Medya :Barın'ın gözleri.
Playtist : model, Levla vazgeçti..
8 ay sonraYatakta oturmuş bana verilen meyveleri yiyordum artık doğuma az kalmıştı bir ay sonra bebeğimizle kavuşacaktık her şey çok güzeldi evimize taşınmak istedik ama Kral ve Lina benim iyi bir bakıma ihtiyacım olduğu için ve bürokratik işlerden dolayı ertelememizi istemişlerdi bu süre zarfında Alice ve Gölge evlenmişlerdi ikisini de çok seviyordum ve mutlu olmalarını istiyordum.
Sevdiğim adam ve ben mutluyduk Kral erkek torun baskısını saymaysak tabi..
Bu aralar kral çok hastaydı torununu görmeden ölmek istemediğini söylüyordu o ölürse eğer Barın'ın üzerinde ki yük artacaktı aslında hiç istemediği bir hayata sürükleniyordu..
İlgiltere'nin baskısıyla olası bir savaş her an çıkabilirdi var olan korkularım artmıştı hiç duygusal değilmişim gibi daha da duygusal biri olmuştum bu durumda en zorlanan kişi Barın olmuştu..
Aslında onun çok iyi bir baba olacağını biliyordum onu tanıyordum elim karnımın üzerinde gezerken kızımla konuştum bu dünya kötüydü ona çok güzel bir dünya kurmak istiyordum burada ki imkanlar geldiğim zaman ki gibi değildi..
Sarayda bir koşuşturma duydum yataktan zor bela kalkmayı başardım ve dışarıya çıktım bir tarafa doğru koşuyorlardı onların gittikleri yere gittim Lina'ın ağladığını gördüm ve odaya girdim beni görünce selam veren insanlara küçük bir selam verdim Lina'nın yanına gittim yatakta yatan kocası hastaydı vücudunda belli yerlerinde kızarıklıklar vardı elimle kızarık olan yerlere baktım tıp kitaplarında oturduğum o sayfalar geldi aklıma yıllar önce ortaya çıkan bulaşıcı hastalık olan çiçek hastalığından başka bir şey değildi bu..
Benim aşılarım vardı ama burada olan kimsede yoktu herkes tehlikedeydi belki Barın'ı iyleştirdiğim gibi onu da iyileştirebilirdim..
"Bu odayı derhal boşaltın!" diye bağırdım..
"Herkes bir odaya girsin ve kimseyle temas etmeyin bu bir emirdir!"
"Ne!?" şaşırdı Lina.
Ellerini tuttum ve gözlerine baktım.
"Güven bana herkes gitsin sadece ben kalacağım hadi git ve kimseye dokunma!"
Lina'ın yapacak başka çaresi olmadığı için ayağa kalktı ve odada olan bir kaç insanla beraber dışarıya çıktı..
O sırada kapıda Barın'la göz göze geldim tam içeriye gelecekti ki engel oldum ve ona bulaşmasını göze alamazdım olduğum yerde ona bağırdım..
"Dur sakın gelme!"
"Ne oluyor?"
"Bu bulaşıcı hastalık bana bulaşmaz ama sana bulaşır git buradan!"
"Arya!"
Bana kızdığı zaman hep Arya diyordu bunu biliyordum karışmamı istemiyordu ama elimden gelen her şeyi yapmak zorundaydım..
Kapıyı kapattım ve yatakta acılar içinde yatan adama baktım terliyor, öksürüyordu..
Avucumun içinde ki yeşil ateşi bekledim..
Kaderi değiştiremezsin..!
Yapabilirim.
Geçmişi değiştiremezsin!
Avucumu acıdan kıvranan adamın kalbine bastırdım şifa olmasını diledim iyileşmesini istedim..
Vücudu yeşil ışıkla parlarken ağlamaya başlamıştım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
Научная фантастикаİstanbul'da yaşayan bir kız bir geçitten geçerek 1750 yıllında İskoçya'da gözlerini açar burada başına bir çok olay gelir ve bir adamla tanışır bu adamla ilk defa karşı karşıya geliyordu ama mistik güçler onları çoktan birbirlerine bağlamıştı.. Hiç...