-1.kitabın sonu-

341 13 0
                                    

07.06.2015

İlkbahar'ın ortalarındaydık ve dışarısı harikaydı. Nefesimi cama üfledim ve buharlaşmasını sağladım. Daha sonra parmağımla küçük bir kalp çizdim. Bu gülümsememe sebep oldu. O sırada büyük bir hışımla odaya Bo girdi. Elindeki telefonu yatağa attı ve yerde duran valizlerimizi kapatmaya başladı.

''Hey, ne yapıyorsun?'' dedim şaşkınca onu seğrederken.

''Gidiyoruz.'' dedi ve valizleri kaldırıp, çantasını omuzuna astı. ''Hadi ne duruyorsun?''

''Neden gidiyoruz? Saçmalama.'' hala şaşkındım ve ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Birkaç dakika önce Dylan ile konuşuyordu ve şimdi bu haldeydi.

''Soru sorma gidiyoruz işte.'' valizleri arkasından sürükleyerek kapıya ilerledi.

''Bir yere gitmiyoruz! Lütfen bana ne olduğunu anlat!'' sesimi yükselttim ve ayağımı hafifçe yere vurdum. Konuşmaması ve bu konu hakkında tek bir kelime etmemesi beni çıldırtıyordu.

''Öğrenmek mi istiyorsun?'' yavaşça bana döndü.

''Evet.''

''Harry ile olman doğru değil.''

''Tanrım, yeter! Aynı Dylan gibisin. Geçen sefer bana Harry seni kullanıyor dedi. Neden mutlu olmamı istemiyorsunuz?''

''Çünkü o seni gerçekten kullanıyor!'' diye bağırdığında bir an nefes alamadım. Göğsümün üstünde bir ağırlık hissettim.

''Yalan söylüyorsun.'' diye mırıldandım. Sesim kısık çıkmıştı.

''En iyi arkadaşına güvenmiyor musun? Umarım bu konuda şaka yapıyorsundur.'' dedi alaycı bir tavırla. ''Üzgünüm, America. Ama gözünün önündeki perdeyi kaldır ve gerçekleri görmeye çalış. Bu dünya senin gibiler hak etmiyor.''

''Nerden biliyorsunuz? Yani nasıl öğrendiniz?'' gözyaşlarım ağlama sınırına gelmişti. Kendimi tutmakta zorlanıyordum.

''Hatırlıyor musun, randevuya çıktığınız gün Harry'de oradaydı ve Dylan onu telefonda konuşurken duymuş. Tabi bardaki olaya kadar Harry Dylan'ın bu sırrı bildiğini bilmiyormuş. Fakat daha sonra Dylan barda Harry'i tehtit edince, Harry onu hastahanelik etmiş. Ama neden o kadar dövdüğü hakkında hiçbir fikrim yok.''

Bunları duyduktan sonra ağlıyor olduğumu fark ettim. Meğersem bütün bu olaylar olurken ben sadece uyuyormuşum. Beni aptal yerine koyduğuna inanamıyorum.

''America, sakin ol.'' yere oturdum ve dizlerimi kendime çekip ağlamamı sürdürdüm. Belkide rahatladığım için ağlıyorumdur.

Bo yanıma geldi ve beni kollarıyla sardı.

''Ben aptalım, Bo. Ondan nefret ediyorum.'' diye bildim hıçkırıklarımın arasından.

"Bak, resepsiyondan bir şey alıp geleceğim tamam mı?" ayağa kalktı ve hızlı adımlarla odadan çıktı.

"Bo." sesim çok fazla çıkmadığı için beni duymamıştı bile. Ayağa kalktım ve sakinleşmeye çalıştım.

Birkaç dakika sonra odaya biri girdi. Bo sanmıştım ama kim olduğuna baktığımda Harry ile karşılaştım.

"Hey," hızlıca bana yaklaştı. "ne oldu?"

Telaşlı gözüküyordu. Çok iyi rol oynuyor.

"Yaklaşma bana." adımlarımı geri geri atmaya başladım. "Senden nefret ediyorum."

"Ne yaptımda benden nefret ediyorsun?"

"Çok değiştiğin,Harry."

"Ben değişmedim. Bana ne olduğunu söyler misin?! Bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum."

"Hayır,sen sevdiğim adam değilsin!Ben hayallerimdeki Harry'i geri istiyorum.O hayran olduğum adamı!"

"Ben buyum ve bunu kabullen!"

"Senin sevgin bile sahteymiş!"

"America-."

