Louis yanında oturan adamı o kadar çok bunaltmıştı ki adam ne isterse yapıyordu. Şirkete götürmeyeceğini kesin bir dille belirtmiş olmasına rağmen Louis sürekli konuşup onu boğmuş sonunda istediğini yaptırmıştı. "Neden surat yapıyorsun Ronald?"
"Surat yapmıyorum Bay Tomlinson."
"Bana hiç öyle gelmedi. Ayrıca Bay Tomlinson da ne? Adım Louis, kaç defa söyleyeceğim." dediğinde adam sıkıldığını belirten bir nefes verdi.
"Ama siz-"
"Bay Styles'ın sevgilisisiniz, uygun olmaz." diyerek onu taklit etti. Göz devirip ofladı. "Eğer bana Bay Tomlinson demeye devam edersen susmadan konuşmaya devam ederim."
"Sakın." diyerek arabayı şirketin otoparkında durdurdu. "Lütfen kendinize de bana da acıyın." arabadan inip Louis'nin tarafına geçerek kapıyı açtı. Louis arabadan inip ona kısık gözlerle baktı.
"İma ettiğin şeyi anladım ve seninle küstüm." deyip surat astı. Adam buna sevinmiş olsada belli etmemeye çalıştı.
"Kendiniz bulabilir misiniz, eşlik edeyim mi?" cevap vermeden asansöre ilerledi. Asansör geldiğinde "Kaçıncı kat?" diye sordu.
"8. kat, asansörden inince sola dönün." cevabını alınca asansörde 8. katın yazılı olduğu tuşa bastı.
"Ben çıkmadan önce seni ararım, o zamana kadar dinlenebilirsin." sonrasında asansörün kapıları kapandı ve üst kata hareket etmeye başladı. Asansör birkaç katta daha durup yeni kişiler Louis'nin yanında yerini aldı. Sıkıntıyla alt dudağını büzüp 8. katta açılan kapılardan dışarı attı kendi. Sola dönüp danışmadaki kıza gülümsedi.
"Merhaba, Harry Styles'ın odası nerede acaba?"
"Ne için gelmiştiniz?"
"Millie yeni başvurular nerede?" yanında duran uzun boylu kadına çevirdi bakışlarını.
"Size mail ile göndermiştim."
"Gelmedi, bir daha gönderir misin? Bay Styles ile seçeceğiz, acele et." kız başını sallayıp bilgisayara döndü. Resmen Louis'yi yok saymışlardı. Boğazımı temizleyerek kızın dikkatini çekti.
"Pardon, siz ne için gelmiştiniz?"
"Harry Styles ile görüşmek istiyorum."
"Kendisi şu an az önceki hanımefendiyle toplantıda, sizin randevu var mıydı?" derken bir yandan da mail gönderiyordu.
"Bay Styles'a Louis geldi der misiniz?"
"Randevunuz yoksa, üzgünüm." Louis sabır diler gibi tavana baktı.
"Tamam, sen bilirsin." telefonunu cebinden çıkarıp Harry'yi aradı. Birkaç çalıştan sonra çağrı yanıtlandı. "Aşkım, n'apıyorsun?"
"Çalışıyorum sevgilim, sen?"
"Burada asistan olduğunu düşündüğüm bir kız randevum olmadığı için seninle görüşemeyeceğimi söylüyor." Harry'nin "Ne?" dediğini duydu. Sonrasında bir kapı sesi ve yaklaşık onbeş saniye sonra Harry'nin kendisine doğru geldiğini gördü.
"Sevgilim, ne arıyorsun burada?"
"Ronald ile dışarı çıkmıştık, sana da uğrayayım dedim. Çok özledim." Harry elini beline götürüp odasına doğru yönlendirdi. Danışmada duran sekretere kötü bir bakış atmayı da ihmal edemedi. "Kahve gönder bize." dediğinde kız mahçup bir ifadeyle başını eğdi.
"Haber verseydin keşke. Bugün biraz yoğunum."
"Tamam, gideyim o zaman ben."deyip geri dönecekken Harry belindeki elini daha çok bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hostage | Larry
Fanfiction"Arkadaşıma ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?" dedi aniden. Babasına bakıp onu bırakmaları için talimat vermesini bekledi. Babası önce Harry'ye sonra Louis'ye baktı. Harry tekrar genç oğlana baktığında onun ürkek bakışlarının kendisine döndüğünü fark...