Ufak bir konuşma yapıp bölümü okumanız için sizi rahat bırakacağım, söz veriyorum.
Hikayeyi yazmaya başladığımdan beri ulaşmayı beklediğim bölüm, işte bu bölümdü ve sonunda geldik. Her şey planladığım gibi gitti ve bundan sonrasını jungkook'un ağzından okuyacağımız şekilde ilerledim. Belki okurken bana biraz kızabilirsiniz ama kafamdaki şeye ulaştığım için gerçekten mutlu hissediyorum, umarım sizi de hayal kırıklığına uğratmam. Ayrıca ufak bir ricada bulunacağım, lütfen bölümü en sevdiğiniz ve sizi her zaman için hüzünlendiren güzel bir şarkıyla okuyun. Ben de bir şarkı koyacağım, belki sevmezsiniz diye böyle söyleyeyim dedim.
Lütfen bol bol yorum yapmayı unutmayın ve gecenin en sevdiğiniz vaktinde okuyun. Sizi seviyorum. Keyifli okumalar.
cigarettes after sex, affection.
—Jungkook13 Ekim,
Öğlen 03.02.Dersin bir saniyesini bile dinlememiştim. Gözlerim sadece dışarıyı izliyor, arada bir telefonuma kayıyor ve göz kapaklarım düşmemek için zor dayanıyordu.
Ayrıca hâlâ bankta oturuyordu. Uzun saçlarını uçuran tatlı rüzgâra yüzünü dönmüştü ve kulaklıkları kulağındaydı. Yalnızca birkaç dakika önce aceleyle kalkıp okul binasının içine girdiğini hatırlamış ve ona mesaj atmıştım ama geri dönmemişti.
Telefonumu yeniden ellerim alasına alacağım sırada yanına sınıfından bir kız oturdu. Yeji ve Yuna'nın arkadaşları olduğunu düşünerek onları izlemeye başladım. Rose, sakin ve umursamaz tavrını koruyordu fakat yanındaki kızın çatık kaşlarından ortaya bir sıkıntı çıkaracağını anlamak zor değildi.
Birkaç dakika sonra Rose'nin yanından kalktı ve zil çaldı. Ben de hiç dinlemediğim dersi, zil çaldığı gibi terk ederek sınıftan çıkmak için kapıya ilerlediğimde Bay Geum'un sesi beni durdurmuştu.
"Bekle bakalım Jeon." Dedi pürüzlü bir tonda. "Konuşalım biraz."
Dudaklarımı birbirine bastırıp olduğu gibi kapıdan döndüm ve Bay Geum'un yanına ilerledim. Öğretmen masasının üzerindeki bilgisayarını ve kağıtlarını toparlıyordu.
"Derslerim hakkındaysa, düzeltmek için uğraşıyorum." Dediğimde bir kahkaha patlatarak, "Bunu en son sorduğumda verdiğin cevap da buydu Jeon. Aklın beş karış havada. Annenle bir görüşme yapmayı planlıyorum." Demişti.
Gülümseyerek omuz silktim. "Çalışıyor, gelemez."
"İş yerine gideriz."
"Yemek araları bile yok."
"Öyleyse Rose ile konuşuruz."
"Anlamadım?" Diyerek kaşlarımı çattım.
Kırlaşan sakallarının altından bir gülümseme sunup buruşuk elini omzuma koymuştu. Fakat yüzünde bu zaferi kazandığını belli eden bir gülümseme mevcuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
god knows how i loved • rosékook ✓
Fanfictionco_okie: beyaz tişörtün altına siyah iç çamaşırı giyilmez. start: 30.07.20 finish: 02.04.21 texting.