Uçurum

2.2K 110 20
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda Barın benim odamda bir sedirin üzerinde uyuduğunu gördüm saat kaç olduğundan haberim yoktu.
Yataktan doğruldum ve kapıdan dışarıya çıktım.

Daha iyi hissediyordum ama dün gece olanlar aklımdan çıkmıyordu.

Evin çıkış kapısını açtım ve gördüğüm manzara ile gözlerim büyüdü evin önünde kocaman bir göl vardı iki dağın arasında akan bir nehir duruyordu ve etraf yemyeşildi bu manzara bir kartpostal manzarasına benziyordu.

Evin önünde duran merdivene oturdum ve manzarayı izledim gece bir kaç tane kabus görmüş sıçrayarak uyanmıştım.
Bir rüyamda Barın benim yüzümden ölüyordu gözünde ki yeşiller soluyordu tüylerim diken diken oldu bu düşünce ile.

Ona bir şey olmasına izin veremezdim bir an önce buradan gitmenin bir yolunu bulmam gerekiyordu hem kendim için hem onun için.

"Uyanmışsın" dedi sesi tanıyordum arkama bakmadım yanıma oturduğunu gördüm tarçın kokusu doldu içime fark etmeden kokusunu içime çekmiştim huzur vardı kokusunda anne kokusu gibiydi.

"Ona bir şey anlattın mı İstanbullu" Gölge'den bahsediyordu.

"Hayır bilmiyor" dedim bilmesine bir sakınca görmüyordum aslında dün aklıma gelen ruhumun Sahibi düşüncesi geldi bu bir ihtimaldi ama her ihtimal önemliydi.

"Kimseye güvenme" dedi bana değil manzaraya bakıyordu yandan profiline baktım saçlarına elimi uzatma isteğiyle doldum taştım ama yapmadım.

"Beni dün orada yalnız bıraktın Barın" bu içime dokunmuştu belki doğru olan buydu ama başka bir odada o kızlardan biriyle yaptığı şey miğdemi yakıyordu bu his çok boktan bir histi.

"yalnız bırakmadım hep yanındayım bunu sok o kafana ve benden başkası yanında olmasına izin vermem!" Söylediği şey ile ona baktım güzeldi karşımda ki manzara kadar güzeldi.

"Buradan gitmek istiyorum Barın o adamı bulmam lazım"
"hangi adammış o" gelen sesle irkildim bu Gölge'ydi bizi mi dinliyordu?

"Seni ilgilendirmez" Barın kaba bir adamdı onun yüzüne bakınca bunu anlamak zor değildi ama bu adama sert davranıyordu ondan rahatsız olduğu çok belli oluyordu.

"Sana değil ona sordum hem sen onun nesi oluyorsun?" Söylediği cümle kalbimi sıkıştırdı Barın'a baktım ne cevap verecekti ki? Sorunun cevabını düşündüm ama içimde yanıtlayamadım.

"Hem her şeyi ve tek şeyiyim" bunu ona bakarak söylemedi bunu tam gözlerimin içine bakarak söyledi

Her şeyim
Tek şeyim

Bu tabiri sevdiğimi fark ettim kendisine yakışır bir cevap vermişti buraya geldiğimden beri her şeyim oydu ondan başka bir şeyim yoktu tek şeyim de oydu.

"Karnım acıktı benim" dedim sessizliği bölerek "piknik yapalım mı?" dün hiçbir şey olmamış gibi davranmak istiyordum ve eve girip bu manzaradan mahrum kalmak da istemiyordum.

"tam pikniklik hava zaten" Gölgeye baktım ve gülümsedim.

İki adamı arkamda bıraktım ve mutfağa gittim mutfakta buzdolabı yoktu küçük bir yerdi dolaplar vardı şaşkınlığımı üzerimden atamadan kurtarıcım gelmişti.

"ne arıyorsun?" dedi anlamıştı.
"buzdolabı?" dedim anlamadı ne demek istediğimi "hani yiyecekler bozulmasın diye koyuluyor ya"

"Gel bakalım" arkasını döndü mutfaktan çıktı ve peşinden gidiyordum bir odaya girdi bende arkasından girdim odayı bir camdan gelen ışık aydınlatıyordu ahşap rahlar üzerine dizili eşyalar vardı yiyecekler ile dolu bir kilerdi burası.

YABANCI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin