Bölüm 1: Falso
3 Ay Önce
Bindiğimiz araç günler önce kaçtığım arazideki evin önünde durduğunda arabadan fırlayarak eve koştum. Bir şekilde bir çözüm bulunmalıydı. Sevdiğim adamın, değer vermeye başladığım insanların ölümüne göz yummayacaktım. "Baba?" İskender Palaz, kararan gözleriyle bana bakıyordu. Elleri arkasında birleştirilmiş, yüzü kararmış ve öfkeliydi. Aramızdaki mesafeyi düşünmeden azalttım. Sonrasında beklemeden aldığım darbenin etkisiyle merdivenlere doğru düştüm. Düşmeyle birlikte başımı granit basamaklardan birine çarpmış olmalıydım, zira hem canım yanıyordu hem de alnımda bir yer kanamaya başlamıştı. Kanım yüzümde ıslak bir yol çizerken ellerimden destek alarak ayağa kalktım. Babam bana vurmuştu!
"Kendinden utanıyor olmalısın! Büyükbabanın ve onun babasının kemiklerini sızlatıyorsun! İyi ki yaşayıp bugünleri görmediler Leylifer!" diye gürledi. Yumruklarını sıkmıştı ve sol gözü seğiriyordu. Bu onun gerçekten de çok çok öfkelendiğini gösteriyordu. "Baran, Leylifer'in hazırlanmasını sağla. Ardından da onu aşağı getir."
Bakışları Sesim'e kaydığında ben de göz ucuyla ona baktım. Korkudan tir tir titrerken ellerini karnına dolamıştı. Kaya da destek olurcasına tek elini ellerinin üstüne koyarak onu himayesine alıyordu. "Kelebeğim?" Baran'ın sesi beni hayata düşürürken başımı ondan yana çevirme gereği görmedim. "Gidelim."
"Bekle!"
Ben ne yapmaya çalıştığını düşünürken pantolonunun kenarına sıkıştırdığı o şeyi görmemle gözlerim büyüdü. Büyüdü. "Şaka mı bu? Benim ellerimi de mi bağlayacaksın?" Bu sırada kelepçeler çoktan bileklerime takıldı. "Sana güvenmiyorum." Çenemden tutup başımı kaldırırken babamın Sesim'e olan bağırışlarını duyuyordum. "Güvenimi geri kazanabilirsin güzelim." dediğinde yüzüne tükürdüm. Elinin tersiyle yüzünü silip tekrar güldü. "Yanlış yönde gidiyorsun."
"Onlara ne yaptınız?" İçimi kemiren başlıca soru.
Bilerek geç cevap verdi. Geç kaldığı her bir saniye çıldırma uçurumunun kıyısına biraz daha yaklaştım. "Şimdilik kayda değer bir şey yok."
Ağzımı tekrar açtığımda lafları boğazıma takarak beni susturdu. "Serpil Abla seni merak ediyor. Aşağı inmeden evvel onun yanına uğrayacaksın." Şaşırmıştım. "Annem burada mı?" Cevabı kısaydı ve kesinlikle tatmin edici değildi. "Sen kaçtıktan birkaç gün sonra geldi. Yanında da şu diğer kuzenin vardı, hani Kaya ile işi pişiren." Ellerim şimdiden uyuşmaya başlamıştı. "Derin'in ne işi varmış?" diye sordum dikkatini dağıtmak için. Belki yeteri kadar dağılırsa ağzından laf alabilirdim. "Sevgili kuzenini görmek istemiş, dediğine göre seni çok özlemiş."
"Birilerine musallat olmuş gibi." diye mırıldandım. Derin iyi kızdı hoş kızdı da... Neyse.
♤
Yıkanıp temiz kıyafetler giydim, buna ihtiyaç olmamasına karşın. Baran beni anneme götürürken her zamankinin aksine sessiz ve mesafeliydi. Bundan şikayetçi miydim? Kesinlikle hayır! Olamazdım. Olmazdım. Annemin kaldığı odanın önünde durup kapıyı çaldığında diğer taraftan annemin onaylar sesi geldi. Baran'a yalnız kalmak istediğimi söylediğimde kapıda olacağını söyledi. Herhangi bir kelime etmeden içeri girdiğimde soluğu annemin kollarında aldım. Birbirimize sımsıkı sarılıp özlem giderirken onu sandığımdan daha çok özlediğimi fark ettim. "Annem... İyisin değil mi? Herhangi bir sorun çıkmadı?"
Başını salladı. "Değilim..." dedi kısık sesi. "Bu... Babanın... En iyisi kendin öğrenmen. Bu onun günlüğü, birkaç yıl öncesine ait..." Ben yatağın üstüne tereddütle otururken annem şifonyerin üst çekmecesinden bir şey alıp yanıma oturdu. Elindeki ciltli defteri gördüğümde istemsizce çatılan kaşlarım, defterin içinde yazanların uğursuzluğunu hisseden içgüdülerim... Fazla uzatmadan günlüğü annemin ellerinden aldım. Defterin etrafını saran ve onun kilitli durması için dökülen mühür kırılmıştı. Parmaklarım tereddütle kırmızı mumun kenarını okşadı. Başlamak için cesarete ihtiyaç duyuyordum, derin bir soluk aldım. Rastgele açtığım sayfalar annemin dediğinin aksine yakın bir tarihtendi. Beyaz kağıdın üzerine kırmızı mürekkep ile yazılan satırlarda dolaştı gözlerim. Ardından tekrar anneminkiler ile buluştuğunda kolumu sıvazlayarak bana destek verdi. Okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 2 // TERAZİ (TAMAMLANDI)
Fantasyİstediği tek şey birilerinin onu koşulsuz şartsız sevmesiydi. Yeterince sevgiyle büyümeyen herkesin derinlerde bir yerde istediği şey bu değil midir zaten? Birine gönlünü kaptırmak, sırtını ona yaslamak, şefkatle kucaklanmak... Bir gün gözlerini açt...