksun." Fısıltı gibiydi sesi Tae'nin, bir gram güçlenmemişti. "Özür dilerim, ben... Ben seni gerçekten seviyorum."  Kafasını kaldırıp Yoongi hyunga baktı, yüzünde buruk bir gülüş vardı Yoongi hyungun. "Özür dileme, üzgün ya da pişman değilim. Yanında olmaktan memnunum Taehyung-ah." 

   Her ne konuşuyorlardıysa tek bir şey anlamamıştım, benim dışımda herkes her şeyi biliyordu. Sinirlenmeme engel olamıyordum içten içe, sakinlik buraya kadardı. "Tek bir şey soracağım." dedim sitemle. Hepsinin yüzü bana dönmüştü. "Beni ölüme sürükleyecek bir olaydan bahsediyorsunuz, bu olayı sen biliyorsun Yoongi hyung, Jungkook biliyor. Taehyung'un neyden bahsettiğini bilmiyorum, fakat o bile benim bilmediğim ve benim dışımda herkesin biliyor göründüğü bir şey biliyor. Chaeyoung biliyor mu peki bunları? Bu kadar mı habersizim her şeyden?" Taehyung telaşla konuşmaya başladı. "Jimin-ah, yanlış anladın. Benimle ilgili konunun bunla alakası yok, ben hiçbir şey bilmi-" "Evet, Chaeyoung da biliyor." 

Mokıta*jikook*yalan ve yasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin