25.Bölüm (Kamera)

320 15 0
                                    

''Bu cidden yoruycuydu!'' diye inledi Louis karın üzerine yatarken. ''Ama sana gününü gösterdim, dostum!'' diye sevindi, Niall'a bakarak.

''Ben üşümeye başlıyorum.'' diye mırıldandı Bo, ellerini birbirine sürtmeye başladı.

''Harry gelirse ısınırsın, ama eğer başına bir şey gelmişse onu bilemem. Gideli yarım saat oldu ama hala ortalarda yok,'' birden oturur pozisyona geldi ve herkesin yüzünü inceledi. ''Sizce başına bir şey gelmiş olabilir mi?''

''Sanmıyorum o Harry, sen değil Louis.'' dedi Liam. Bunun üzerine hepimiz gülmeye başladık ama Louis hariç.

''Bir ara hatırlatta güleyim, Liam.'' dedi Louis bilmiş bir ifadeyle.

''Sadece şakaydı, dostum.'' 

''Harry geliyor!'' diye cıvıldadı Niall. Sanırım ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Harry yanımıza vardığında iki elide doluydu ve omzunda siyah bir çanta vardı.

''Üzgünüm, gelirken eve uğramam gerekti.'' elinden sıcak çikolatamı aldım ve gülümsedim. Daha sonra herkese sipariş ettiği şeyi temsil etti ve gelip yanıma oturdu. Beni kendine çekti. Kollarının arasında olmak huzur vericiydi. Bu hissi seviyorum.

''Starbucks'ı seviyorum. Damak zevki konusunda mükemmeller.'' dedi Niall kahvesinden bir yudum alırken.

''Haklısın.'' dedim ve sıcak çikolatamın içinden çıkan dumanlara baktım.

''Çocuklar, America ve benim bir yere gitmemiz gerekiyor. Sorun olmaz değil mi?'' diye sordu Harry ayağa kalkarken. Şaşkınca ona bakarken bana dönüp gülümsedi.

''Sorun olur desek gitmekten vazgeçecek misin, Harold?'' dedi alaycı bir ses tonuyla Louis.

''Kapa çeneni, Louis.'' dedi Liam ciddi bir şekilde. ''Evde görüşürüz, eğlenmenize bakın.'' Louis ile konuştuğu ses tonunun aksine bize karşı neşeli bir ses tonu kullanmıştı Liam. Harry kafasını salladı ve elimden tutup beni kaldırdı.

''Görüşmek üzere.'' dedi ve onlara el sallayıp beni yönlendirmeye başladı.

''Harry, nereye gidiyoruz?'' diye fısıldadım.

''Vardığımızda görürsün.'' dedi ve elimi sıkıca kavradı. Eli yumuşak ve nedense sıcacıktı. Diğer elinde ise kahvesi vardı ve ara-sıra ondan yudumluyordu. Sanırım bütün gün boyunca onu izleyebilirim. 

''Harry?'' bana baktı. ''Teşekkür ederim.'' 

''Ne için?'' dedi anlamamışcasına.

''Her şey için.'' dedim tedirgince ve neden tedirgin olduğumu bilmiyorum.

''O zaman dikkat et, çünkü teşekkürlerin çoğalıyor.'' sırıttı. Gülümsememek için kendimi zor tuttum ve yavaşca koluna vurdum.

''Pekala, az kaldı. Hadi gel.'' tekrar elimi kavradı ve beni peşinden sürüklemeye başladı. Birkaç dakika sonra önü çitlerle sarılmış bir yere geldik. Burası bir uçurumdu ve sanırım kaza olmasın diye çitlerle çevrilmişti. Manzara gerçekten harikaydı ve etraf bembeyazdı. Ayrıca güneş batmaya başlamıştı bile ve bazı yerlerdeki ışıklar açılmaya başlamıştı. Zaten Noel olduğu için sokaklar ve evlerin dışları hep ışıklarla süslenmişti. Bu harika bir şeydi. Daha önce böyle bir şey görmemiştim.

"Nasıl buldun?"

"Harka bir yer...gerçekten." gülümsedim.

"Asıl olay bu değil. Asıl olay bu." dediğinde ona döndüm ve ne bahsettiğini anlamaya çalıştım ama zaten ona döndüğümde elindeki kamerayla karşılaştım.

"Harry, ne yapıyorsun?" gözlerim büyüdü ve öylece kala kaldım.

"Artık hayatımızın her dakikasını kameraya alacağım."

"Ne zamana kadar?"

"Bilmem, sence ne zamana kadar almalıyım?"

"Bunu bana sormamalısın. Bu senin kararın ama kapat şunu." ona yaklaştım ve kamerayı almaya çalıştım.

"Hey, kamera açık değil." dedi ve kayıt düğmesine bastı. "Şimdi açık." gülümsedi ve boyunun benden uzun olmasını fırsat bilerek kamerayı yukarı kaldırıp bana tuttu.

"Merhaba de." kıkırdadı. Gülmemek için kendimi zor tutarken hala kamerayı almaya çalışıyordum. En sonunda pes ettim ve gülümseyip el salladım ama sonra yüzümü kapadım. Birgün bunu izleme düşüncesi çok utanç vericiydi. Fakat iyi yönleride vardı. Yani bence bu yaptığı çok tatlı bir şeydi.

❁  ❁  ❁  ❁  ❁  ❁ 

"Sonra yolda yürüyorduk ve bir kız paten kayarken birden Louis'e çarptı. İkisi yere kapaklandıklarında kız Louis'e şaşkınca bakıyordu. Daha sonra kızın Türk bir directioner olduğunu öğrendik. O an kız Louis'in boynuna atlayıp ona sıkıca sarıldı." Liam olayı anlatırken tekrar gülmeye başladı. "Ama en önemlisi kızın elinde milkshake vardı ve hepsi Louis'in üzerine döküldü."

Bunun üzerine hepimiz gülmeye başladık. O sırada içeri Louis girdi. Saçları ıslaktı ve havluyla kurutmaya çalışıyordu.

"Artık etrafta tedirgince dolaşıyorum." dedi gözlerini devirirken.

"Dostum, Tanrı sana bir şans veriyor bence." dedi Niall gülerek.

"Hey, benim sevgilim var mankafa." dedi Louis işaret parmağını göğsünde tutarak.

"Evet, şimdi herkes masaya. Noel yemeği vakti." diye cıvdadı Anne. Daha sonra hepimiz masaya geçtik. Bir yanımda Harry, öbür yanımda Bo vardı. Masaya oturduktan sonra herkes yemeğine odaklanmış durumdaydı.

"Herkese mutlu Noeller!" dedi Robin kadehini kaldırırken. Bunu  üzerine hepimiz kadehlerimizi tokuşturduk. İlk defa bu kadar kalabalık bir Noel yemeği yiyiyordum. Bu harikaydı. Bu kadar sevecen insanlarla birlikteydim ve yanımda her şeyden çok sevdiğim kişi vardı. Daha ne isteyebilirdim ki?

Beyond Your Dreams  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin