BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 2 // TERAZİ (TAMAMLANDI)

۝Bölüm 22: Hayat Olasılıkların Başladığı Yer

۝Bölüm 22: Hayat Olasılıkların Başladığı Yer

"Haftalardır aradığı, sorduğu soruşturduğu tek kişi sensin. Kamer'in kayıp haberinden sonraki birkaç gün içinde Kamer'i de sürüyü de bir kenara bıraktı ve kafayı feci derecede sana taktı."

Acem'in ortaya attığı bombanın üzerine huzursuz bir sessizlik oluşurken Yiğit duraksadığı yerden harekete geçip apar topar Buse'yi dışarı çıkardı. Onunla ne konuşacaktı ya da Buse tüm bu olayların neresindeydi bilmiyordum. Aklımdaki soruyu Bahar dile getirirken Pamir "Kafayı bize taktığını söylemiştin, ona değil!" diye hatırlatma yaptı.

Acem ellerini havaya kaldırıp tutulmak üzere olduğu çapraz ateşe beyaz bardak çekerken açıklamasını merak ediyordum. "Neden olduğunu Zafer Genç'in kendisi de bilmiyor, ona yakın bir adamımızın söylediğine göre Buse'yi takıntı haline getirmiş ve şu anda sizinle olduğu için sürü de yakın takip altında. Dün geniş çapta bir sorgulama başlattı onun için. Eğer foyamız ortaya çıkmasaydı bunu neden yaptığını öğrenebilirdik, ancak..."

Kağan'ın alay edercesine çıkardığı sesler paratoner gibi herkesin dikkatini üstüne çektiğinde rahatsız olup istifini bozmadı ki bu Kağan'ı desteklediğim ender anlardan biriydi. "O bağlantıları kurmak tam üç yılımızı aldı. Söyleyin, bu sefer işleri batıran hanginizin bacaklarını kapalı tutamaması?" Gözlerim kızların üstünde gezinirken Simge'nin hala Yiğit'in çıktığı kapıya baktığını fark ettim. Öykü gergindi, buna karşın Acem oldukça rahat görünüyordu. Masal ise... "Benim hatam. Son bilgi mailini kontrol ettiğim cihazın IP adresini takip ettiler. Acelem olduğu için Batı'nın kurduğu sistem cihazlarından birini kullanmamıştım." Masal, üzgün ancak gururlu duruşunu bozmazken dikkatim iki kardeşin görsel zıtlığına kaydı.

Batı da Kağan'a katılıp benzer bir homurtu çıkardığında bunun altındaki aşağılama hissedilmeyecek gibi değildi. "O sistemi boşuna kurmadım ben! Tüm bunlara nelere mal oldu farkında mısınız?" Düzeyli fakat haddinden fazla tehditkar çıkan sesiyle içimde bir şeyler harekete geçerken Kağan ve Batı'nın başlattığı harekatı sürü devam ettirdi. Çok geçmeden ortam küçük bir meclis olurken neyse ki Serdar, Gökhan ve Hürkan sükunetini korumuş ve etrafı yatıştırmıştı.

"Ellerinde ne var şimdi?" Hürkan'ın sesi her zaman duyduğum o otoriter ifadeden diktatöre doğru hızlı bir geçiş yaparken bir anlığına rahatlayan mahşerin dörtlüsü tekrar diken üstünde durmaya başladı.

Sözü Öykü aldı. "Masal'ın sizden olduğunu biliyorlar. Bunu artık düzeltemeyiz. Çok yakında kapsamlı bir araştırma yapacaklardır ki o zaman da Acem'in Batı'nın bilgisayarına gönderdiği veri kayıtları da açığa çıkar. Simge hakkında bir delilleri olmaz ancak zaten ortak iş yaptığımızı biliyorlar. Kaya bu aşamadan sonra daha fazla bize yardım etmeyi reddetti." Beceriksizliklerini Kaya ile mi düzeltmeye kalkmışlardı bir de? Yandan Batı'ya bilmiş bir ifadeyle baktığımda dikkatinin ve kızgınlığının büyük kısmını üstüme çekmiştim.

"Peki şimdi ne olacak? Burada mı kalacaklar?"

Sorduğum soruyla kaşlar havaya kalkıp kısık konuşmalar başladığında ve Gül beni cimciklediğinde Öykü son karar için Gökhan'a bakıyordu. "Öyle bir şey olmayacak her halde, değil mi Gökhan ağabey?"

"Gül abla, sakinleş biraz. Kendi yeğenlerini tehlikeye atan beceriksizleri bir de saklayacak hali yok ya!" Leyla, hızla benim yerimi devralıp Gül'ü bir güzel gaza getirirken Ayça geri kalır mı hiç? "Beceriksizlik neyse, zamanında kardeşi kardeşe düşürenler var aramızda."

Ayça'nın sözleri üstüne Batı ona büyük bir tepki gösterirken ben şaşkındım. Batı'nın bu kadar büyük tepki göstermesinin, üstelik bunu o kadar insan içinde yapmasının bir sebebi olmalıydı. Ayça sıktığı yumruklarıyla hışımla salonu terk ettiğimde Batı'nın üstümdeki ellerini çekip Ayça'nın peşinden çıktım. Merdivenlerde yakalayabildiğim kıza seslenip beni beklemesini sağlarken iş kolaydı. Ama o da ağabeyi gibi inattı ve ben sızlayan kaslarımla ona yetiştiğimde pert haldeydim.