3 AY SONRA
Bazen insanlar inanamayacağı hayatlar yaşamaya başlıyor. Benim şuan karnımda gıdıklanmama sebep olan Chanyeol'un elleri gibi. Daha altı ay öncesine kadar yolda gördüğüm gibi yüzüne tükürmek istediğim Park Chanyeol şimdi yatağımda vücudumla oynuyordu. Hem bu sefer başkalarına yalan söylemeden. Tamam halen Jimin'den başkasına söylememiştik ama yalan söylediğimiz ilişkilerimiz yoktu. Sadece birileri bize beraber olup olmadığımızı sorana kadar bir şey demek istemiyorduk. Yalan sayılmaz sadece konusu açılmadığından bahsetmemek olur.
"Dur Chanyeol! Gıdıklanıyorum." Chanyeol'un bileklerini tutarak durdurmaya çalıştım. Ama Chanyeol ellerini benden kurtarıp belimi tutmaya başladı.
"Ben de seni güldürmeye çalışıyorum zaten. Sabahları kaşların çatılı uyandığını biliyor musun?"
"O benim normal suratım. Hep gülemem ki" dedim yüzümdeki büyük gülümsemeyle.
"Böyle çatmaya devam edersen benden önce yaşlanacaksın" Chanyeol göbek deliğimin hemen yanını öpüp göbeğimde yol çizmeye başladı öpücükleriyle. Bu hareketi seks anında yapsa huylanmaz çok hoşuma giderdi ama şuanlar da yapınca gıdıklanıyordum.
"Artık gitmelisin Chanyeol! Güneş doğdu." bir yandan Chanyeol'un omuzlarından itiyor vücudumu öpücüklerinden kurtarmaya çalışıyordum.
"Güneş inadına erken doğuyor" dedi yüzündeki somurtma ile.
Bende onun kadar güneşten nefret etmeye başlamıştım. Chanyeol bu küçük adadaki otele tatile geldiğimizden beri odamdan çıkmamıştı. En azından geceleri. Sabahları güneşin ışıkları ile onu ne olur ne olmaz odamdan postalıyordum. Kamptan sonra Chanyeol ile aramızdakileri çözmeye başlamış ve ne istersek yapmaya başlamıştık. Sadece anı yaşamaya çalışıyorduk. Her anı da birbirimizin vücutlarını tadarak yaşıyorduk.
Chanyeol çarşafın altından çırılçıplak vücudunu çıkarıp etrafa attığı kıyafetlerini aramaya başladı. Chanyeol geniş omuzları ve uzun bacaklarıyla gözlerinizi kamaştıracak bir vücuda sahipti. Kendimi yatakta onu süzmekten alamıyordum.
"Bu sabahki giyinme şovumu da yaptığıma göre gidebilirim" dediğine gülümsemeden edememiştim. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup yüzündeki haylaz gülümseme ile odamı terk etti.
Her odayı terk edişinde kendimi gece yaptıklarımızı düşünmeden alamazdım. Bay Park ve annemle ara tatile çıkmıştık. Chanyeol'un her gece odama gelişi bu bir haftada beni iyice Chanyeol'a alıştırmıştı. İlk başta aklımda olan sorular halen yerlerini korurken Chanyeol'un bana o soruların varlığını unutturması hoşuma gidiyordu.
Yatağımda biraz daha uzandıktan sonra duş alıp kahvaltıya indim. Chanyeol yine kahvaltıya inmemiş odasına uyumuştu. Geceleri uyumak bilmediği için sabahları uyuyor beni annem ve Bay Park'ın ikinci bahar aşklarını izlemeye terk ediyordu. Kahvaltıyı da önümdeki aşk şöleniyle bitirdikten sonra annem ne kadar onlarla zaman geçirmemi istese ben günümü Chanyeol ile otelin barında geçirmiştim. İçmeyi çok sevdiğimi söyleyemem ama Chanyeol ile olunca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu insan. Chanyeol ilk başlarda ne kadar sessizse sizinle yakınlaştığında bir o kadar geveze oluyordu.
"Burada tatilden çok kendimi cezaevinde gibi hissediyorum" dedim Chanyeol ile ikinci içkilerimizi sipariş ederken. Chanyeol kafasını hızla olumsuz yönde salladı.
"Annemin evinde geçen yazı geçirseydin böyle demezdin. Burası cennet gibi"
"Nasıl yani?" merakla Chanyeol'a döndüm. Annesi ile arası ne kötü ne de iyiydi. Annesi onu her anne gibi severdi ama kocası ile arasına giren sorun Chanyeol ile de girmişti.
"Annem ilk kimyasal kullandığımı öğrendiğinde çıldırmış bana bağırıp çağırmıştı. Eve yanına gittiğimdeyse bir süre bana nasihatler verdi. İşte babamın nasıl bana dikkat etmediğine falan. Bana kimyasalın zararlarından bahsetti bir hafta boyunca karşımda ot içerken." Bu dediğine gülmeden edememiştim. Bayan Park her zaman içkiyi ve partileri sevmiştir. Ama Chanyeol için elinden gelenin en iyisini yapardı hep. Elinden gelenin en iyisiyse buydu işte.
Chanyeol yazın annesi ile geçirdiği anlardan bahsederken ki mutlu hali hoşuma gidiyordu. Chanyeol annesinin iyi bir anne olmadığını biliyordu. Ama elinden geleni denemesiyle yetinip onunla mutlu oluyordu. Annesinin ona sürekli mesajlar atıp ona kıyafetler seçtirdiği bile oluyordu. Chanyeol ailesi tarafından sevilen bir çocuktu. Bunun değerini de öncekinden daha çok bilip dikkat ediyordu. Şimdi kimyasal kullandığı zamanlardan kolayca bahsediyordu. Sanki olup bitmiş ve bir daha olmayacağına eminmiş gibi.
Karşımdaki emin Chanyeol ile akşama kadar zaman geçirmiş onunla gülmüştüm.
"İstersen tatile annemin yanında devam edebiliriz. Çok hoş bir evi var. Onunla iyi anlaşacağına eminim." Chanyeol ile oturduğumuz taburelerden kalkıp restorana doğru yürümeye başladık.
"Kesinlikle. Eski kocasının yeni eşinin oğluna kim bayılmaz ki!" bu teklifi hoştu ama gülmemek elde değildi. Bayan Parkla eskiden tanışmış ama küçük olduğumdan pek birbirimizde bire bir diyalogumuz olmamıştı. Bana hep ifadesiz bir suratla bakardı.
"Aynı zamanda benim sevgilim" Chanyeol kulağıma doğru fısıldamış sadece benim duymamı sağlamıştı.
Akşam yemeği gayet sakin geçmişti. Ta ki Chanyeol arsızlığına yeniden başlayana kadar. Chanyeol heyecan verici anları severdi. Yakalanma olasılığımızın ve hiç yakalanmayacakmışız gibi davranmak hoşuna giderdi.
Chanyeol masada tam karşımda oturuyordu. Uzun bacaklarıyla da bacaklarıma yetişip okşuyordu. Ayağı bazen baldırlarıma doğru çıksa da çaktırmadan ellerimle itiyordum. Chanyeol'un arsızlığı tatlıya kadar devam etmişti. Chanyeol'un arsız oyununa katılma kararı aldım ve yediğim dondurmamın kaşığını Chanyeol'un gözlerine bakarak yalayarak yiyip, son kez gözlerine bir bakış atıp yerimden tuvalete diye kalktım.
Chanyeol'un arkamdan geleceğini umut ediyordum. En azından göz mesajımı anladıysa gelirdi. Lavaboda benimle iki kişi daha vardı. Boş olan kabinlerden birine girip beklemeye başladım. Chanyeol'u klozetin üstünde oturarak yaklaşık üç dakika bekledim. Tam anlamadığını düşünüp kalkığımda yan kabinden gelen bağrışma ile hemen kabinden dışarı çıktım. Chanyeol kabinden dışarı itilerek dışarı atılmış sonra sinirlenip kabine geri girip kapıyı kapamıştı. Benle izleyen biri daha vardı. Chanyeol'un zeki olmadığını bilirdim ama en azından kabinlere dalmadan kapıyı çalmasını beklemem normal değil mi?
"Chanyeol kapıyı aç!" diye bağırdıysam da Chanyeol beni takmamıştı. En sonunda görevlileri çağırıp Chanyeol ve adamı birbirinden ayırmıştık. Chanyeol adamı pataklamamış ama kafasını klozete sokmuştu. Ben daha Chanyeol'a ne olduğunu soramadan Bay Park gelmiş bizi hızla lavabodan çıkarmıştı.
Masada Chanyeol suratıma ona ihanet etmişim gibi bakıp adama sövmeye devam ediyordu. Bense sesli gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Adamın kabinine giren sensin Chanyeol! Küfür etmeyi kes" Bay Park'ın sesinden hoşnutsuzluğu anlaşılıyordu.
"Kilitleseydi o da kapısını. Boş sandım girdim bende" Chanyeol o küfürlerinden sonra aniden masumlaşmıştı.
"Tamam Chanyeol tatlını bitir kalkalım"
Chanyeol sessizce tatlısına devam etti. Tabi tatlısını yerken yüzüme attığı bakışlara da devam ediyordu. Neyse ki adam Bay Park'ın konuşmasıyla olayı büyütmemiş yemeğine devam etmişti. Bir tarafım Chanyeol'un yaşadığı durumdan suçlu hissetse de boş kabine dalması onun suçuydu. Odalara çıktığımızda ona kendimi affettirmemin kolay olmayacağının farkındaydım. En azından bunu seksi istediği şekilde yapmamız için kullanacağına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Overdose(Chanbaek)
Fanfiction"20 dakika yeter mi bende kaybolmana?" dedi nefeslerinin arasında. "Dakikalar bunun için fazla uzun Chanyeol."