1. Bölüm *black swan*

1.4K 76 24
                                    


 Bölüm şarkısı-> Black Swan by BTS

  Yerler terden sırılsıklam ayna ise buğu içinde kalmıştı. Tek sığınağım, problemlerimden kaçıp koşa koşa geldiğim stüdyonun tam ortasında durmuş yüzüncü denememden sonra hala tam anlamıyla beceremediğim dans hareketi üzerinde çalışıyordum. Şarkının ritmi ile kalbimin ritmi hızlanıp yavaşlıyordu, tüm konsantremi verip de yüz birinci denememde de başarılı olamamış olmanın siniriyle kaygan zemine attım kendimi. "Gerçekten konsantre olabildim mi sanki?" 

  Aklımda hala sabahki "mevzu" dönüp duruyordu. Her zamanki gibi kampüs bahçesinde uzanırken, üniversitenin önlenemeyen ifşa sayfasında canım kardeşim Park Chaeyoung ile boy boy fotoğraflarımızı görmek güne güzel bir başlangıç sayılmazdı. Babamın evinde prenses hayatı yaşayan Chaeyoung'un aksine canım babamla aramızdaki soğukluk dolayısıyla kendi dairemde yaşadığım duyulmuştu en sonunda. Seokjin hyung elindeki telefondan haberi okuyup bir de üzerine yorum yapınca sinirlenip keyfimin kaçması bir olmuştu. "Babanla aranızın küçüklükten beri kötü olduğunu düşünürsek bence şu an duyulması mucizevi bir şey." 

  Babamla aram sanki doğduğumdan beri kötüydü, bu öyle alışılagelmiş bir şeydi ki baba kelimesini duyunca en son aklıma gelen kişi "babam" olurdu. Nedeni bilinmez, belki de homoseksüel bir dansçı olmamdan kaynaklıdır ki her sene nötr devam eden ilişkimiz nefretle dolmaya başladı. Benimle konuşmaya tenezzül etmeden dans bölümünü seçmem hakkında aldığı ilk haberle sanki bana olan kredisi dolmuş gibi kapı dışarı etmişti beni. Neyse ki annem benden nefret etmiyordu, beni okul yakınında bir eve yerleştirmiş ve sık sık ziyaret edip ihtiyaçlarımı karşılamıştı. Park Enerji şirketinin sahibi Park Jiwon, yerini Park Chaeyoung'a devredecekti. Bu en başından beri emin olduğum tek şeydi. 

  Seokjin'in lafı üzerine Taehyung söze atıldı "Evlatlık olsan ancak senden bu kadar nefret edebilirdi o puşt. Senle derdi ne hiçbir zaman anlamayacağım." Sabahın başından beri kendi hallerinde kucak kucağa sohbet eden Jungkook ve Chaeyoung'un samimi sohbetini bölen söz olmuştu bu. "Laflarına dikkat et Taehyung, belki Jimin onu babası olarak görmüyor olabilir fakat o benim babam." Kendimi konuşmaktan alıkoyamamıştım. "Şu an mühim olan konu Park Jiwon'u babam olarak görmemem değil sevgili Chae, sevgilinle oynaşmayı bırakıp biraz bizi dinleseydin zeki beynin asıl olayı yakalayabilirdi belki." Ağzımı açmamla ortamdaki gerginliğin kat kat artması bir oldu, Jungkook ile göz göze gelmemizin bir olması gibi. 

  Jeon Jungkook, eskiden en ama en değerlim olarak nitelendirebildiğim tek insanken şimdi bir yabancı olmuştu benim için. Lise boyunca gecemiz gündümüz ayrı gitmez bir ikiliydik. Benim yuvamdı koca gözleri. Şimdi ise bana karşı bomboş bakıyorlardı. Bir kırılma noktası vardı ama çözemiyordum. Sanki eşcinsel olduğumun duyulmasıyla bir anda bakışları değişivermişti fakat çürük bir tezdi bu benim için. Taehyung da eşcinseldi, ikisi hala arkadaştı en azından. Üniversitenin dans bölümünü seçeceğim belli olup evden kovulmamla kilometreler girmişti sanki aramıza. Evimize benimle oyun oynamak için gelen Jungkook bensiz eve Chaeyoung için gitmeye başlamıştı, tek bir kere yeni daireme gelmişti. Sadece tek bir kere ve o gün onunla olan son gerçek anımdı.

**************3 yıl önce************************************************************************

  Pijamalarımla yere uzanmış tavanı seyrediyordum. Eşyalarla dolu kutulardan yere saçılan tozlar öksürmeme neden olsa da yatak henüz kurulmamıştı ve bu nedenle sırtımı dinlendirebileceğim başka bir yer de yoktu. Yapılması gereken çok iş vardı. Beni bu ana getiren seçimlerim ve beni ben yapan şeyler gözümün önünden geçiyordu. Bir ay önce en sonunda herkese itiraf ettiğim gerçeğim ve dün dans akademisine girmeye hak kazandığımı belirten mektup beni bu ana getirmişti. Hiçbir şeyden pişman değildim, bu ailenin çocuğu olmak dışında.

Mokıta*jikook*yalan ve yasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin