21.Bölüm (Turne)

299 20 1
                                    

(Multideki fotoğrafı okuyucularım için yaptım :D )

Evettt SINAV HAFTAM başladı ve artık sık sık giremeyeceğim sanırım. İğrenç bir sınav programım var ve ne zaman yeni bölüm gelir hiçbir fikrim yok.

Sınavlar bitince İstanbul'a gidiyorum. ^_^ orda bol bol yeni bölüm yazacağım işallah. Neyse bu bölüm çok içime sinmesede paylaşayım ki, sizi bekletmeyeyim dedim. Çünkü okuyucu kaybetmek istemiyorum.

(Hatalar olabilir acele yazdım.) Yorumlarınızı bekliyorum...

Harry gelene kadar banyo yapmaya karar verdim. Merdivenlerden aşağı inip dolabımdan kıyafet aldım ve banyoya girdim. Duş aldıktan sonra üzerime kıyafetlerimi geçirdim ve kurutma makinesini fişe takıp saçlarımı kurutmaya başladım. İşim bittikten sonra saçımı yandan ördüm.

Banyodan çıktığımda yatağımda uzanmış bir şekilde telefonuyla oynayan bir Harry ile karşılaşmam ve çığlık atmam bir oldu. Heyecanla koşup üstüne atladım ve sıkıca ona sarıldım. Üzerine atladığım için sarsılsada bir yerine bir şey olmadı. 

''Tanrım, üzgünüm. Çok üzgünüm. Özür dilerim , özür dilerim. Seni seviyorum ve söylediğim şeylerde ciddi değildim.'' söyleyeceklerimi ardı ardına ona aktarıyordum.

''America, sakin ol.'' diye kıkırdayıp benden ayrıldı ve oturur pozisyona geldi. "Asıl ben üzgünüm. Dylan'ı patakladığım içinde."

"Pataklamak?" şaşkınca ona baktım. "Harry...onu hastahanelik etmişsin."

"Hey, o piç kurusu bunu hak etmişti. Belki de daha fazlasını yapmalıydım."

"Harry!" diye mırıldandım. Beni yakınına çekti ve başıma minik bir öpücük kondurdu. Beni rahatlatmaya çalışıyordu ve bu oldukça işe yarıyordu.

"Seni seviyorum. Sana zarar gelmesini istemiyorum ve bu zararı verebilecek kişilerden biri de Dylan."

"Onu tanımıyorsun."

"Tanımak da istemiyorum." kafamı kaldırıp ona baktığım da etkileyici yüz ifadesi yumuşamama neden oldu. Tanrım, neden bu kadar güzel yüz hatları ve hep yüzüne yakışan ifadeleri vardı?

"Pekala bu konuyu kapatıp, benimle yukarı gelmeye ne dersin?" bu sorusu üzerine dudak büktüm

"Uyusak? Saat sabahın 5'i zaten." diye homurdandım ve sırtımı yatakla buluşturdum. Harry yanıma uzandı ve beraber tavana bakmaya başladık.

"Vay canına! Tavanda posterlerimizin olduğunu daha önce fark etmemiştim." diye kıkırdayıp tavandaki posterleri incelemeye başladı.

"Evet. Bir sürü poster var. Ama hiçbiri siz etmiyor." ona döndüm ve yüzünün her noktasını ezberlemeye çalıştım.

"Bu anlamlı bir sözdü." kalktı ve bana baktı. "Şimdi benimle geliyorsun." dediğinde homurdandım.

- - - - -

Harry beni mutfağa getirdiğinde masada bir kutu duruyordu. Merakla bir ona bir kutuya bakıyordum.

"Onda ne var?" diye sorduğumda Harry tekrar elimi kavradı ve beni masaya yaklaştırdı.

"Aç ve kendin bak." dedi ve benden uzaklaşıp mutfak dolabına ilerledi. Bende bu sırada kutuyu açtım ve içindeki cupcakeleri görmemle gülümsemem bir oldu. Harry tekrar yanıma geldiğinde elindeki iki tane tabağı masaya bıraktı.

"Moralimiz düzelir diye almıştım." birkaç cupcake alıp onları tabaklara koydu.

"İyi bir düşünce." gülümsedim ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. Tekrar,tekrar ve tekrar.

"Bir şey daha var..." Harry belimi sardı ve yüz ifadesi endişeli bir hal aldı. Bir şey vardı ve bu onu korkutuyor olmalıydı. Peki konu neydi?

Ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada kapı çaldı. Harry tuttuğu nefesini dışarı verdi ve kollarını belimden çekti. "Hemen dönerim." deyip mutfaktan çıktı. Onu beklerken sandalyeye oturdum ve cupcakeleri inceledim. Gerçekten enfes görünüyorlardı. Bir tanesini elime aldım ve yemeye başladım.

"Ona daha söylemedin değil mi?" diye cıvıldayarak mutfağa Louis girdi. Ondan sonra da diğerleri. Hepsi bana odaklanmıştı. Bu garipti çünkü neyden bahsettiklerini bilmediğimden için konunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Neyi söylemedin, Harry?" elimdeki cupcake'i masaya bıraktım ve ayağa kalktım.

"Şey..." Harry eliyle boynunu ovmaya başlamıştı. Arkasını dönüp çocuklara baktı ve sonra tekrar bana döndü. "Turneye çıkmamıza birkaç gün kaldı ve düşündük ki...bizimle gelmek ister misin?"

Sorusu karşısında afallamıştım. O ciddi miydi? Yoksa bu bir şaka mıydı? Bu olağanüstü bir şey gibiydi benim için şuan. Sanki imkansızdı. Bana bu soru sorulduğu halde kabul etsem bile bir şey olucak ve her şey mahvolacakmış gibi hissediyordum. Garip bir duyguydu bu. Daha önce hiç tatmamıştım.

"Ben...çocuklar ben gelemem." ne harika, beynim ve ağzım işbirliği yapıyor!

"Neden?" diye sordu Niall.

"Okulum ve vakit geçirmem gereken 2 tane arkadaşım." diye yüzümü ekşittim. Üzgünüm ama Bo ve Anna'yı da düşünmem gerekiyor. Onlar benim dostlarım.

"Onlarda gelebilir." dedi Liam dudak bükerek.

"Okulum? Ayrıca gelirler mi bilmiyorum."

"Okulundan izin alırız. Birde gelmeyeceklerini zannetmem. Bu fırsat kaçmaz!" dedi Harry. Ona baktım ve mantıklı düşünmeye çalıştım. Fakat insan böyle bir durumdayken bırakın 'mantığı', mantığın 'm' sini bile düşünemiyor.

"Tamam, pekala. Sizinle turneye geleceğim." gülümsedim ve hepsini bana yapışmasından dolayı dengede kalmaya çalıştım.

Yorumlarınızı ve oylarınızı unutmayın :)

Beyond Your Dreams  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin