15

1.7K 150 374
                                    

Louis babasının gelişinden sonra birkaç gün sessizleşmiş olsa da şimdi daha iyi hissediyordu. Daha özgür hissediyordu. Harry ona dışarıya çıkmayı teklif etse de istememiş bahçede oturmayı tercih etmişti.

Harry'nin katılması gereken bir parti vardı. Çok fazla kalmayacağını çabuk döneceğini söyleyerek çıkmıştı evden. İki saat olmuştu bile. Louis bu süre zarfında Bayan Styles ile sohbet etmiş, Momo ile oynamış, bahçede biraz gezinmişti. Odaya geri çıktığında üşüdüğünü fark etmiş yorganın altına girmişti.

Harry'nin çoktan dönmüş olması lazımdı aslında. Geç kalacak olsa haber verirdi. Saat neredeyse gece yarısını göstermek üzereydi. Telefonu eline alıp kayıtlı olan tek numarayı aradı. Cevaplanmayan çağrı göğsündeki endişeyi arttırdı.

Birkaç defa daha arasa da sonuç değişmemişti. Bay Styles'a haber vermeli miydi? Ya Harry'ye kızarsa, Louis üzülürdü. Sakin kalmaya çalıştı. Belki de telefonu sessizdeydi ve duymuyordu. Yataktan çıkıp telefonu cebine attı. Perdeleri açarak aşağıya baktı.

Bir süre sonra garaja giren Harry'nin arabasıyla rahat bir nefes verip perdeleri kapattı. Harry hızlı adımlarla odasına vardığında Louis'nin henüz uyumamış olduğunu gördü.

"Nerede kaldın Harry? Telefonuna da cevap vermiyorsun, endişelendim."

"Geldim işte Louis, hemen ortalığı telaşa verme." burnunun ucu kızarmış, gözleri açık kalmakta zorlanıyordu. Sarhoş olduğunu anlamak zor değildi.

"Yine çok mu içtin? Gel üzerini değiştirelim." Harry onun ellerini kendisinden uzaklaştırıp "Gerek yok, kendim yaparım." dedi.

"Neden bu kadar çok içtin?" oflayarak karşılık verip düğmesini açmaya çalıştı.

"Annem gibi konuşuyorsun." Louis kendini zor tutarak karşılık vermedi. Gömleğini çıkarmasında yardım etti. Harry pantolonunu ve ayakkabılarını çıkarmadan kendini yatağa attığında Louis sıkıntılı bir nefes verip önce ayakkabılarını sonra pantolonunu çıkardı. Üzerini örtecekken gözüne takılan izler duraksamasına neden oldu.

Çenesinden tutup başını sağ tarafa doğru eğdi. Boynunda ve göğsünde izler vardı. Gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Tüm vücudunu inceledi. Kollarındaki izlerle gözleri irileşti. Harry rahatsız olmuş olsa gerek homurdanarak Louis'nin elini çenesinden uzaklaştırdı.

"Ne yaptın sen?" titreyen sesine engel olamadı.

"Ne diyorsun ya? Uykum var, rahat bırak beni." Louis onun üzerine çekmeye çalıştığı yorganı tutup üzerinden attı. Harry sinirli bakışlarını Louis'ye çevirdi. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Asıl sen ne yaptın Harry? Bu izler ne?" yerinden doğrulup keskin bakışlarını üzerinde gezdirdi.

"Sana ne, istediğimi yaparım. Git başımdan, daha fazla yorma beni." Louis'nin gözündeki yaş çenesine doğru indi.

"Beni aldattın mı Harry? Gerçekten yaptın mı bunu?" Harry onu ittirip yatağa geri yattı.

"Sadece başımı ağrıtıyorsun, ağlayacaksan başka yere git." Louis gözünden akan yaşı sildi.

"Beni gerçekten sevdiğini sanmıştım." Harry ayağa kalkıp Louis'nin üzerine yürümeye başladı. Ne kadar çok konuşmuştu böyle? Başının ağrıdığını anlamıyor muydu?

"Seni baban bile sevmemiş ben neden seveyim? Kendini bu kadar sevilmeye değer mi görüyorsun?" Louis geri geri yürüyerek göz yaşlarını akıtmaya devam ediyordu. Sırtı banyonun kapısına çarptığında ellerini ileri doğru uzatıp Harry'nin daha fazla yaklaşmasını engellemeye çalıştı. Harry'nin yumruk olmuş elinin farkındaydı.

Hostage | Larry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin