25

1.5K 136 37
                                    

Louis eve geldikten sonra duşa girmiş, biraz dinlenmiş, hatta yanında getirdiği kısa hikayeleri bile incelemişti. Harry geç kalacağını önceden haber verdiği için onu beklemeden yemeğe inmişti.

İki haftadır bir yayın evinde çalışıyordu. Editör yardımcısıydı ve aynı zamanda kısa hikaye, öykü çevirileri de yapabiliyordu. Bugünde çevirmesi gereken iki tane öykü vardı. Hızlıca yemek yemiş sonra tekrar odaya çıkmıştı.

Öyküleri ve bilgisayarını alıp yatağına oturdu. Telefonunu kontrol edip bir şey olmadığını görünce komodinin üzerine bıraktı. Harry'nin gün içinde bile sürekli mesaj attığı ya da aradığı göz önünde bulundurulursa şimdi hiçbir haber olmaması tuhaf gelse de öykülerden birini eline aldı.

Bilgisayarını da açıp koyu puntoyla başlığı yazdı. Cümleleri okudukça dikkatli olmaya çalışarak Fransızca'ya çeviriyordu. Bazı kelimeleri çevirirken sözlükten yardım alıyordu. Kısa bir ara verip Harry'ye mesaj atsada cevap alamamıştı.

Çeviri yapmaya devam ederken kulağı telefondaydı ama hiçbir geri dönüş olmamıştı. Endişelenmeyecekti çünkü Harry ona haber vermişti zaten. İşi uzamıştı belkide, Louis işini bitirene kadar gelirdi.

Uzun bir süre gözleri kağıtlar ve bilgisayar arasında gidip gelirken parmakları klavyede dolaştı. Boynu, parmakları ve gözleri ağrımaya başladığında parmaklarını çıtlatıp boynunu geriye attı. Saati kontrol ettiğinde epey geç olduğunu fark etti.

Harry'yi aradığında hat meşgule düştü. Kaşlarını çatarak baktı ekrana. Telefonu tekrar komodine bırakıp çevirinin son kısmını yazmaya başladı. Telefonuna gelen mesaj sesiyle hemen eline aldı. Harry sadece geliyorum yazmıştı. Cevap vermeden tekrar bilgisayara döndü.

Birkaç dakika sonra odanın kapısı açıldığında Louis yazdığı cümleye noktayı koyarak bitirdi. "Nerede kaldın sevgili- Harry ne oldu?" başını kaldırdığında cümlesini yarı kesip telaşla bilgisayarını yatağın yanındaki komodine bırakmıştı.

Harry omzundaki çantayı yatağın yanına bıraktığında Louis ayağa kalkıp onun yüzünü elleri arasına aldı. "Bir şey yok, sakin ol." diyerek yanağındaki elleri tutup üzerini okşadı.

"Nasıl bir şey yok?"

"Bir şey yok işte. Bağırma, babamı uyandıracaksın." Louis sesinin yüksek çıktığını fark etsede kaşlarını çatarak inceledi Harry'nin yüzünü.

"Nasıl bir şey yok ya, şu haline baksana sen." diye sessiz olmaya çalışarak bağırdı ona. "Ne işler karıştırdın Harry, yine birileri mi saldırdı?"

"Bir duşa gireyim sonra anlatırım ama babamın birkaç gün beni görmemesi lazım. En azından bu halde görmemesi lazım." Louis oflayarak parmaklarını saçlarından geçirdi.

"Önce seni temizleyelim yürü." deyip onu banyoya yönlendirdi. Gömleğinin düğmelerini açarken Harry beline sarıldı.

"Sen benimle her zaman böyle ilgileneceksen hep bu halde geleyim ben." ona ters bir bakış atıp gömleği çıkardı. Elini kemerine atıp çözerken "Seni gebertirim görürsün. Bir daha eve böyle gel, bak o zaman odanın kapısının önünden bile geçebiliyor musun?" dedi. Kemeri de çıkardıktan sonra pantolonunun belinden tutup kendine çekti.

"Ben suyu ayarlayacağım pantolonunu çıkar."

"Küveti doldurur musun? Biraz suyun içinde kalmak istiyorum." Louis küveti doldurmak için suyu ayarlayıp ona baktı. Kaşı ve dudağı patlamış, sol gözünün altı morarmıştı. Ayrıca çenesine darbe yediği de belliydi. O üzerini tamamen çıkardığında Louis boynuna sarıldı.

Hostage | Larry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin