Gözlerimi yavaşça ona çekmiştim. Göz yaşlarım dışarı çıkmak için can atıyordu.
"Sen-" sözünün devamını getirmeden koşarak gelmiş, kollarını belime sarmıştı. Bir anlık şaşkınlığa uğrasamda, hemen bende kollarımı boynuna sarmıştım.Kokusunu içime çekiyordum, sanki kolumu çeksem benden gidecekmiş gibiydi. Bende bundan korkuyordum. Bir kere daha kaybetmeye dayanamazdım.
"Kokunu o kadar özlemişim ki..." ağlıyordu. Omuzuma gelen küçük sıvıyla tüylerim diken diken olsa da irdelemeden kollarımı daha sıkıca sarmıştım ona. Bırakmayacaktım.
"Ağlama lütfen, bak kavuştuk artık." ellerini belimden yavaşça çekmişti. Gözleri ve burnu hemen kızarmıştı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Sanırım zayıf noktam da buydu. Baş parmaklarımla yaşlarını silmiş ve kapının sağında olan kadife koltuğa oturtmuştum onu. Ellerini sıkıca tutuyordum.Uzun bir süre boyunca ikimizden ses çıkmamıştı. Boşluğa bakıyor, yanımdaki kocam dediğim adamın bana nasıl yabancı oluşunu düşünüyordum. Biliyorum, bazı şeyleri yaşamak zorunda kalmıştık ama bunca zaman boyunca birbirimizi özlememize rağmen ne sarılıyor ne de konuşuyorduk. Yabancı gibiydik sanki.
Çalan kapıyla hafifçe yerimden sıçrayıp kapıya doğru gidişini izlemeye başlamıştım. Shuhua gelmişti.
"Hadi gidiyoruz. Hepsini birden oyalamak zor olsa da baş ettim." oturduğum kadife koltuktan yavaşça kalkarak yanlarına gittim. İkimizde bir şey demiyor, kapıdaki Shuhua'nın yüzüne bakıyorduk."Nereye gidiyorsunuz? Lucas, sana da demiştim. Senden sonra sıra bendeydi." karşı kapının pervazına yaslanmış, ellerini karnında bağlamış, bizi dinliyordu.
"Bende sana eğer o kızı beğenirsem vermeyeceğimi söylemiştim." gülmüş ve dilini arsızca dudaklarında dolaştırmıştı. İğrençti.
"Öyle miydi ya? Yiren bunu görmese keşke Lucas." diyerek yanımızdan uzaklaşmıştı. Lucas'a döndüm. Artık sayamayacağım şekilde olaylara Yiren dahil oluyordu ve bu benim canımı çok sıkıyordu.
"Sen yokken o kendini sevgilim sandı Yuqi. Sana yemin ederim ona karşı hiçbir duygum yok ne kadar anlatsamda dinlemiyor." gözlerim dolmuştu. Her zaman alttan alan ben olsam bile, sevdiğim birinin -özellikle kocamın- ben yokken onu seven biriyle irtibat halinde olması beni rahatsız etmişti. Kimi rahatsız etmezdi ki zaten? Sonuçta psikopat bir kızın önde gideniydi Yiren.
"Onu bunu bırak Lucas, Yuqi seninle birlikte çıkmak için geldi. Şimdi de sen onun için gidiyorsun." Shuhua'nın kesin talimatlı konuşmasıyla yaşlı gözlerimi irislerine kilitlemiştim. Ben baktıkça o bakışlarını benden kaçırıyordu.
"Üzgünüm Shuhua." ciddi misin dercesine ona bakıyordum. Tanrım, lütfen aklıma sahip çık.
"Yuqi, ben yapamam." işte bu da son damlasıydı. Gözümden akan yaşla bir şey demeden Shuhua'yı itip koşa koşa merdivenlerden inmiştim. Önümü görmüyordum ve insanların bedenlerine çarparak çıkmaya çalışıyordum. Gücüm yoktu. Onun kendi rızasıyla gelmediğini görmek benim canımı yakmıştı. O kadar ümitliydim ki, onunla birlikte bu lanet bardan el ele tutuşarak kaçmayı düşlemiştim. Oysaki o burda kalmayı tercih edip beni bırakmıştı. Tıpkı Mark'ın bana önceden söylediği gibiydi. Bense kendimi onu çıkaracağıma inandırmıştım. Ne kadar da aptal değil miyim? Kendi aklımda kurduğum hayale kaptırmıştım kendimi.Nereye gittiğimi bilmeden loş ışıklı, dar ara sokaklardan geçiyordum. Gözlerim ağlamaktan, ayaklarım da koşmaktan acıyordu. Umurumda değildi. Az önce yaşadıklarım ondan daha ağırdı.
~
Biraz arayı uzun tuttum sanırım :(
Yorum sayıları çok düşük yorum yapar mısınız ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
umursamaz adam ve aşığı, luqi.
FanficGece 12'den sonra eve gelirdi. O geldiği zaman eve yoğun bir içki kokusu yayılırdı. En çok canımı yakan da boynunda hep kırmızı ruj izleri olurdu. #luqi 1 #lucas 1 🥳