G.''9.BÖLÜM''

8.4K 468 495
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...


Ölüm...

Her nefes alan canlının sonunda yaşayacağı an. Ancak sevdiklerinizin gidişi ve geri gelmeyeceğini bilmek elbette oldukça zor. Ve bunu duyup an be an yaşamak ise koca bi yıkım. Tıpkı şuan yoğun bakım ünitesinden duyulan 'dıt' sesinin verdiği korku, en sevilen insanın gidebileceği endişesi gibi. Kapıda bulunan herkes korkuyu en derinler de hissederken.

Sabahtan beri tepki vermeyen Erva'nın da yaşları akmaya başlamıştı. O an ki telaşla aramıştı Alptuğ'u. Tek dua edebiliyorlar , Mahmut abi'nin onlarda dönüşü olmayacak şekilde gitmesini düşünemiyordu.

Alptuğ bir kez daha ' hızlı ol ' emrini verirken hız sınırını oldukça aşan ve aşmaya devam eden Çağlayan ise içerisini kaplayan endişenin yok olmasını umuyordu. Daha sabah yan koltuğunda oturan dağ gibi adamın çökmesini düşünmek istemiyordu.

Alptuğ ise çıkmaz sokakta kalmış biri gibiydi..

Ne kadar içinde az da olsa tedirginlik vardı. Ancak asla sertliğinden ödün vermiyordu. Ama inanıyordu, Mahmut abi kolayca bırakıp gitmezdi. Hele de onu seven ve onun için bekleyen insanları biliyorsa..

Genç doktor Cenk kontroller için girdiği odada duyulan sesle , kalp masajı yapmaya başlamıştı. Ancak düzelmiyordu. Anında şok cihazını geçiş yapan Cenk hemşirelere verdiği talimatlarla uyguladığı şok yine etki etmemişti. Yeniden denedi , içinden ettiği dualar ise sadece kabul olmasını diliyordu. Bir kez denenince düz çizgi yeniden artışa geçince genç doktor alnından damlayan terleri hemşirenin verdiği peçete ile silerken. Allah'a da bolca şükür ediyordu.

Kapının dışındaki insanlar ise gördükleri kalp ritminin yükselişiyle birbirlerine sarılıp , yaşadıkları o anların geçişine ve bu yüreği güzel adamın yeniden hayata tutunduğu için Yaradan'a şükürlerini sıralıyorlardı.

Alptuğ ve Çağlayan ise olaylar olurken gelmiş herkesin gözleri yaşlı ancak yüzlerindeki tebessümleri görünce Mahmut abi'nin onları kolay kolay bırakmayacağını bir kez daha anlamışlardı.

***

Olaylar çentik çentik işlenirken aradan geçen beş günün ardından Mahmut abi kendine gelmişti ancak yaraları ağır olduğu için dinleniyordu ve bir hafta daha kalkamayacak durumdaydı. Fakat bize oldukça zorluk çıkarıyor , sürekli ' ben yatmam ' kalkacam diye sayıklıyordu ama tabi işin içine Cemo ve Zelal Teyze girince zorunlu susuyor Cemo'yu boğmak istese de sabırlıca yatıyordu.

Şimdi ise ne mi yapıyorduk?..

Üstümüzde ki simsiyah kıyafetlerle , Mahmut abinin helvasını yiyorduk. Adam dipdiri yukarıda yatıyordu ancak şuan biz ölmüş gibi üzüntülü taklidi yapıyorduk ancak bu işi en iyi Cemo'nun yaptığı da kaçınılmaz bi gerçekti. Alptuğ'un yaptığı planın işe yaramasını umuyorduk ama o kendinden çok emindi . Eğer ki zaten düşündüğü olmazsa bulunduğumuz durum ve gösterdiğimiz tepkilerin tamamı boşa olacaktı..

2 GÜN ÖNCE

Mahmut abi'ye çorba içirmeye çalışan Cemo artık gına gelmiş gibi söyleniyordu.

'' Yahu adam zıkkımın kökünü yedircem artık sana mis gibi çorba neresini içmiyorsun be bunun.''

'' Lan olum çek şu ellerini ben kendim içerim . Anlamıyorsun ki eyvallah üzüldün , ağladın ama şimdi uza lan .'' Diye siniriyle söylenen Mahmut abi sabır çekerken , bi anca çorba kasesini eline alıp '' zıkkmın pekini ye emi , yemek memek yok sana '' diyen Cemo ile hepimiz şaşkınca bakarken yanındaki yastığı Cemo'ya atan Mahmut abi ise gülümsetiyordu.

GÜMÜŞHAN / ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin