İnsan korkuyu doğduktan sonra öğrenirdi. Sanırım bende bunu Chanyeol'dan öğrenmiş aynı zamanda onunla aşmıştım. Korku öyle bir duyguydu ki ondan kaçmaya çalıştıkça daha da çok yapışırdı size. Aklınızı çeler korkunuzdan başka bir şey düşündürmezdi. Bu histen nefret etmiş aynı zamanda onun esiri olmuştum. Şimdiyse ona karşı savaşıyor, Chanyeol ile olmaya çalışıyordum. Ona olan güvenim her zamankinden fazlaydı. İki gün önce olsa şu an daha da korkuturdu bu durum beni. Şimdiyse rahattım. Eğer Chanyeol telefonlarımı açıp bana cevap verseydi daha da rahat olabilir ve odamda uyuyor olurdum.Chanyeol okuldan erken çıkmış, sonra da telefonlarımı açmamıştı. Beni sinirlendiren de buydu. En azından kısa bir mesaj atıp gece ikiye kadar nerede olduğunu haber verebilirdi. Yaklaşık yarım saattir dayanamamış Chanyeol'un odasına gelmiş yatağında öylece oturuyordum. Bunu neden mi yapıyordum? Chanyeol beni deli biri yapmıştı.
Açılan kapı ile Chanyeol'un düşük omuzlarıyla içeriye süzülmesini izledim. Beni görmüştü ama ses etmemiş sadece kapıyı kapatmıştı. Açık masa lambalarından odaya zayıf bir ışık yayılıyordu, Chanyeol'u net görmem için yeterliydi.
"Ne oldu sana?" yerinde öylece değişik haliyle duruşu sinirlerimi bozmuş sesimi kısık tutarak ilk konuşan ben oldum. Değişik gözüküyordu, omuzları düşük, yüzü aşağı doğru bakıyordu. Odaya girdiğinden beri gözlerim dışında her yere bakmıştı. Chanyeol yıkık birinin görüntüsüne sahipti.
Chanyeol biraz daha öyle durduktan sonra kaşımda durup yukarıdan bana bakmaya başladı. Yine gözlerime bakmıyor ama yüzümü inceleyip eliyle okşuyordu. Oturduğum yerden kalkıp karşısında ayakta durmaya başlayınca hiçbir şey demeden kollarını vücuduma sarıp beni kendine yasladı. Yüzünü de boynuma gömdü.
"Sadece biraz böyle kalabilir miyiz? Lütfen" Chanyeol'un yumuşak ve yorgun sesi beni anında etkilemiş istediğini yapmamı sağlamıştı. Birkaç dakika önceki sinirim uçup gitmiş şimdi bu haline endişelenmeye başlamıştım. Ellerim direk onu sarmak için beline gitmiş, bende onun gibi onu kendime yapıştırıp kafamı omzuna yaslamıştım.
Böyle ne kadar durduk bilmiyorum ama rahatlatıcıydı. Her zaman bedenimi sarmasını sevmiştim. Bu halimiz o bizi ayırıp yatağa oturana kadar sürdü. Yatağa oturduktan sonra elimi hemen kavrayıp beni kucağına yan şekilde oturttu. Şimdi yüzünü daha net görüyordum. Gözleri de omuzları gibi düşmüş ve yorgundu. Yüzünü incelememden rahatsız olmuş yüzünü göremeyeceğim şekilde kafasını göğsüme yasladı. Ellerim omuzlarından onu kavrayıp yeniden kendime yasladı.
"Neden böylesin? Neredeydin?" merakımı susturamamış, bu sefer daha yumuşak bir tonda sormuştum.
"Üzgünüm Baekhyun" sesi güçsüz ve kısıktı. Dikkat etmesem belki de bu sessizlikte bile doğru anlayamazdım.
"Ne oldu?" Ellerim onu rahatlatmak ve yorgunluğunu almak ister gibi saçlarına çıkmış, yavaşça okşamaya başlamıştım.
"Hoşuna gitmeyecek bir şey yaptım"
"Ne gibi bir şey Chanyeol" sesim yumuşaktı. Chanyeol'un haline bir tarafım üzülse de diğer tarafımın hoşuna gitmişti. Çok uysal duruyordu, her zamanki halinden farklı.
"Jongin'e bizden bahsettim"
"Nasıl bizden?" sözleri ellerimin saçında donmasına neden olmuştu.
"Bizim hakkımızdaki her şeyden" duyduklarım bir şaka gibi geliyordu ama şaka olmadığını biliyordum. Chanyeol'un düşük omuz ve yüzünden bunun kötü bir şaka olmadığını anlayabiliyordum. Omuzlarından iterek onu kendimden ayırdım. Kucağından kalkarak ona yukarıdan bakmaya başladım. O ise kafasını aşağıdan kaldırmamış, yüzüme bakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Overdose(Chanbaek)
Fanfiction"20 dakika yeter mi bende kaybolmana?" dedi nefeslerinin arasında. "Dakikalar bunun için fazla uzun Chanyeol."