Sarayın önünde atımı seviyordum onunla konuşmak bana iyi geliyordu kendimi daha iyi hissediyordum..
Sanki ölünce içimde bir şeyler ölmüş ama ölen şeyler bir bir değişmiş bu değişenler benim en önemli parçam gibiydi..
"Çok dalgınsın"
Gelen sesle irkildim belime dolanan ellere izin verdim kafasını bir omzuma yerleştirdi ve Gece'yi sevdi.."İyi misin?" dedi cevabını biliyordu aslında ama duymak istiyordu.
Hıhı dedim sadece.
Beni kendine çevirdi gözlerini gözlerime dikti "Yaşadıkların zor şeyler biliyorum ama beni kendinden uzaklaştırma bundan sonra senden hiçbir şey saklamayacağım sende saklama"
Aramızda bazı şeyler değişiyordu ya da biz büyüyorduk.."Tamam" dedim sadece
"O zaman seni zehirleyen kim? Nasıl eminsin Alice olmadığından?"
Söylediği şey kaşlarımı çatmama neden oldu yüzleşmem gereken bir düşmanım vardı belki birden fazla bunu daha fazla erteleyemezdim.!
"Bildiğim bir şey yok sadece Alice yapmaz"
Yalan! Dedi içimden bir ses özür dilerim ama bunu kendim halletmem gerekiyordu.Akşam odada yemeğimizi yedik Gölge gelip gitmişti yanıma Alice daha iyiydi artık bunlar iyi şeylerdi ama içimde duran o kötü his beni boğuyordu beni ele geçiriyordu..
Kapıdan iki kere ses geldi Tık Tık diye.
Gel dememi beklemeden açıldı ahşap büyük kapı.
Gördüğüm kişi ile şaşkına uğradım.
Kral tam karşımda duruyordu..Gözleri zehir yeşiliydi..
Şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz ayağa kalkıp onu selamladım..
"Kralım" dedim sadece ve buraya neden geldiğini açıklamasını bekledim gerilmiştim..
"Başına gelenleri duydum bu sarayda senden önce hiç böyle bir şey olmamıştı çoğu şeyi değiştirdin küçük kız..!"
Sanki ağzından çıkan her kelime zehirliydi.."Ben şey ben böyle olsun istemezdim" dedim..
"Ben seni buradan göndermeden nereden geldiysen oraya git küçük kız"
İstenmemek adam uğruna buna katlanmak şu ahşap kapıyı çekip gitmemenin tek sebebi bir çift yeşil gözdü gidemezdim..
"Ben buraya aitdim" dedim.
Artık böyle değil miydi?
O gece öldüğüm zaman burada yeniden doğmamış mıydım ben?
Doğmuştum.."Değilsin! Olamayacaksın da buna asla izin vermem!"
Nefret duygusu çok güçlüydü ama umursamadım..
"Bu defa olmadıysa bir daha ki sefere öleceksin küçük kız!" hah beni ölmekle mi korkutuyordu içinde ölüm taşıyan bir insan ölmekten korkar mıydı? Ben korkmuyordum..
"Bu oğlunuzun ölümü demek olduğunu biliyorsunuz sanırım"
"Bu ne cüret!" iki adımda yanıma geldi ve bir eliyle boynumu sıktı..
"şimdi bu boynunu bedeninden ayırırım senin!"
"Durmayın o zaman!"
Kapı açıldı gözlerim kapalıydı onu görmek istemiyordum onu bu halde görmek istemiyordum..
"Baba!" Hemen yanımıza geldi beni babasının pençesinden alıp babasına bir yumruk attı..
Odada çığlığım yankılanırken olduğum yerde kalakaldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
Ciencia Ficciónİstanbul'da yaşayan bir kız bir geçitten geçerek 1750 yıllında İskoçya'da gözlerini açar burada başına bir çok olay gelir ve bir adamla tanışır bu adamla ilk defa karşı karşıya geliyordu ama mistik güçler onları çoktan birbirlerine bağlamıştı.. Hiç...