32.Bölüm

217 18 26
                                    

Hastane de geçen uzun gecenin ardından sabah saatlerinde evlerine varmak üzere yola çıkmışlardı bile. Nedim hastane çıkışı bir taksi çevirmiş ve bir an önce Bahar'ı eve götürmek için acele ediyordu. Bahar'ın hastanelerden nefret ettiğini adı gibi biliyor; onu hastaneden alelacele uzaklaştırmak istiyordu.Tüm telaşının sebebi buydu.

Takside geçen 1 saatin ardından apartmanın önünde indiler. Bahar evini görünce gülümsedi. Bu ev ona huzur veriyordu. Kendisini bu eve ait hissediyor ve sahiplenilmenin büyük zevkini tattırıyordu. Bahçe kapısından içeri girdiklerinde kapının önünde bekleyen Melek,Ömer ve Yusuf Bahar'a doğru koştular.Ömer sımsıkı sarıldı Bahar'a;

-"Bahaaar kızım,gözümün nuru iyisin değil mi?" Bahar şaşırmıştı ailesi hastanede kaldığını nereden öğrenmişti acaba?

-"İyiyim ben babam,siz nereden öğrendiniz?"Nedim araya girerek;

-"Ben aradım haber verdim." Bahar neden dercesine Nedim'e baktı ve konuşmaya devam etti;

-"Bakın ben gayet iyiyim biraz değerlerim düşmüş.Başka hiçbir şeyim yokmuş. Öyle değil mi Nedim?" diyerek Nedim'in dirseğini sıktı hafifçe. Nedim evet anlamında başını salladı.

Bahar bu gibi durumlarda ailesinin haberinin olmasına pek sıcak bakmazdı, bakamıyordu. Çocukluğunun, en güzel yaşlarının çoğu hastanelerde geçmişti. Küçükken her hasta olduğunda ailesini çok üzdüğünü düşünürdü. Ömer babası o hasta olduğunda yüzündeki gülücükleri kaybederdi. Evde bir yas havası oluşurdu. Herkes Bahar'ın gözünün içine bakardı. Bahar o zamanlar çok anlayamıyordu ancak büyüdükçe hem güçlü olmayı hem de ailesi için ayakta kalmayı öğrenmişti. Yine ufakta olsa aynı şeylerle kimseyi üzmek istemiyordu.O yüzden ağrılarını gizlemeyi öğreneli uzun yıllar olmuştu.

Nedim ise her ne kadar Bahar'ın bir şeyi olmadığını bilsede içinde tuhaf bir his vardı.Sanki Bahar'ın başka bir şeyi vardı ve ona söylememişti. Ömer babanın buraya gelmesi iyi olmuştu.Uygun bir fırsat bulup Bahar'ın geçmiş hastalığıyla ilgili bilgi alabilirdi.Nedim;

-"Burada mı konuşacağız?Hadi eve çıkalım hem Bahar'da yorulmasın." diyerek hep birlikte apartmana yürüdüler.Nedim Bahar'ın merdivenlerden çıkamayacağını biliyor diğer yandan Ömer babanın yanında Bahar'ı nasıl kucağına alıp çıkaracağını düşünüyordu.Ömer babasından bir ayrı çekiniyordu.

Düşüncelerinden sıyrılıp merdivenin başına geldiklerinde Bahar'ın koluna giren Ömer babasına "Babacım müsaadenizle" diyerek Bahar'ı tuttuğu gibi kucağına aldı.Merdivenlerden çıkarken ikisi birlikte kahkahalara boğulmuşlardı.Nedim Bahar'ın kulağına "Aşkım galiba baban beni bu sefer öldürecek son kez sımsıkı sarıl bana" dediğinde Bahar'ın gözlerinden gülmekten yaşlar süzülmüştü bile. Nedim Bahar için sevinçten akıttığı bu göz yaşlarından çok daha fazlasıydı. Bir anda her şeyi olmuştu. Sevilmenin ne demek olduğunu sanki küçük bir bebek gibi yeniden öğreniyordu.Nedim bu konuda oldukça başarılıydı hem çok seviyor-belli ediyor- hemde sevmeyi öğretiyordu.Ne güzel bir adamdı bu Nedim.

Ömer Nedim'in aksine bu durumdan çok memnun olmuştu. Bu adam kızına çok iyi bakıyordu her halinden belliydi.Ömer kadere çok inanıyordu.Nedim'e karşı Bahar konusunda ağzının nasıl bağlandığını hiç unutamıyordu.Nedimde bambaşka bir şey vardı tarif edemiyordu.

Hayatta çoğu şeyin tarifi yoktur. Aile gibi, sağlık gibi ,huzur gibi..Her defasında tarifi olmayan bu duygulara bir pay biçer insan;ancak her defasında en başa döndüğünün farkına varmaz. Hayat uzun metrajlı bir film gibidir aslında.Bazı karakterleri değiştiremezsin.En değişmez karakterlerde insanın ailesinden başka bir şey değildir.Bu durum pay biçmekten çok daha öte bir duygudur.Belki bir tarifi yoktur ancak yüreğinde hissedersin. Bahar için de ailesi her şeyden öteydi ve bu küçücük ailesine Nedim'i de eklemişti.Hayatının baş kahramanını..

Akşam çoktan olmuş ev halkı birbiriyle sohbet ediyordu. Nedim bir yandan çayları tazeliyor bir yandan da Ömer'in boş bir zamanını kolluyordu. Çok stresliydi ve bunu gizlemekte zorlanıyordu. Yusuf annesinin dizine yatmış, Bahar'sa babasının omzuna başını yaslamıştı. Bahar'ın en huzurlu olduğu yerdi burası. Küçükken de babasının omzuna yatar "Baba sen baba gibi kokuyorsun" derdi. Ömer'se gülümseyerek "o nasıl oluyor cennet kokulu kızım" derdi. Baharsa düşünür elini yüzüne koyar "bilmiyorum, sen baba gibi kokuyorsun. Ben buraya ne zaman yatsam hep aynı kokuyu alıyorum. Adını koyamıyorum belki ama ben bu kokuya baba kokusu diyorum" diyerek sımsıkı sarılırdı babasına.Eski günleri gözünde canlanan Bahar babasına daha sıkı sarıldı. Öyle çok seviyordu ki. Nedim'in getirdiği çaylarla ayrılan baba-kıza Nedim;

-"Ama böyle çok kıskanıyorum baba haberin olsun.Seni görünce beni unutuyor Bahar Hanım." Diyerek gülümsedi.

-"Ne o damat o nasıl söz. Benim kızım bir tanedir." Diyerek Nedim'e takıldı.

-"Şaka yapıyorum babacım.Sizi böyle sımsıkı sarılmış görünce çok mutlu oluyorum.Sizin gibi bir ailesi olduğu için çok şanslı Bahar." Nedim'in gözleri buğulanmıştı.

-"Sende bizim bir evladımızsın damat.Sen iyi olmasan kızımı sana verir miydim hiç?O bizim göz bebeğimiz,nazlı çiçeğimiz.Çok zorluk çekti ama atlattı benim güzel kızım."Ömer'in bu sözleri Nedim'i o merak ettiği soruyu sormaya yöneltti.Bir an duraksadı,ne diyeceğini bilemedi ancak bu fırsatı kaçıramazdı.Tam lafa gireceği sırada Bahar;

-"Aaa Nedimcim bu nasıl çay?Benim babam paşa çayı içer." Diyerek gülümsedi.Nedim aradığı fırsatı yine kaçırmıştı.Durumu Ömer çoktan farketmiş,damadının daha fazla kıvranmasına gönlü razı olmamıştı.

-"Gel bakalım damat birlikte gidelim.Ben sana paşa çayı nasıl doldurulur onu göstereyim." Diyerek mutfağa doğru ilerledi.Nedim şaşırmıştı ancak kayınpederinin muhteşem bir insan olduğunu o gün yeniden anlamıştı.

Mutfağa geldiklerinde Ömer direk söze girdi;

-"Ne o Nedim ne söyleyeceksin bana?Sabahtan beri kıvranıyorsun?"

-"Babacım nerden anladınız?Çok mu belli ettim" Ömer gülümsedi.

-"Biz eski kulağı kesiklerdiniz damat.Ta bahçedeyken anlamıştım.Daha fazla kıvranmadan söyle hadi."Nedim derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı;

-"Ömer baba Bahar'ın küçük yaşlarda bir rahatsızlık geçirdiğini biliyorum ancak Bahar hiç ayrıntılı anlatmadı bana.Sanki bir şey gizliyor benden.Size bir şey anlattı mı?Söyledi mi? Rahatsızlığı neydi?Hala devam ed..."birbiri arkasına soruları yönelten Nedim'in sözünü kesen Ömer;

-Dur oğlum yavaş.Ben yaşlı bir adamım.Tüm sorularını nasıl aklımda tutayım? Hem sen bırak bu soruları.Bahar'ın hiçbir şeyi yok.Anlatmak istese kendisi anlatırdı.Hem zaten merak etme eskisi gibi hasta olsa sen bunu anlardın.Çünkü çok ağır geçiyor hastalığı.Şimdilerde çok iyi maşallah.Kızımada çok iyi bakıyorsun gördüğüm kadarıyla" diyerek Nedim'in omzuna eline koydu.

-"Nasıl iyi bakmam baba.O önce Allah'ın sonra sizin emanetiniz.Onun tırnağının ucuna taş değse benim canım yanar."

Ömer duydukları karşısında oldukça rahatlamıştı. İyiki Nedim'e vermişti kızını.Bir gün ölüp giderse gözü arkada kalmayacaktı, belliydi.

Uk'de (Meçhul Araf)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin