Annesi derin bir nefes alıp ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı;
"Bak yavrum, bu hayatta senden ve kardeşinden daha değerli hiçbir şeyim yok benim. Özellikle sen her yaşadığım acımda yanımda oldun. Kimi zaman beraber ağladık, mutsuz olduk, kimi zaman da en ufak şeyde bile mutlu olmasını bildik. Benim serçe kuşum, ürkek ceylanım.. Burası senin her zaman yuvandı bundan sonrada öyle olmaya devam edecek. Şimdi bana anne ben evlenmek istemiyorum dersen eğer başım gözüm üstüne. Sadece bir lafına bakıyorum. Senin tek bir gözyaşın için tüm dünyayı yakarım ben." Bahar annesinin söyledikleri karşısında oldukça duygulanmıştı. Ağlamaya bahanesi olmuş gibi annesine sarılıp hüngür hüngür ağladı.
-"Benim canımın en içi annem. Ben eğer bugün evlilik için bir adım atmazsam bu meçhul araftan kurtulamam. Çünkü tüm duygularım birbirine karıştı. Ne doğru ne yanlış bilmiyorum. Eski ben değilim... Senin minik kızın farkında olmadan büyümüş annem. Kendi içindeki denizde boğulmaktan kurtulmak için bir şans vermek zorunda."
Anne-kız birbirlerine sarılıp uzun uzun ağlaşırlarken içeriye paldır küldür kuzeni Ceren girdi.
-"Ne yapıyorsunuz burada sizi gidi sulu gözler. Bulutları indirip yağmurları çok erken yağdırmışsınız siz. Teyze şimdi ağlamayacaksın kınada ağlayacaksın" diyerek kahkaha attı. Teyzesi ayağından çıkarttığı terliği fırlatırken;
-"Seni eşek sıpası seni. Bide dalga geçiyor. Sen evlenirken görürüm ben seni."
-"Ya benim pamuk teyzem şaka yapıyorum biraz yüzünüz gülsün bu ne böyle matem evi gibi."
-"Kıskanıyorsun demi annemi benden" dedi Bahar kocaman bir gülümsemeyle.
-"Ne kıskanacakmışım ben. Sen gidince teyzem tamamen bana kalacak nasılsa hadi kalk kuaföre gideceğiz daha. Bende baldız topuzu yaptırayım diyorum."
-"Bence de yaptırmalısın hatta simde döktür topuzuna."
-"Ne var döktürürüm. Bu akşam en çok ben oynayacağım. Sen evlen sıra bana geliyor."
-"Ne evlenme meraklısıymışsın sen. Hemen de gönderiyor beni. Bak evlenmem görürsün o zaman."
-"Yok yok olur mu öyle şey. Ben yüzün gülsün diye uğraşıyorum. Hadi kalk artık. Bir ton makyaj yaptıracağız daha."
-"Bak şimdiden söylüyorum sade saç ve makyaj istiyorum. Orada benim başımın etini yiyeceksen hiç gelme"
-"Bugün evleniyor hala laklak peşinde. Sen bu çeneyle kocayı da bezdirirsin. ALLAH Nedim enişteye sabır versin" diyerek gülmeye başladı Ceren. Bahar da uzun zamandır gülmediği kadar çok güldü. Birbirlerine sımsıkı sarıldılar.
-" Oooo bu böyle uzar gider artık. Hadi Bahar abla çıkmamız lazım, enişte bey saatlerdir aşağıda bekliyor"
-"Beklesin zaten hazırım ben diğerleri de hazırsa hadi çıkalım"
-"Herkes hazır onlarda seni bekliyor." dedi Ceren. Sonra hep beraber arabaya doğru yürüdüler. Nedim arabadan inerek Bahar'ın kapısını açtı. Bahar'ın kuzenleri kıs kıs gülmeye başlayınca Bahar en kötü bakışını attı onlara. Hala bu duruma alışmaya çalışıyordu ve Nedim'den çok çekiniyordu.
Şehir merkezine vardıklarında Ceren'in her zaman gittiği kuaförü bulmaları çok zamanlarını almamıştı. İçeri girer girmez öncelikle Bahar'a güzel bir maşa yapılıp saçları yukarda toplandı. Ancak Ceren ve Tuğba çok sade bulunca kuaföre saçlarını yandan toplattılar. Bahar'ın itirazlarını dinlememişlerdi bile. Sıra makyaja gelince Bahar her ne kadar sade bir makyaj istediğini söylese de kuzenleri kaşla göz arasında kuaförü kandırıp gösterişli bir makyaj yaptırmışlardı. Bahar gözlerini açtığında hem çok şaşırmış hem de makyajını çok beğenmişti.
-"Ben sade bir makyaj istemiştim ama" Tuğba hemen atılarak;
-"Bahar ablacım bu model aslında en sade model. Düğünler de artık böyle."
-"Demek öyle. Her şeyi anlarımda bu gözümün üzerindeki simlerde ne oluyor. Onlarda mı sadeliği temsil ediyor." Olaya müdahale eden Ceren son noktayı koyarak;
-"Bahar abla çok güzel oldun hadi kınaya geç kalacağız. Bizde hazırız zaten topuzum tam istediğim gibi oldu valla. Seninki saatlerdir aşağıda bekliyor. Çok yakışıklı olmuş görmen lazım." Bahar heyecanlanmıştı. Demek çok yakışıklı olmuştu.
Hep birlikte aşağıya indiler. Ceren haklıydı Nedim gerçekten de çok yakışıklı olmuştu. Siyah takım elbisesi içinde tam bir beyefendi gibi görünüyordu. Nedim'de Bahar'ı gördüğünde afallamıştı. Bozuntuya vermemek için kendisini hemen toparlayıp, Bahar'ın kapısını açtı ve arabaya binmesine yardımcı oldu. Ceren arka koltuktan Bahar'ın kulağına yaklaşarak "Nutku tutuldu adamın" diyerek kıs kıs gülmeye başladı. Bahar'da gülmemek için zor tutmuştu kendini. Nihayet Nedim arabayı çalıştırmış ve kısa zamanda kınanın olacağı düğün salonuna gelmişlerdi. Salonun önünde davullar çalıyordu. Nedim Bahar'ın elinden tutarak arabadan indirdi ve "çok güzelsin" deyiverdi . Bahar nefesini tuttu ve salona el ele girdiler.
Kına gecesi klasik oyun havalarıyla başlamış ve herkes ayakları ağrıyana kadar oynamıştı. Sanki herkes kurtlarını dökmek için bu günü bekliyordu. Bahar'ı da Nedim'le karşılıklı oynatmışlardı. Hem de zorla!
Sıra kına yakmaya geldiğinde Bahar'ın başına kırmızı bir duvak örtüldü. "Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" diye başlayan kına türküsünü komşusunun annesinin sesine benzettiği yaşlı bir kadın söylüyordu. Bahar kına yakılırken çok ağladı. Nedim'de Bahar'ın ağladığını hissedebiliyordu. Kınadan sonra çekilen halayla birlikte gece artık sona ermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uk'de (Meçhul Araf)
Ficción GeneralBelirsizlikten kurtulmak mümkün mü? Evet diye cevap verdiğinizi duyar gibiyim ancak hayatınızın herhangi bir bölümünde bu duyguyu yaşadığınızı ve artık tozlu raflara kaldırdığınızı hissedebiliyorum.Kimse Araf'ta kalmak istemez.Bende hiç bir zaman i...