Ashley
7 EkimAlarmın çalması ile yatağımdan zıpladım. Saat 7.30'du. Okula gitmek için hemen hazırlanmam gerekiyordu, çünkü saat 8.00'de otobüse yetişmeliydim. Kollarımı duvara çarpacak kadar açıp gerinmeye başladım. Yatağımdan bir türlü çıkmak istemiyordum, tek yapmak istediğim sıcak yatağımda uyumaya devam etmekti. Ama zaman akıyordu. İsteksiz bir şekilde yatağımdan kalkıp gözlerimi ovuşturarak banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp aynadan uykulu gözlerimle kendime baktım. Diş fırçamı alıp dişlerimi fırçaladım. Esneyerek banyodan çıktım. Beyaz gömlek ve pembe çizgili gri renk eteğimi giydim. Çantamı alıp sıcacık odamı ardımda bırakıp odadan çıktım.
"Ashley, sana her zaman erken uyuyup erken uyanman gerektiğini daha kaç kere söyleyeceğim. Şu haline bak! Düştü düşeceksin." Annem haklıydı. "Tamam anne. Sorun yok. Be-" Elimi hemen ağzıma götürüp esnememe son verdim. "Hadi gel kahvaltı et." Annemin hazırlamış olduğu kahvaltıya baktım. "Anne ben zaten yeterince geç kaldım." Saat 7.55'i gösteriydi. Montumu alıp ayakkabılarımı giyip annemi öptükten sonra evden çıktım. Durak bizim evin ilerisinde bulunuyordu. Durağa doğru büyük adımlarla ilerledim. Otobüse tam zamanında yetişmiştim her zamanki gibi. Ne erken ne geç. Otobüste pek bir kişi yoktu. Her zamanki tanıdığım kişiler vardı. Arka koltuğa oturdum ve telefonuma kulaklığımı takıp rastgele bir şarkı açtım.Otobüs, yarım saate okula varmıştı. Teker teker otobüsten indik. Okulum üç katlı özel bir okuldu. Babamın işi yüzünden buraya üç yıl önce gelmiştik ve ailem, bu okulda okumam için ısrar etmişti. Tabi ki her zaman olduğu gibi onları dinlemiştim. İyiki de gelmişim çünkü mükemmel bir okuldu. Okula doğru yavaş yavaş yürümeye başladım. Sınıfım alt kattaydı. Birçok öğrenci okul bahçesinde ya yürüyor ya oturuyor yada gülüşüyorlardı. Onlara aldırmadan okula doğru son sürat ilerledim. Okula girince, o uzun koridorda ilerledim ve sağ koridora sapıp ilk kapıyı açtım. Daha dersin başlamasına yarım saat vardı ve sınıfta kimse yoktu. Tabi onlar hariç. "Hey Ashley." "Selam." Gia, Joe, Isaiah ve Aiden'ın yanına ilerledim. Ben ve Gia aynı sırada oturuyorduk. Isaiah da Joe ile oturuyordu ve Aiden ise Anna adındaki çok güzel bir kızla oturuyordu. Orta son sıraya çantamı koyup sıramın üstüne oturdum. Gia, Isaiah, Aiden ve Joe bana selam verdikten hemen sonra hararetli bir şekilde ben gelmeden önceki konuşmalarına tekrardan dalmışlardı. "Biri bana da burada neler döndüğünü söyleyebilir mi acaba." Hepsi aynı anda bana döndüler. "Ashley dinle, bugün biliyorsunki Isaiah'nın doğum günü bizde bu yüzden bir yer ayarlamaya çalışıyoruz." Büyük bir heyecanla anlatmıştı Gia. "Doğum günün kutlu olsun, Isaiah." Deyip Gia'nın sözünü kestim. "Teşekkür ederim." Dedi gülümseyerek. Evet ne kadar kötü bir şey olsa da tamamen unutmuştum. Utanmaya başlamıştım. "Nereye gideceğimiz konusunda bir fikrim var ama nasıl yetiştireceğiz her şeyi bunu bilmiyorum işte." Isaiah da Gia kadar heyecanlı gözüküyordu. "Sen neresi olduğunu söyle bize, hemen başlayalım."
"Aslında lavinia ile ilgili bir şeyler duymuştum." Cumartesi günü Gia'nın, bize sürpriz yapmak amacıyla götürdüğü kafeydi. O küçücük yere hepimizin sığması imkansızdı. Beş masayla, beş sandalyeyle yirmi kişi zor sığardı. "Oraya nasıl sığacağımız konusunda şüphelerim var." Dedim. "Aynen. Orası hiç uygun değil daha geniş bir yere bakmalısın." Joe durup düşünmeye başladı. Belki, 'kaç kişi giderse sığardı' bunun hesabını yapıyordu. "Hayır aslında orası göründüğü gibi küçük bir kafe değil." Gia aynı yerden bahsettiğimizden emin miydi? "Evet, beni iyi dinleyin. Aslında orası sadece tek katlı küçük bir kafe değil. Bir de kafenin altında bar gibi bir yer daha var. Orada partiler veriliyor genellikle. Akşamları parti verildiği için kafe kapalı oluyor. Yakın bir zamanda popülerleştiğini söylesem doğru olur sanırım. Orası bir parti yeri için mükemmel bir yer." Bunu duyduğuma şaşırmıştım. Böyle bir şey beklemiyordum. Ama bu kulağa hoş geliyordu. "Yani bu mükemmel bir şey o zaman ben Joe ve Isaiah hemen orayı bu geceliğine tutalım siz ikiniz de gerekli şeyleri alırsınız." Akşama bir parti vardı! Bir parti! Bu mükemmel olacaktı. Uzun zamandır bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum. "Tamam anlaştık. Çok büyük bir parti olsun istemiyorum toplam en fazla kırk kişilik bir parti olacak ona göre hazırlık yapalım." Isaiah'nın yüzünde bir tebessüm belirdi. "Peki bir şeyi merak ediyorum alt kata nasıl iniliyor yani bir basamak gördüğümü hatırlamıyorum." Hiçbir şekilde alt kata inişin olduğu bir şey görmemiştim. "İşte onu bir başka gizemli hale getiren de bu. Tezgahın arkasında bir kapak var. O kapağı kaldırdığında bir merdiven karşına çıkıyor ve sağ taraf ilk kapıyı açınca bara giriş yapıyorsun. Çok büyük bir bar olduğunu söylemeliyim." Bu çok gizemli ve havalı bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
Gizem / GerilimKatil olmak için sadece birini bıçaklamanız veyahut onu öldürmeniz gerekmez, elinizde kan lekesi olmasına gerek yok. En ufak yaptığınız bir şeyden dolayı o insanın ölmesine sebebiyet verdiyseniz de siz artık bir katilsiniz.