SON 2
Bölüm 23: Beta
Derin derin solurken tek kolumdan güç alarak kendimi sırt üstü çevirip minder zemine boylu boyunca yattım. Karın boşluğuma aldığım darbeyle nefesim kesildiğinden bu yana, yani son üç dakikadır, ayağa kalkamıyordum. Beyin damarlarımın şişip kafatasıma baskı uyguladığını ya gerçekten hisseder kıvamdaydım ya da şuurumu yitirircesine hayal görüyordum. Gözlerimi kapatıp bedenimi ele geçirmek isteyen tüm o yoğun his yumağına karşı direncim kırılırken boğazımdan bir hırıltı koptu. Görüşüm, doğumdaki gibi kızıla boyanırken elimin altındaki pürüzsüz zemini kontrol ettim.
"Daha fazla dayanamaz, inadı bırakması gerekiyor."
Bu Serdar'dı. Varlığını düşman varlığı addedip derin derin solumaya devam ettim. "Günlerdir uğraşıyoruz ama kız tam bir keçi. İnatçı keçi!" Kara listeme alınan ikinci isim de belli olurken yoğunlaşmaya çalıştım. "En azından Batı'nın çocukken bize çektirdiklerini misliyle ona ödetir."
Onun adını duymamla birlikte gözlerimi açtığımda ikisi de, Serdar ve Yiğit, tepemde dikiliyordu. Sesler de en az kokular ve hisler kadar yoğundu, mesafe anlayışım bir hiçe dönüşürken dizlerimi kendime çekip atik bir şekilde kalktım. Günlerdir yere çalınmamla biten bu çalışmalar artık canımı sıkıyordu. Gözlerimi kısıp hedefimi belirledim. İkisi de daha benim kalkış hızımın şaşkınlığını yaşıyorlarken dakikalar önce Serdar'ın bana yaptığı gibi karın boşluğuna sol parmaklarımı geçirdim. Mantık yoktu. Vicdan yoktu. Düşünmek yoktu. Sadece öfke hissediyordum. Uyuttuğum, içime sakladığım tüm duyguların benimle birlikte uyanışa geçtiğini biliyordum.
Serdar, attığım darbeyle bir ikincisini savuşturmak için çabuk toparlanırken Yiğit'in arkamdan yaklaştığını hissedip eğildim. Beni etkisiz hale getirebilmek için yaptığı hamlesi az kalsın Serdar'ı bozguna uğratacakken koku duyuma daha çok odaklandım. Daha fazla öfke, daha fazla haz vardı.
Onlara verdiğim cevaplar vahşi bir kontrolsüzlükteydi. En azından bunun bilincinde olacak kadar kendimdeydim, daha fazlası yoktu. Serdar ve Yiğit hafif kambur duruşlarıyla bana doğru temkinli adımlar atıyorlardı. Dudaklarım benim kontrolüm dışında kasıldı ve boğazımın derinliklerinden bir hırıltı koptu. Tamamen içgüdüsel attığım hamlelerim peşi sıra antrenman yaptığımız salona daha fazla kurdu topladı. Devre dışı kalmak üzere olan mantığım onların dost olduğunu bilse de bana doğru attıkları adımlar tehditti. Saniyeler içerisinde altı kurt etrafımı çevrelerken kıstığım gözlerimle hepsine tek tek baktım. Sonunda Serdar ve Yiğit arkama geçip beni tamamen merkeze aldıklarında onlara tekrar hırladım. Hakan, bana doğru atılmaya hazırlanan Kağan'ı durdururken ifadesizliğini koruyarak bana bakan Batı'yla karşılaştım. Dişlerimin arasından başka bir hırıltı çıkarken Kağan'ın kışkırtıcı hırıltısıyla kendimi dizginleyebilmek için verdiğim son savaşı da kaybettim. O tehditti. Ortadan kaldırılmalıydı. Parmak uçlarımın üstünde ona doğru zıplayıp kıvırdığım parmaklarımı boğazına geçirirken bedenimi çepeçevre saran öfke uçmuş yerini müthiş bir hazza bırakmıştı.
Baş ağrısıyla uyandığımda Gökhan'ın ameliyathaneye çevirdiği odalardan birindeydim. Ayak ve el bileklerimden sedyeye kelepçelendiğimi fark ettiğimde onlardan kurtulabilirmişim gibi debelenip çığlık attım. Bereli boğazım attığım çığlıkla daha kötü bir hale geldi. Kapının sürgüsü çekildiğinde geleni görebilmek için başımı çevirdim.
"Batı, çöz beni! Niye bağlıyım? Hadi, çözsene."
Kollarını göğsünde kavuşturup maskeli yüzüyle bana yaklaştığında tuhaf olan bir şeyler vardı. Temkinliydi. Hayır, hayır! Korkuyordu. Benden korkuyordu ve bu tereddüt etmesine sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 2 // TERAZİ (TAMAMLANDI)
Fantasíaİstediği tek şey birilerinin onu koşulsuz şartsız sevmesiydi. Yeterince sevgiyle büyümeyen herkesin derinlerde bir yerde istediği şey bu değil midir zaten? Birine gönlünü kaptırmak, sırtını ona yaslamak, şefkatle kucaklanmak... Bir gün gözlerini açt...