Tarık kendini odasına kapatmıştı. Meal okumayı ihmal etmiyordu. Okudukça büyüleniyordu sanki. Neden bu yaşına kadar ölümü hiç düşünmemişti? Neden Allah'ın varlığına inandığı halde, gönderdiği kitabı bu zamana kadar okumamıştı? Okudukça ağlıyordu. Yanağından süzülen yaşlar daha önceleri akmalı değil miydi? Şimdi ise içten dualar ediyordu:
"Bana ilmini ver. Kapını aç ki seni tanıyayım Rabbim."
O sırada çalan kapının ardından Şenol'un sesini duysa da odasından çıkmadı; çünkü Meltem'le annesi salonda kahve içiyordu. Kendini, uyuyor, dedirttirmişti. Şimdi Meltem'le uğraşamazdı. Şenol'a da kahve yapmışlar, zorla onu yanlarına oturtmayı başarmışlardı. Üstelik Meltem falına bakacağım diye de tutturmuştu. Şenol'un cep telefonuna gelen mesaj Tarık'tandı:
"Çaktırma, odama gel." Şenol, lavabo için izin istedi, oradan da sessizce Tarık'ın odasına geçti.
Meltem, Tijen Hanım'a "Tarık o kızı seviyor, biliyorum. Okulda ki herkes bir anda bana düşman oldu. Tarık o kızın arkasında olduğu müddetçe arkadaşlarımı tekrar geri kazanamayacağım." dedi.
Tijen: "Hayır o uğursuzdan bahsetme. Tarık onu sevse bile unutmak istiyor. Buna eminim; unutmak istemeseydi, derslerini bırakıp Kanada'ya gitmezdi. Kendini odasına kapatmazdı. Onunla olmak isterdi. Onu unutmak zorunda olduğunu kendisi de çok iyi biliyor. Onu sevmeye layık bir kız olduğunu görseydi, şu anda odada değil onun yanında olurdu. Sen merak etme. Tarık kafasına bir şey koyarsa onu mutlaka yapar.
Meltem üzgün bir ifadeyle "Herkes onun büyüsü altında sanki."
"Şikâyet edildi. Bir dahaki sefere de okuldan atılması için ben devreye gireceğim. Bekleyelim görelim bakalım neler olacak, Tarık onu unutacak. Eee... Gönül bu, ota da konar...
Tarık odasına aldığı Şenol'a "Aman sessiz ol. Meltem duyarsa hemen burada biter." demesiyle Şenol, neden ortalarda hiç görünmediğini sordu. Tarık hâlâ etkisinde olduğu ölüm vakalarını öyle bir anlattı ki elinde olmadan gözünden bir yaş süzüldü.
"Oo... Bu aralar da herkes ağlıyor."
"Başka kim ağlıyor?"
"Zümra." dedi Şenol. Tarık olduğu yerden adeta fırladı:
"Ne, neden, niye ağlıyor?"
"Hiç kimseye söylemememi istedi; ama galiba Meltem'in babası şikâyet etmiş. İhtar almış. Gururu incinmiş kızın. Sahilde tek başına ağlarken gördüm."
"Anlamadım, şikâyetin sebebi neymiş?"
"Tam bilmiyorum; ama her türlü pislik söylenmiş."
Tarık birden çılgınca koşmaya başladı. Merdivenlerden hızla indi. Şenol'un dur demesi boşunaydı. Tren rayından çıkmıştı. Çılgınca bağırıyordu. Annesi ve Meltem oldukları yerde kalakalmışlar şoka girmişçesine bakıyorlardı. Karşılarındaki Tarık mıydı?
Gözünü kan bürüyen Tarık:
"O kıza dokunma, karşında beni bulursun demedim mi?"
"Ne dediğini anlamıyorum."
"Oğlum sakin ol." dedi annesi.
"Bu evden defol, bir daha da gelme."
"Tarıkkkk! Benim misafirlerimi kovamazsın."
"Sana bunların hesabını soracağım Meltem. Bekle soracağım" dedi ve kendini dışarı attı.
Meltem ağlayarak "Size söyledim, bu kız hepsini büyüledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Düşen Aşk (RAFLARDA)
RomanceFarklı dünyalara sahip,iki insanı birleştiren tek nokta sevgi olmalıydı. Çünkü kalpleri açacak dokunuşun anahtarıydı. Sırlarla dolu bir yaşam öyküsünü ortak kılan tek şey, yüreklerindeki inanç ve azmin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiydi. Romanı ok...