Louis pencerenin kenarında durmuş aşağıya bakıyordu. Harry yine yoktu ve Louis meraktan ölmek üzereydi. Dayanamayarak aşağıya indi. Bay ve Bayan Styles'ı televizyon izlerken buldu. Yanlarına yaklaşıp "Şey" diyerek dikkatlerini çekti. "Bay Styles, Harry hala gelmedi. Telefonuna da cevap vermiyor, acaba sizin haberiniz var mı?" adamın kaşları çatıldı.
"Saat kaç oldu ki? Barney ile gitmeleri gerekn bir yer vardı ama-" saati kontrol etti. "çoktan gelmiş olması lazımdı. Neden bu kadar geç kaldı ki?" Louis teleşla ona yaklaştı.
"Ben abimi arayayım, sen Harry'yi aramaya devam et." başını sallayıp Harry'yi aramaya devam etti. Yine aynı sonuçla karşılaşınca parmaklarını saçlarından geçirdi. Birkaç defa daha arasa da sonuç değişmiyordu.
"Açmıyor." diye mırıldandı. Onlardan biraz uzaklaşmış olan adama baktığında sıkıntılı bir nefes verdiğini gördü. Yanındaki kadınında telaşlandığını görünce elini tutup üzerini okşadı. "Sakin olun lütfen." kadın onun elini sıkıp diğer elini göğsüne bastırdı.
Harry arada böyle sorumsuzluklar yapardı ama Louis'den sonra değiştiğini düşünmüşlerdi. Bay Styles yanlarına geldiğinde merakla baktı Louis. "En az üç saat önce ayrılmışlar."
"O zaman Harry nerede?" adam başını iki yana salladı. Louis göğsünde büyüyen korkuyla titrek bir nefes aldı.
"Emniyeti arayacağım, telefon sinyalinden bulabilirler. Sakin olun, Harry her zaman yapar böyle şeyler." adam tekrar telefonla konuşmak için yanlarından uzaklaşırken Louis koltuğa oturdu.
"Haber vermeden dışarıda kaldığı olmuş muydu?"
"Bazen yakın arkadaşlarıyla buluştuğunda falan yapardı ama-" kadının tedirginliği sesine yansımıştı. Bay Styles yanlarına geri döndüğünde kaşları çatıktı. "N'oldu?"
"Beyefendi karakoldaymış, bizi aramalarını istememiş." adam sabır diler gibi bir nefes aldı. "Ben gidip alayım şunu."
"Neden oradaymış?"
"Tam olarak bilmiyorum tatlım, gidip öğreneceğim." adam kapıya ilerlemeye başladığında Louis arkasından ilerledi.
"Bay Styles bende gelebilir miyim?" Drew duraksayıp ona baktı. Louis gözlerini kırpıştırdığında başını salladı. Arabaya geçtiklerinde Louis dudağını içten dişleyerek yolu izledi. Harry'nin karakolda ne işi vardı ki? Bay Styles arabayı park ettiğinde birlikte içeri girdiler.
"Harry Styles'ın babasıyım, kendisi nerede acaba?
"Hemen kontrol edeyim." memur telefondan bir numara tuşlayıp Harry'nin nerede olduğunu öğrendi. Louis sıkıntılı bir nefes aldı. "İkinci katta sağ taraftaki memurlardan birinin yanındaymış, asansörler şu tarafta." deyip sol tarafı işaret etti. Asansörle ikinci kata çıktılar.
Louis Bay Styles'ın nasıl sakin kalabildiğini merak ederek asansörden indi. Hızlı adımlara sağ tarafa yönelip masaları hızlıca taradı. Harry'yi gördüğü anda oraya doğru koşturdu. "Harry." diye seslendiği anda gözleri buluştu. Harry ayağa kalkıp kendisine doğru koşturan sevgilisini belinden yakaladı.
"Çok endişelendim Harry." yüzünü geri çekip Harry'nin yanaklarını elleri arasına aldı. "İyi misin sen?"
"İyiyim sevgilim." Bay Styles orada bulunan komiserle konuşurken oldukça sinirli görünüyordu.
"Neden buradasın?" Harry sessiz kaldı. Kollarını Louis'nin belinden uzaklaştırıp başını eğdi.
"Louis, otur oğlum." Louis Bay Styles'ın sözünü dinleyip Harry'nin yanına oturdu. Harry'nin gömleğinde gözüne çarpan kırmızılık gözlerinin irileşmesine neden oldu. Elini uzattığında Harry tutup "Bir şey yok." diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hostage | Larry
Fanfic"Arkadaşıma ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?" dedi aniden. Babasına bakıp onu bırakmaları için talimat vermesini bekledi. Babası önce Harry'ye sonra Louis'ye baktı. Harry tekrar genç oğlana baktığında onun ürkek bakışlarının kendisine döndüğünü fark...