Mokıta*jikook*yalan ve yasak

18. Bölüm*don't leave me*

Bölüm Şarkısı: Don't Leave Me by BTS

  Barın dışında, duvarın dibine çökmüş 4 kişi duruyorduk oracıkta. Hava serindi, üzerime bir şey almamıştım. Kollarımla kendimi sardım. Yoongi hyung sigara içiyordu. "Ne zamandır sigara içiyorsun hyung?" Sigarasından bir nefes daha alıp beni yanıtladı. "Yeni başladım." Taehyung ise endişeli endişeli dönüp duruyordu. "Bu illetten kurtulmalısın Yoongi." Ne zamandır Yoongi hyunga ismiyle seslenebiliyorduk? Anlaşılan ikili arasındaki ilişki gitgide daha da derinleşiyordu.

  "Şu an konu sigara değil, farkındasınız değil mi?" Jungkook'un sinirli sesiyle hepimiz ona döndük, Yoongi hyung dışında. "Neden Hoseok'u sürükleye sürükleye yanımıza çekip hesap sormuyoruz?" "Plan çöpe gider Jungkook, bırak da bu geceyi Chaeyoung ile geçirsinler, yarın ne soracaksak sorarız." Jungkook'u yanıtlamamla Yoongi hyung sonunda yüzünü bize dönebilmişti. "O adam kimdi Jimin, kim senin peşinden gelip seni bayılttı? Bayıltıp bir de kaçtı? Kimin senle ne problemi olabilir?" 

  Videoyu Jungkook ile izlememle birlikte Yoongi hyung ve Taehyung'un yanına gitmiştik. Acil bir durum olduğunu belirtip dışarı çıkarmıştık onları, videoyu izlediklerinde pek de farklı bir tepki vermemişlerdi; hepsi şaşkındı. "Bu soruların cevabını Jungkook'un babası ses kayıtlarını da attığında öğrenebiliriz fakat bence Hoseok'a yalandan iyi davranarak işleri halletmeliyiz. Diğer türlü şu ana kadarki tüm ilerlememiz suya düşer." Duyduklarıyla Taehyung'a dönen Jungkook hızlı hızlı konuşmaya başladı. "Kim olduğunu bir öğrenelim, o zaman ne demekmiş haydut gibi gelip Jimin'i bayıltmak öğrenecek zaten o adam." 

  "Aslında bence Hoseok'u bir şekilde yanımıza çekmeliyiz." Söylediklerimle herkes daha da şaşırmıştı. "Çocuk senin ölmeni istiyor Jimin, neyden bahsediyorsun?" Taehyung'un şaşkın sesiyle aklımdakini anlatmaya devam ettim. "Bence bir şeyler oturmuyor Taehyung-ah. Yani ölmemi istediğini söylüyor fakat bugün arabasına bindim ve hiçbir şey yapmadı? Jungkook'la aramda bir şeyler olabileceğini ima etti ve sonra onu sinir edince bir kere daha ölmemi istediğini söyleyip sustu. Bence içten içe o da benim ölmemin bir şeyi değiştirmeyeceğinin farkında. Küçüklükten beri benden intikam almak için beklemiş, benden nefret etmeye alışmış gibi. Benim de bir madur olduğumu anlamaya başlıyordur belki de."  

  "Peki ne yapmamızı öneriyorsun?" Sorgulayan ifadesiyle bana bakan Yoongi'yi yanıtladım. "Eğer Hoseok yanımızda olursa Chaeyoung ile aralarını daha kolay ayarlayabiliriz, hem karşımızda olan bir tehditten kurtulmuş oluruz." "Tamam da, nasıl yanımıza çekeceğiz?" "Ne bileyim, burada hepimizin madur olduğunu ve hepimizin amacının Park Jiwon'u yenmek olduğunu falan anlatalım, bir şekilde ikna edelim." 

  Ortamda oluşan ağır sessizliği Taehyung bozdu. "Amacımız Park Jiwon'u yenmek mi?" 

"Sence?" dedim iğneleyerek. "Öldürdüğü onca insanın hesabı bir şekilde alınmalı. Her an beni de öldürtebilir, bunları bile bile onu görmezden gelerek mi yaşayacağız?" 

 "Amacımızın düğünün iptal edilmesi ve Jungkook ile Park Jiwon'un başka bir anlaşma yapıp senin can güvenliğinin sağlaması olduğunu sanıyordum." 

 "Şeytanla anlaşma yapılmaz Taehyung.",dedim sakince. "Bunu uzun bir süre düşündüm. Öyle bir adamın elini kolunu sallaya sallaya mükemmel baba imajıyla yaşamaya devam etmesine izin veremem. Ayrıca ne kadar anlaşma yapılırsa yapılsın içimizden birisinin bir şey öğrendiği anlaşılırsa hemen peşimizden adam göndertip bizi öldürtecektir. O bir katil!" Hepsi acı gerçekleri bir kere dha sindirmeye çalışır gibi yeri izliyordu. 

 "Önceliğimiz düğünü iptal etmek olacak ama bir şekilde, nasıl olacağını bilmiyorum, o adamı hapse tıktırmalıyız." 

 "Dediğin şey imkansıza yakın Jimin-ah." dedi Jungkook fısıldayarak. "O adam hapse giremez, bir yolunu bulur, parasıyla veya gücüyle engeller bunu." Gerçekler bunlardı, ama hayatın neler getireceğini bilemezdik.