1.1

714 67 15
                                    

Akşam olmuş, yemeğimi yemiştim ve her zamanki gibi televizyon karşısında otururken uzun zamandır sahilde dolaşmadığım aklıma geldi ve bende neden dolaşmıyorum diye içimden geçirdim. Kot şortumu ve üstüme bol bir tişört geçirmiştim. Telefonumu, anahtarımı ve cüzdanımı da şortumun arka cebine sokmuş, beyaz ayakkabılarımı giymiş ve evden çıkmıştım.

Sahilde rastgele bir banka oturmuş rüzgarın yüzümü okşamasına izin veriyor, denizin kokusunu içime çekiyordum.

Gözlerimin bir anda soğuk ellerle kapatılmasıyla hafifçe ürkmüştüm.
"Lucas? Sen misin?" ses gelmeyince ellerimi elleriyle birleştirdim ve bir anda ayağa kalktım.
"Neden ses vermiyo- Ah, Mark?" ah, ne kadar yıkık birisin Yuqi, kocan sandığın kişi Mark çıktı.
"Üzgünüm ürküttüm seni." gülümseyerek neresinden çıkarttığını bilmediğim papatya buketini yanıma koymuş, diğer tarafına da oturmuştu.
"Sorun değil." sorun olsa da nasıl söyleyebilirdim ki zaten?
"Nasılsın, baya zaman oldu görüşmeyeli?" uzun bir süre cevap vermeden sadece denizin sesini dinledim. Ben buraya rahatlamak için gelmiştim. Biriyle konuşmak için değil.
"İyiyim Mark. Sen nasılsın?" sahte gülümsememi sunarak ona doğru döndüm. Papatyaları yeni görmüş gibi davranacaktım.
"Ah çok üzgünüm, dalgınım birazcık. Teşekkür ederim papatyalar için." elime  buketi alıp kokladım. Güzel kokuyorlardı.
"Sorun değil Yuqi, seni mutlu etmek istedim. Galiba başardım da?" başımı papatya buketinden kaldırdım ve Mark'a baktım.
"Başardın, unutmamışsın hala?" güldüm. En sevdiğim çiçeği unutmamıştı. Gerçi nasıl unutabilirdi ki papatyayı? Gördüğüm her yerde kopartıp koklardım.
"Unutmam mümkün olur mu Yuqi?" başımı denize geri çevirdim ve yosun kokusuyla karışan papatya kokusunu içime çektim. İçimden bir an geçirdim. Acaba Lucas en sevdiğim çiçeği biliyor muydu? Aslında biliyor olmalıydı. Çünkü onun yanında da gördüğüm papatyaları kopartıyordum.
"Orda mısın Yuqi?" elini gözümde bir aşağı bir yukarı salladı. Bende denizde olan gözlerimi ellerine çektim.
"Dalmışım kusura bakma."
"Sohbetine doyulmadığı için kalkmalıyım Yuqi." şaşkın bakışlarımı ayakta dikilen Mark'a diktim.
"Seni bırakmak isterdim ama işim olduğu için hızlıca gitmeliyim üzgünüm."
"Sorun değil Mark. Zaten evim şurda."
güldü ve ellerini birbirine çarptı.
"Arkadaşına sarılmayacak mısın Yuqi?" kollarını açmış bana bakıyordu.
"Ayy üzgünüm unutmuşum!" buketi banka bırakarak kollarımı Mark'a sardım. Bir kaç saniye sonra ayrılmıştık.
"İyi geceler Yuqi. Bir daha görüşmek üzere."
"İyi geceler Mark." el sallayıp bugün fazla izleyemediğim denize çevirdim bakışlarımı.

Yarım saat kadar oturduktan sonra yanıma koyduğum papatyaları alıp yavaş adımlarla eve gitmeye başladım. Bu sürede de çekebildiğim kadar denizin kokusunu içime çektim.

Eve geldiğimde Lucas'ı beklemeye başlamıştım. Bu sürede de yolda gelirken aldığım cipsleri bir tabağa dökmüş yina aynı şekilde televizyonun karşısına geçmiştim.

Nerdeyse saat gece iki olmuştu ama Lucas hala ortada yoktu. Normalde bu kadar geçe kalmaz diye düşünmüştüm. Ama yanılmışım.

Büyük hayal kırıklığıyla yiyemediğim cipslerin ağzını kapatarak dolaba koymuş, tavşanlı geceliklerimi giymiş ve uyumak için yatağıma girmiştim.

~
Bu bölüm kısaydı biliyorum ama diğer Lucas'ın ağzından uzun olarak yazacağım onu da kısa sürede yayınlarım.
oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın :3

 oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın :3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
umursamaz adam ve aşığı, luqi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin