Chanyeol ve Jimin'in çadırımı terk etmesinden sonra biraz daha uyumuştum. Kahvaltı ise herkesin kendine bir şeyler hazırlaması ve sessizlikle geçmişti, en azından bizim grup için. Bu gruba saat 9 kahvaltısı gitmiyordu.
Herkes doğa yürüyüşü ya da oyunlar oynarken biz malak gibi çimlerde ölü gibi yatıyorduk.
"Bana eğlenceli olacağını söylemişlerdi. Şu an eğlenceden ölmek üzereyim" dedi Chen göle doğru taş sektirmeye çalışırken.
"Ben sana farklılık olacak dedim, eğlenceli değil" dedi Suho.
Aralarında küçük bir tartışmaya girmiş birbirilerini suçlamaya başlamışlardı. Bense kafamı Jimin'in dizine koymuş huzurun tadını çıkarmaya çalışıyordum.
"Hadi yakar top" dedi Chanyeol elindeki topla yanımıza gelirken.
Herkes fikri beğenip oyundaki takımları kurmaya başladı. Jimin, ben ve Suho ortadakiler olurken Chanyeol ve Chen vurucu olmuştular. Chanyeol'un böyle oyunlardan hoşlandığını bilmezdim. Atletik bir vücudu vardı ama pek aktivite seven biri değildi. Genelde müzik ya da oyunla ilgilenirdi. En azından önceden öyleydi.
Chanyeol'un oyun boyu Jimin'i hedef alması sonucu neden oynamak istediğini anlamıştım. Jimin de bunun farkına varmış başta söylense de sonradan sürekli arkama geçip Chanyeol'un onu hedef almasını engellemişti. Oyun Jimin'in vurucu rolüne geçip Chanyeol'u tam on ikiden yani penisinden vurmasıyla bitmişti. Jimin'in küçük vücudunun yanında Chanyeol'un cüssesi daha kolay bir hedef tahtasıydı.
Günün gerisinde de kamptaki yemeklere yardım ederek geçirmiştim. Chanyeol ile yemeğe kadar birkaç kez göz göze gelmemiz dışında başka bir şey olmamıştı.
Chanyeol mesaj:
Gece herkes uyuduktan sonra gölde buluşalım.
Dün yaşanılanlardan sonra Chanyeol ile aramızdaki bazı duvarların yıkılmaya başladığı ve değişenle değişmeyen yönlerini görmeye başlamıştım. Değiştiğine inanmayı seçmiştim. Benimle bir heves için değil, gerçekten istediği için olduğuna inanmak istiyordum. İnanmayı da seçmiştim. Pişman olmaktan ölesiye korkuyordum ama o bana böyle yaklaşırken onu reddedemiyordum da.
Mesajda dediği gibi herkesin uyumasını beklemiş yarım saat sonra da sessizce göle gitmiştim. Etraf zifiri karanlıktı, duyduğum tek ses göle ve ormanın içinden gelen hayvanların çıtırtı sesleriydi. Gözlerim hızla Chanyeol'u ararken, aklımda hemen bir korku senaryosu yazmaya başlamıştı. Bu senaryoda kampta ölen ilk kurban oluyordum. Belime aniden dokunan bir çift el ile yerimden sıçramama, çığlığımın ağzımdan kaçmaması içinde ağzımla elimi kapatmama neden olmuştu.
"Korkma benim" Chanyeol arkamdan fısıldar şekilde konuşup önüme geçti.
"Arkamdan böyle sessizce yaklaşırsan ne yapabilirim!" böyle yaklaşması ve şu karanlıkta korkutması sinirlerimi bir tık bozmuştu. Ve bunu bilerek yaptığını da biliyordum.
Chanyeol bir süre gülmüş sonra elini kulağıma oradan da saçlarıma çıkarmıştı. Şimdi yüzündeki yavaşça solan gülümsemesiyle yüzümü inceliyordu. Bu inceleme gittikçe utanmama neden oldu, yüzümü sola çevirip bakışlarından kaçırmaya çalıştım.
"Neden öyle bakıyorsun? Bir şey mi düşünüyorsun?"
"Merak ediyor musun?" Gülümsemesi geri gelmiş ve benden elini uzaklaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Overdose(Chanbaek)
Fanfic"20 dakika yeter mi bende kaybolmana?" dedi nefeslerinin arasında. "Dakikalar bunun için fazla uzun Chanyeol."