Dışarıda kopan şiddetli fırtına Harry'nin köpeğini eve almasına neden olmuştu. Aslında bu Louis'nin fikriydi. Köpeğin yeterince korunamadığını düşündüğü için Harry'ye onu odaya alması gerektiğini söylemişti. Harry itiraz etmeden köpeği odaya getirmişti.
Şimdiyse Louis üzerinde Harry'nin kalın eşofman takımlarından biriyle uyuyordu. Yatakta iyice büzüşmüş, uzayan perçemi nefes alıp verdikçe havalanıyordu. Harry bir yandan köpeği Momo'nun tüylerini okşuyor diğer yandan Louis'nin ateşini kontrol ediyordu.
İki gündür uyurken ateşi yükseliyordu. Kaldığı evde şömine onu yeterince ısıtamamış olsa gerek arada hapşırıyordu. Perçemini yüzünden çekip dudaklarını alnına bastırdı. Elinden geldiğince üzerini çok örtmesini engelliyordu. Normalden daha sıcak olan tenine birkaç öpücük bıraktı. Louis yanağını yastığa bastırarak derin bir nefes aldı.
Gözlerini kırpıştırarak açıp yanında yatan Harry'ye baktı. Onu kısa kollu tişörtle görmek bile Louis'nin üşümesine neden oluyordu. "Bir şey mi istiyorsun?" başını iki yana salladı.
"Hala yağmur yağıyor mu?" diye sordu.
"Evet. Sen iyi misin?" Louis bu sorunun ardından hemen hapşırdı. "Bitki çayı ister misin?"
"Hayır, istemiyorum. Çok yorgun hissediyorum." deyip başını Harry'nin göğsüne yasladı.
"Belkide doktora gitmeliyiz." Louis omuz silkip Harry'ye daha çok sokuldu. "Ateşin çok yüksek değil ama yinede ılık duş almak ister misin?"
"Hayır, zaten üşüyorum." Harry iç geçirip tekrar alnını öptü. Dört gün olmuştu Louis'nin eve geri döneli ve tek yakın olabildikleri anlar Louis'nin uyuduğu ya da uykulu olduğu zamanlardı. Onun dışında Harry'nin çok yaklaşmasına izin vermiyordu.
Harry ona hak vermiyor değildi çünkü ona atılan videoyu görmüştü. Eğer aynı şeyi kendisi de görse Louis'ye soğuk davranırdı. Kollarını Louis'nin etrafına sıkıca sardı.
"Yorgan neden yerde Harry? Üzerimizi örtmesi gerekiyor." diye mırıldandı.
"Ateşin yükselirse diye örtmedim. Kalın giyiniyorsun zaten." yanağını okşadığında ateşinin yükselmeye başladığını fark etti. "Louis inat etme artık, hastaneye gidelim."
"İstemiyorum. Şimdi orada bir sürü şey yapacaklar bana." tekrar hapşurup cebindeki peçeteyle burnunu sildi. Harry onun kızaran burnuna ve yanaklarına baktı.
"Biraz bekle, su içip geleceğim." diyerek onun başını yastığa bıraktı. Aşağıya inip arabasını kapının önüne çekti. Tekrar yukarıya çıkıp dolaptan montunu aldı. Telefonunu da cebine atıp Louis'nin ayakkabılarını eline aldı. Louis uykuya dalmak üzere gibiydi. Harry onun içinde kendi montlarından birini alıp üstüne örterek Louis'yi kucakladı.
"N'oluyor ya? Bırak beni, istemiyorum hastane falan." diyerek debelenmeye başladı.
"Bağırma evdeki herkesi uyandıracaksın ve debelenme, düşeceksin şimdi." Louis onun söylediklerini umursamamıştı bile. Ayaklarını hareket ettirip Harry'yi ittirmeye çalışıyordu.
Harry onu arabanın ön koltuğuna bırakıp koşarak şoför koltuğuna geçti. Kapıları hızlıca kilitleyip arabayı hareket ettirdi. En yakın hastane on dakika mesafedeydi. Louis sızlanmaya devam derken Harry onu dinlemiyordu. Taa ki Louis "Orada benim canımı yakacaklar." diyene kadar söylediklerini çok umursamamıştı.
"Buna izin vermeyeceğimi biliyorsun. Sadece iyi olmanı sağlayacaklar." elini tutup üzerini okşadı. Louis omuz silkip elini Harry'nin elinden kurtardı. Hastanenin önünde durduklarında Harry önce kendisi inip Louis'nin kapısını da açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hostage | Larry
Fanfiction"Arkadaşıma ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?" dedi aniden. Babasına bakıp onu bırakmaları için talimat vermesini bekledi. Babası önce Harry'ye sonra Louis'ye baktı. Harry tekrar genç oğlana baktığında onun ürkek bakışlarının kendisine döndüğünü fark...