۝Giriş: Çağa

132 11 11
                                    

۝Giriş: Çağa

Genç kızın hissettiği ilk şey mide bulantısıydı. Bu başlı başına yetmezmiş gibi üstüne bir de başı patlayacakmışçasına, fena halde ağrıyordu. Gözlerini, külçe gibi ağır gelen göz kapaklarına inat, güç bela açtığında bir hastane odasında olduğunu gördü. Ben ne ara hastanelik oldum? Ne işim var burada? Ders çalışmam lazım... Yatağını uzanma mesafesindeki kumandadan ayarlayıp biraz dikleştirerek yarı oturur yarı yatar vaziyete geldi. Derin dibindeki koltukta uyuyordu ve... Derin mi? Hani şu onu günahları kadar önemsemeyen kuzeni?

Kapı yavaşça açılırken gözleri eşikten giren annesine takıldı. Serpil, günler sonra kızının gözlerini açtığını gördüğünde eli ayağı boşaldı. İki bardak kahve parmakları arasından kayıp yerle buluştu ve beyaz zemin ile duvarların alt kısımları kahveye bulandı. Ah, annem hiç değişmeyeceksin!

"Uyanmışsın! Bitanem..." Yanına koşar adım gelip dudaklarını şakağına bastırdığında gözlerini yumup annesinin öpücüğünün tadını çıkardı. "Bekle burada," dedi sanki kalkabilecek hali varmış gibi. "Doktora haber verip geleceğim." Genç kız baş onayı ile annesini gönderdikten sonra ellerini karnının üstünde bir... Göbeğim mi çıktı benim? Resmen ayva göbeğim var! Yediklerime dikkat etsem iyi olacak.

Ona biraz fazla uzun gelen birkaç dakikanın ardından doktor ile birlikte gelen annesinin yüzünde endişeli ifadeye çok takılmadı. Bir an önce bu yerden çıkıp gitmek istiyordu. GİS* komitesine ne kalmıştı ki şunun şurasında. Ders çalışmalıydı. Şu an zamanını boşa harcıyordu, kendini gayet iyi hissediyordu. Burada kalması gereksizdi.

"Sonunda uyanmana çok sevindim, Kamer. Oldukça ölümcül yaralar almıştın, bünyenin bunu kaldırmasını beklemiyorduk açıkçası. Nabzın çok yavaştı ve zehirlenmiştiniz. Bünyenin bu zehri atacak direnci olup olmadığını bilememek özellikle Serpil Hanım'ı ve bizi çok korkuttu." Genç kız kaşlarını çattı. Ne zehrinden bahsediyor bu doktor?

"Ben dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum. Eğer bir sorun yoksa şimdi gitmek istiyorum, ben fakülte öğrencisiyim. Dönem 3 ve GIS* komiteme çok az bir zaman kaldı. Ders çalışmam gerek. Anne, babama haber verdiniz mi, o nerede?" Doktor ile annesinin bakışmaları kafasını bulandırmaya yetse de bunun üzerinde fazla durmamaya karar kıldı ve ayaklanmaya kalkıştı. Kalkıştı, zira zayıflayan bacak kasları onu taşıyamadı ve gerisin geri yatağa çöktü. Şimdi kara bakışlarında endişe ve merak tohumları filizlenmeye başlamışken soran gözleri annesi ve doktor üzerinde mekik dokuyordu. "Neler oluyor?"

Annesi yanına oturduğunda doktora kaçamak bakışlar atıyordu. Şefkatli eli saçlarını okşarken sesi her zamanki gibi ona huzur veriyordu. "En son ne hatırlıyorsun meleğim?"

Genç kız düşündü.

Kendine ödül verip kapalı yüzme havuzuna gitmişti. Ardından Bahadır Ağabey'i onu Armada'ya bırakmıştı ama Sesim tarafından bir güzel ekilmişti. Kamer de birlikte izlemek için sözleştikleri filmi bir başına izlemek zorunda kalmıştı. Dönüş yolunda ise... Hayır. Gerisi fluydu.

Genç kız, hatırında kalanları doktor ve annesiyle paylaştığında annesinin yüzündeki ifade endişesine seviye atlatmaya yetmişti. "Sevgili Kamer, şu an hangi ayda olduğumuzu biliyor musun?"

"Ocak? Dedim ya, sınava az kaldı diye, artık gidelim mi? Burada çok zaman kaybettim."

"Ocak ayında olduğumuza emin misin, peki? 201* Ocak'tan bahsediyorsun..." Genç kız, şüpheci görünen doktora döndü. "Evet, birinde Sesim yani kuzenim ile buluşacaktım ancak beni ekti. Yani evet, 201* Ocak ayındayız." dedi kendinden emin bir şekilde. "Eminim."

"Bunu nasıl söylesek ki?"

"Kamer Hanım, yaklaşık üç aydır kliniğimizdesiniz. Üzülerek söylemek zorundayım ki Ocak 201*'da değil aynı yılın kasım ayının ortalarındayız. Komaya girdiğinize dair teşhis yapamadık ve açıkçası ne zaman uyanacağınızı da merak ediyorduk." Üç ay mı? Doktor, kasım ayında olduklarını söylüyordu ancak o en son ocak ayını hatırlıyordu. Ne yani, koca bir yılımı mı unuttum? Sınava girmiş olmalıydım bu arada Nasıl geçmişti ki? Gerçi ne fark ederdi ki her koşulda bu sene çoktan askıya alınmıştı. "Bu imkansız." diye inkar etti. "Bakın koskoca bir yılı yaşamamış gibi hissetmem imkansız! Babam nerede? Anne bu şaka hiç komik değil! Eğlenceli hiç değil!"

"Kamer Hanım, şaşkınlığınızın farkındayız ancak artık uyandığınıza göre size birkaç test uygulayıp tekrar kontrole almalıyız. Daha sonrasında bir engel çıkmazsa taburcu olabilirsiniz. Anneniz ile de daha sonra konuşacak çok vaktiniz olacak. Sizi temin ederim."

Genç kız biçimli kaşlarını çattı. "Ne kontrolü? Fizyoterapi gibi mi?" Yatarak geçirdiği onca aydan sonra bacaklarını güçsüz hissetmesi normaldi. Bakışları doktor ile annesi arasında mekik dokurken annesinin yüzü daha derin bir ifadeye büründü.

"Bebek için, on dört haftalık hamilesiniz." Genç kızın gözleri büyüdü, elleri ayva göbeği zannettiği çıkıntının üzerinden sanki ateşe dokunmuş gibi çekildi. Ağzı boğazına kadar kururken beyni işittiklerini reddetmeye başladı. Çabası sonuçsuzdu. Annesinin derin bir nefes verdiğini fark ettiğinde şaşkın bakışları derhal onu buldu. Hamileyim öyle mi? Babasının minik yıldızı, annesinin meleği, sevgilisinin biricik kelebeği... Hatırlamadığı o son bir yıl içinde Baran ile tekrar sevgili olmuş ve ona kendini verecek kadar güvenmiş miydi? Bunu yapmış olamazdı... Aklına gelen diğer olasılık ile ürperirken damarlarında akan kan yavaşça buz kesti. Hatırlamadığı bu koskoca zaman diliminde hiç tanımadığı biriyle yatıp onun çocuğuna hamile kalmış olabilirdi!

Doktorun yüzü kasılırken pot kırdığını fark etti. "Görünüşe göre bilmiyordunuz."

Hayır! Olamaz. Ben, Leylifer Kamer Palaz'ım. Böyle bir şey yapmış olamam.

Lanet girsin, hamileyim! Hamileydi ama beyni hala inkar için diretiyordu. Şaşkınlığı dudaklarından bir fısıltı gibi firar ederken iki göğsünün arasında ferahlatıcı bir serinlik sağlayan metal bir cisim hissetti. Nihayet konuşma gücü bulduğunda ise kuruyan dudakları çatlayarak kanamaya başladı. "Hamile mi?"

-----

GIS* (Gastrointestinal Sistem)= Sindirim Sistemi

BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 2 // TERAZİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin