Bölüm 21: Zaman Dönektir, Felek Değil
Son sözlerimle birlikte beni kaldırıp yüzüne bakmamı sağladı. Bir eli yanağımı okşarken eğilip sol kaşımın üstüne dudaklarını bastırdı önce. "Neler olduğunu çözeceğim bebeğim ve sen sevdiğin sevmediğin hiçbir masuma zarar vermeyeceksin."
Sözlerine inanıyordum, ama Asu da olasılıkları görmemi sağlamıştı ve şimdi gözlerini açan mantığımla birlikte negatif sonuçları düşünmemek elimde değildi. Tedirginliğimin farkında varan Batı beni kendine tekrar çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Parmaklarımı sıcak teninde gezdirirken bulunduğum yerde kıpırdandım. "Sana söylemediğim bir şey var."
Bedeni kasılır gibi olurken tepki vermeden konuşmamı bekledi. Gelen cesaret parçalarıyla söyledim. "Doğumdan bu yana ne kadar dinlenirsem dinleneyim kas ve kemiklerim hala sızlıyor, hislerim fazla yoğun geliyor bana ve öfkelenmeye meyilli hissediyorum kendimi. Bir de..." Aynı his tekrar peydahlanırken duraksadım. "Boğazımda hissettiğim bir yanma var. Sanki... Böyle fazla sıcak, kaynar bir şey içmişim de deri döküntüleri orayı tıkamış gibi." Batı cevap vermeyince başımı kaldırdım. Gözlerinde gördüğüm şok bile dehşete sürüklenmeme kafi iken ona baktığımı görmesiyle ifadesinin üstüne hemen bir set çekti.
"Bu normal değil, değil mi?"
"Aslında," sesi tereddütlüydü. Haklıydım, normal değildi. "Nasıl bir his olduğunu biliyorum. Gel benimle."
Yataktan fırlayıp beni de peşinden çekerken onu durdurarak üstünü gösterdim. "Çıplaksın!"
Normal ruh halinde, hatta azıcık da keyifli olan bir Batı Sisdoğdu ona çıplak olduğunu söylediğimde çarpık bir şekilde güler ve giyinmeden önce beni ayartmaya çalışırdı. En azından bu geçmişte böyle olmuştu. Onun bu hali beni daha çok gerdi. "Tamamdır."
"Dur! Batınay?"
"Uyuyor zaten. Uyanırsa duyarız."
Onu onaylarken birlikte hızlıca aşağıya indik. Bahar ile Ayça akşam için bir şeyler hazırlıyorken Gökhan'lar eve dönmüştü. Batı, elimi tutmaya devam ederken Gökhan'a kaş göz işareti yaptı ve Hürkan ile ağabeyimi de çağırdı. İkimizin birlikte mutfağa geçmemizden olsa gerek Gül ve Asu'yu da yanlarına almışlardı.
Batı, ifadesizliğini koruyarak beni bar taburelerinden birine oturtup ayakta kalarak tek elini belime yerleştirdi. Gözleri gelenleri taradığında Koral ile Sesim'i göremediğinden onları sordu. "Koral'la Sesim nerede?"
"Sesim iyi değil, biliyorsunuz, yeni öğrendiği şeyler onu hırpaladı." Hürkan, Gökhan'ın sözlerinden sonra tek elini ensesine götürdü. "Aslında," Sıkıntıyla soludu. "Siz çıktıktan sonra biraz tartıştılar. Sesim ufak bir sinir harbi yaşadı. Hamileliği en başından beri bu kadar hassasken önce efsane şimdi de geçmişteki kirli çamaşırlarımız... Onun için olay olmadı."
Bilincim farklı bir eksikliği sezerken benim gibi taburelere oturtulan Asu ve Gül'e baktım. Gül sakin görünüyordu ancak Asu'nun en az benim kadar stresli olduğunu metrelerce öteden söyleyebilirdim. Sakin olmalıydım ve kafamı boşaltmam gerekiyordu. Ne var ki hiçbir şey pratikte, teorikteki kadar kolay olmuyordu. "Burak'lar da dönmedi."
Ağabeyime baktığımda onun Gökhan'a baktığını gördüm. "Kağan da daha dönmedi."
Hürkan başını sallayarak konuştu. "Kağan'la haberleştim."
"Dışarıda tek olması tehlikeli değil mi?" Gül, ortamı daha da geren erkeklerin dikkatini çekerek bizim hala orada olduğumuzu hatırlatır gibiydi. Batı baş onayı verdi. "Öyle, ama Kağan kolay lokma değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN DİĞER YÜZÜ - 2 // TERAZİ (TAMAMLANDI)
Fantasíaİstediği tek şey birilerinin onu koşulsuz şartsız sevmesiydi. Yeterince sevgiyle büyümeyen herkesin derinlerde bir yerde istediği şey bu değil midir zaten? Birine gönlünü kaptırmak, sırtını ona yaslamak, şefkatle kucaklanmak... Bir gün gözlerini açt...