Sabahın köründe uyanmayı seven bir varlık varsa o da Bay Park olmalıydı. Kampa gideceğimiz için Chanyeol da ben de sabahın altısında ayağa dikilmiş yarı açık gözlerle çantalarımızı arabaya yerleştiriyorduk. Bay Park ise gitmesi gereken bir işi veya yeri yoktu ama güne erken başlayıp gününü değerlendirmeyi isterdi hep. Spor kıyafetlerini giymiş ve mutfakta yanımızda enerji barlarından seçiyordu.
"Bu kadar suratsız durmayın. Kampa gidiyorsunuz eğlenmeye çalışın" deyip ikimizin de omzuna dokunup gitti.
Bu suratsızlığımızın yarısı sabahın köründe uyanmamızdan yarısı da dünkü tartışmamızdan kaynaklıydı. Tartışmayı devam ettirebilirdik ama ikimizde buna hiç istekli değildik. Kamp alanına beraber uzun bir yolculuğumuz olacaktı. Chanyeol sabah bana çekinerek günaydın demiş bense suratına mahkeme suratımı göstererek karşılık vermiştim. Ona kırgındım. Böyle davranmasına gerek yoktu. Yaptığımız bir hata vardı ve bunu çok hafif görüyordu.
Birbirimizle konuşmasak da beraber hazırladığımız sandviçleri tek bir kaba koyup yanımıza aldık. Arabaya binene kadar sessizliğimizi koruduk. Tabi sessizliğimizi bitiren başka bir tartışma oldu.
"Utanmasan şu boyunla oppa oppa diye gezeceksin Chanyeol." deyip dinlediği kpop şarkısını değiştirdim.
"Aynı şarkı senin de spotify listende var baek"
"Ama arabada onu dinlemiyorum."
"İyi al sen aç" deyip kucağıma telefonunu bıraktı. Seçmeme izin verdiği için mutlu olmuş kendi listemden Exo'yu açmıştım. Chanyeol genelde seçimleri karşı tarafın yapmasına izin vermezdi.
Yolculuğun yarısı müzik dinlemekle ya da boş muhabbetle geçti. İkimizde dün ki tartışma hiç olmamış gibi davranıyorduk. Ben de o da bu kampı kötü geçirmek istemiyordu. Kamp alanına herkes zamanla ulaşmış ve çadırlarımızı kurmaya başlamıştık. Jimin sürekli benimle aynı çadırda uyumak istese de onu kesin bir dille reddetmiştim. Jiminin böyle minik bir tavşana benzediğine bakmayın gece içinden bir ayı çıkıyor ve horlamasıyla sizi uyutmuyordu. Çadırımı çaktırmadan Jimin'e oldukça uzak kurmak istiyordum. Jimin'i arkamda yüzü asık bir şekilde bırakıp arabadaki çadırımı almaya ilerledim. Ama çantamın yanına koyduğum çadırımı yerinde bulamamıştım.
"Çadırım?" kendi kendime konuşuyor etrafa bakıyordum. Araba da olmadığından emin olunca Chanyeol'a sormak için Chanyeol'u aramaya başladım. Gördüğüm görüntü ise ağzımın açık kalmasına neden olmuştu. Chanyeol ve Jimin çadırımı almış kurmaya başlamışlardı.
"O benim çadırım mı?" Chanyeol'un başında dikilip sordum.
"Başka kimin olabilir Baek" deyip yüzüme anlamsızca baktı.
"Kendim kurabilirdim" dedim çadırın diğer ucuna geçip kurmasına yardım ederken.
"Jimin yardım istediğini söyleyip burayı gösterdi" Chanyeol'un cevabıyla başımda dikilen Jimin yüzüme masumca bakmaya başlamıştı.
"Korktuğumu söyledim sana! Benle kalmayacaksan en azından yakınımda ol"
"Jimin çığlığını duysam da çadırdan çıkmam seni katilinle ölüme terk ederim biliyorsun değil mi?" sözlerime Chanyeol kıkırdarken Jimin yüzünü asıp zalim olduğumu söyledi. Sözlerimde ciddi değildim ama Jimin ve korkaklığıyla eğlenmek hoşuma gidiyordu. Jimin insanlar dışında yaşayan her canlıdan korkardı. Küçük tatlı köpeklerden bile korkar yaklaşmazdı. Kampa beş yıldızlı bir hotele gideceğimizi falan düşünerek mi geldi anlamıyordum ki.
Chanyeol ile benim küçük çadırımı kurduktan sonra konuşmamaya devam etmiş ve kampın kurulmasındaki görevler dışında konuşmamıştık. Ateş için odun almış ve çalı toplamıştık. Chen her zamanki gibi kampa içkileriyle ve otuyla gelmişti. Ruhen doğaya yakın hissetmek istediğini söyleyip duruyordu. Jongin de kampa gelmiş ve bizimle bir şeyler atıştırıyordu. Birbirimizden kaçmayı bırakmış normal iki arkadaş gibi takılıyorduk. Chen de yanımıza oturmuş sıkıldığını belli eden oflamalar çekiyordu. Suho ise havanın ne kadar sıcak olduğundan girip bu hayata daha fazla dayanamadığına kadar yakınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Overdose(Chanbaek)
Фанфіки"20 dakika yeter mi bende kaybolmana?" dedi nefeslerinin arasında. "Dakikalar bunun için fazla uzun Chanyeol."