Karmakarışık duygular içinde her gün bir girdaba kapılmış gibi hissediyordu Zümra. Bu aşkta her şeyi zaman gösterecekti. Böylece aylar geçip giderken artık birbirlerini gördüklerinde gülümsüyorlardı. Zümra arkadaşlarına; nasıl yararlı olabilirim, ne anlatayım diye büyük çaba sarf ediyordu. Selma, Serap ve birçoğu etkilenmişti Zümra'dan. Namaza başlayanlar bile vardı. Hepsi çalışkan öğrenciler gibiydiler. Can kulağıyla dinliyor, hiçbir şey kaçırmamaya uğraştıkları görülüyordu.
Şenol ise Tarık'a Jale'yi sevdiğini zor da gelse itiraf etmişti; ama "Çok geç artık olmaz." diyordu. "Hem..." demişti "...Bu sene okulda son senemiz, annem bana kız bulmuştur bile. Unuturum gider." derken içine batan şeyler belirgindi.
Yine bir sabah güneşin ışıkları tepede kendini gösterirken okulun içinde öğrencilerin cümbüşe varan gürültüleri yankılanıyordu. Grup yine kendilerince önemli buldukları bazı konular hakkında tartışmalar yaparken içeri bir kız girdi. Meraklı bakışların çevrildiği kızı, Tarık ilk bakışta tanıyamamıştı. Son derece güzel fiziğiyle herkesin dikkatini çekmişti. Gösterişli, uzun topuklu botları, mini eteği, bluzunun dekoltesi ve kovboy şapkasıyla bakışları üzerine çekiyordu.
Bakışlarını etrafta gezdiriyor, birini aradığı belli ediyordu. Tarık'ı görünce durdu, gülümsedi.
"Tarık!" diye seslenip ona doğru koşması, Tarık'ı küçük bir çocuk gibi ürkütmüş, geri geri birkaç adım çekilmesine neden olmuştu.
Sonra birden Tarık onu tanıdı ve "Melisa!" dedi duraksayarak.
"Sevgilim!" diyerek ona doğru gelen kıza bakışlar merak, yüzler de hayret barındırıyordu.
Tarık şaşkındı. Ne yapacağını bilemese de kendini toplaması çok sürmedi. "Melisa" dedi uyarır bir ses tonuyla, o anda aklı sadece Zümra'nın ne düşüneceği ile meşguldü.
Melisa, öyle sıkı sarılmıştı ki Tarık'a doladığı kollarıyla. Bir türlü bırakmıyordu. Tarık gözlerini büyüterek Zümra'ya baktı. Sonun da bir hamleyle Melisa'nın ahtapot sarılışından kurtulup kolundan tutarak bir köşeye doğru götürdü.
"Ne işin var burada?" diye sordu.
"Dayanamadım. Seni özledim. Sevinmedin mi yoksa?"
Tarık, bakışlardan öyle rahatsız oldu ki Melisa'nın kolundan çekerken '"Allah'ım ne olur Zümra yanlış anlamasın." diye aklından geçiriyordu. Zümra hemen arkasını dönüp sınıfına gitmeyi tercih etti. Tarık dişlerini sıkarak "Zümra!" diye arkasından seslense de Zümra dönüp bakmadı.
"Allah kahretsin, neden haber vermiyorsun Melisa..." derken Melisa'nın buruk halini fark etti. Onun bu hali Tarık'ı üzdüğünden "Neyse, hadi buradan çıkalım." diyerek onu arabasına doğru götürdü.
"Özür dilerim." dedi Tarık yola çıktıklarında.
"Sevdiğin var değil mi?" derken buruktu Melisa. Tarık sessiz kaldı.
"Arkasından bağırdığın kız mı?" diye sordu.
"Evet."
"Onu seviyorsun."
"Hem de çok."
Tarık, Melisa'yı bir kafeye götürdü. Garson gelince de "Karnın aç mı?" diye sordu.
Uzaklara bakarak "Değil." dedi kız.
"Peki, o zaman ne içersin?" diye sordu.
Melisa da "Viski." dedi.
Tarık, garsona "İki meyve suyu lütfen!" dedikten sonra bir süre sessiz kaldı. Sonra "Senden tekrar özür dilerim. Onu unutmak için Kanada'ya geldim. Seninle çok güzel vakit geçirdim. Senden hoşlandım da. Sende bir erkeğin isteyebileceği her şey var; ama olmadı, olmuyor. Onu unutamadım." diye açıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Düşen Aşk (RAFLARDA)
RomanceFarklı dünyalara sahip,iki insanı birleştiren tek nokta sevgi olmalıydı. Çünkü kalpleri açacak dokunuşun anahtarıydı. Sırlarla dolu bir yaşam öyküsünü ortak kılan tek şey, yüreklerindeki inanç ve azmin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiydi. Romanı ok...