"Beni çıkarların için kullandın.Ama ne fark ettim biliyor musun,"gözyaşlarımı sildim ve tekrar ona baktım."O söylediğin seni seviyorumlar,seni çok özledimler,süprizlerin,aşkın,hepsi birer yalanmış."

Ona yaklaştım ve parmağı göğsüne koydum."Benim tek suçum sana deli gibi aşık olmaktı.Ama senin suçun benim gibi birini kendine layık görmendi."gülmeye başladım."Ama artık beni kullanamayacaksın!"

"Hiçbiri yalan değildi!Hepsi doğruydu!Seni gerçekten seviyorum."

"Ama ben senden artık nefret ediyorum.Kalbimi miyonlarca parçaya böldüğün için teşekkür ederim."

"Ama o parçaları tekrar birleştirecek kişinin ben olduğumu biliyorsun."dediğinde yanağımdan tekrar yaşlar süzülmeye başladı. Kendime gelmeli ve pes etmemeliydim.

"Sana hislerimi açıkladığım gün bana bir söz vermiştin."ona bir adım atarak biraz daha yaklaştım."Hani birbirimizden hiçbir şey saklamayacaktık?"dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim.Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.Canım yanıyordu.Deliler gibi aşık olduğum adam hislerimi bir hiç için kullanmıştı.

"Biliyorum hata yaptım.Ama daha sonra farkına vardım ve seni gerçekten sevmeye başladım,America.Bunu fark etmem biraz geç oldu ama bir şans daha verirsen her şeyi düzeltebilirim."

"Her hayranına böyle mi davranıyordun yoksa?Onların hisleriyle oynayıp daha fazla mı ün kazanıyordun?"sesim fısıltı gibi çıkmıştı.Söylediğim şeyle boynundaki damarlar belirginleşmeye başlamıştı.

"Senden nefret ediyorum."diye fısıldadım.Gözlerimdeki yaşlar yine birikmeye başladığında burdan koşup gitmek istiyordum.Harry'de benden farksız değildi.Gözünden yine bir damla yaş aktığında bakışlarını yere indirdi.Çenesi titremeye başlamıştı.

"Lanet olsun senden nefret ediyorum!"diye sesimi yükselttim ve göğsüne vurmaya başladım.Vurmaya devam ettikçe ayaklarım tutmuyordu.Harry bileklerimden tuttu ve başımı zorla göğsüne dayadı.Bense sadece ağlıyordum.

"Üzgünüm."sürekli bu kelimeyi tekrarlayıp duruyordu."Bana inanmalısın,seni gerçekten seviyorum.Sadece ağlama canım yanıyor."başıma öpücük kondurdu."Hele ki bunun sebebi ben olunca.Gülümse ki tekrar dünyamı aydınlatan güneşim ol,lütfen ."

''Dünyanı aydınlatan güneşin artık söndü.''

''Pekala, o zaman sana bunu kanıtlayacağım.'' bileğimden tuttu ve beni odadan çıkardı.

''Harry, dur! Neyi kanıtlayacaksın?! Canım yanıyor!'' diye bağırmaya devam ederken otelden çıkmıştık bile. Beni arka otoparktaki arabasına sürüklemeye devam ediyordu. Bu canımı yakıyordu çünkü tüm sinirini bileğimi sıkarak alıyordu.

En sonunda otoparka vardığımızda Harry cebinden arabanın anahtarını çıkardı ve arabayı açıp beni atarcasına arabaya bindirdi. Hızla sürücü koltuğana ilerledi ve kapıları kilitleyip arabayı çalıştırdı. Bu sırada içerde hala bağırıyordum.

''Bu oyuna bir son ver artık. Yoksa ben vereceğim!'' diye bağırdım.

''Oyun falan değil. Seni seviyorum, anladın mı? Seni gerçekten seviyorum!'' anayola çıktığımızda nereye gittiğimizi anlamaya çalışıyordum. Ama bir yandanda arabadan inmek istiyordum.

''Senden gerçekten nefret ediyorum, Harry!'' dönüp bana baktı.

''Hayır, benden nefret etme! Bunu istemiyorum! Benden nefret etmeni istemiyorum! Çünkü seni sevdiğimi fark etmiyorsun!'' dediğinde Harry'nin hala bana bakıyor olduğunu fark etmemle önüme döndüm ve bir arabanın bize doğru geldiğini fark ettim.

''Harry!'' diye çığlık attım ve ondan sonrası ise karanlık.

-Son-

Beyond Your Dreams  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin