Huzurlu Okumalar...
Vakitler , tükenen zamanlar , azalan ve artan mutluluk...
Gözlerim akan yolda, aklım yaşadığım ve yaşamakta olduğum ömrümde , ellerim..
Ellerim ise bütün benliğimi ve gönlümü saran adamımda.
Güzel geçen günün ardından Alptuğ'un babaannesi beni öğrenmiş ve merakla yanlarına çağırmışlardı. Şu an ise arabalarla hep gitmek istediğim ancak bi türlü gitmek nasip olmayan yeşillik güzeli bölgeye ; Karadeniz'e gidiyorduk.
Hani düşündüğünüz şeyleri ansızın yaşarsınız. Hayal eder olmayacağını bilir ve acı çekersiniz. Ben bunları yaşamış ve yaşadığım şuan da ne hissedeceğimi bilmiyor, hangi zorluklarla karşılaşacağımı düşünmekten de alıkoyamıyordum.
Annem , babam yoktu bu onların bana acımasını sağlarsa üzülürdüm. Her daim sağlam adımları olan ben şimdi ürküyordum. Çünkü evlatları annemi katletmiş babamı bilinmezliğe sürüklemişti. Bana mahcup olmalarını istemiyordum.
Suç tek kişiliktir. Ve suçlu da elbette Alper'di.
Bana olan bakışlarını da oldukça merak ediyordum. Ama bunları bir kenara atmaya çalışıp , sadece her şeyin en güzeli ve hayırlısı olması için Rabbim'e sığınıyordum.
'' Nerelere daldın yine gönlüm.''
Alptuğ'un sesiyle gözlerim , gözlerine kenetlenmişti. Yüzündeki ciddiyet ve sarsılmaz ifadeye içimi saran sevgimle bakarken dudaklarımda oluşan gülümsemeden de elbet bi haberdim.
'' Hiç öyle düşünüyordum nasıl bi yer olduğunu , alacağım tepkiyi falan.''
Sözlerimi bi yandan dinliyor bi yandan yoldan gözünü ayırmıyordu. Tabi sıcacık dudakları da avucumu sevgi buseleriyle ısıtıyordu.
'' Sıkma gönlünü , gönlümün neşesi. Alışacaksınız birbirinize ama zamanla.''
'' Öyle , bakalım hakkımızda hayırlısı olsun.''
Her konuştuğu sözüyle benim durumumu en iyiye indirmeye çalışıyordu ama işte insandaki stres zamanla geçse bile etkisi kolay geçmiyordu. Düşüncelerimi bi kenara bırakıp yolları hızla aşan arabalara odaklandım.
Önümüzde ilerleyen araçta Mahmut abi, Çağlayan ve Zelal Teyze vardı. Arkamızda ise Lale, Yaman ve Umay vardı birde küçük Kaan'ı unutmamak gerek..
Tabi korumaların araçlarını saymıyordum...
Ev de oldukça eğlenmiştik , Kaan tek tük konuşsa bile Alptuğ'un kıskançlığından alı konulamamıştı. Sürekli kucak isteyen bir bebeği kendisi çok severken benim kucağımda aslan kesiliyordu. Hele ' emme ' olayında Alptuğ'un kulağıma fısıldadığı sözleri hatırlayınca sıcak basmaya başlamıştı yine.
' Ben bile daha tadına bakmadım, küçücük velet nasıl atılıyor. Bende yedirecek göz var mı hiç . ' Demişti ama benim yüzümün aldığı hale sürekli takılmış azarlamalarıma rağmen iyice kudurmuştu.
Arabanın içini dolduran sesle Alptuğ elimi bırakmadan direksiyonun kenarlarında olan tuşlarından birini açıp ortama Umay'ın cıvıl cıvıl sesini doldurmasını sağlamıştı.
'' Ay abi Kaan sıcaktan durmuyor biraz dinlenelim de annesi karnını doyursun tosunum da hava alsın birde bende.''
Umay'ın dediklerine gülümsemiştim onca istekle arabaya binmişti Kaan için , şimdide tam bi halalık yapıyor bunaldığını dile getiriyordu deli kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞHAN / ARA VERİLDİ
Teen Fiction22.03 🍃 Kevser Şarabım 🍃 "Şu kokun," derin bir soluk daha çekmişti boynumdan -onun deyimiyle 'mabedinden' - sert solukları bana olan düşkünlüğünü bir daha göz önüne seriyor beni benden alıyordu. "Sana bakan her bir hare , benim yüreğime kor alevl...