Lucas~
Jungwoo ve birkaç kişi ile her zamanki mekandaydım bu gece de. Boş geçen gecemi, bir elimde sıkıca tuttuğum ve aynı zamanda döndürdüğüm viski bardağıyla geçiriyordum. Şakaklarımdaki hafif ağrı, arada bir gözümü kapatmama, ıslak dudaklarımdan bir küfür mırıldanmama sebep oluyordu. Kafam bulanıktı, sıkılmıştım. Bir eğlenceye ihtiyacım vardı."Lucas." Jungwoo, yavaşça dudaklarını araladığında gözlerimi ona çevirdim. Kapının girişine bakıyordu ancak bir şey onu germişti. En azından hâl ve hareketleri bana bunu düşündürmüştü.
Bir kaşımı ne olduğunu anlamak için kaldırdım, ondan bir cevap beklerken. Yutkundu ve kafası kulubün kapısını işaret edercesine hareket ettirdi. Yaptığına karşılık elimdeki viski bardağını cam masaya bırakmış, arkama dönmüştüm.
Siktir.
Dibimden ayrılmayan, takıntılı kız Yiren miydi o?
"Hasiktir. Yapma ya!"
Sadece bir kaç kere takılmıştık ancak o bunun farkında değildi. Canı sıkıldığında buraya geliyor, benden ilgi bekliyordu. Mızmızdı, aptal ve sıkıcıydı.
Ailesinin zengin olduğunu biliyordum ama zengin bir aileden olduğunu bilmenize gerek yoktu, şımarık bir kişiliğe ev sahipliği yaptığı her halinden belliydi. Başım ağırıyordu, onunla uğraşamak istediğim en son şey bile değildi. Bu yüzden Jungwoo'ya göz devirdikten sonra yarısının hâlâ dolu olduğu viski bardağını alarak, kulubün arka taraftaki çıkışına doğru ilerlemeye başladım.
"Lucas, Sevgilim! Bekle lütfen, Yiren'in geldi, sevgilin!"
Arkamı dönmeden merdivenlerden ineceğim sırada, Yiren'in bileğime dolanan elleri yüzünden durdum. Onu istemediğimi o da biliyordu fakat her zaman tam dibimde bitiyordu.
Derin bir nefes verdim. "Ne istiyorsun Yiren, gene ne istiyorsun Tanrı aşkına?"
Dudaklarıma yanaştı ve fısıldayarak, "Seni." dedi. Cidden mi? Ne basit bir numaraydı bu.
Aklımda ışıklarını yakan fikirle içimden, ondan kurtulmanın vereceği rahatlıkla kahkahalar atarken yüzüme tatsız bir ifade ekledim. "Üzgünüm Yiren, ben evliyim."
Kimsenin olmadığı merdiven boşluğunda bir kahkaha attı. "Öyle mi bebeğim? Pekala, yüzüğün nerede?"
Yok! Sınanıyorum.
Durumu kurtarabilirdim, eğer yüzüğümü takmış olsaydım.
Umursamadan birkaç metre ilerideki çıkış kapısına ilerlemeye başladım. O da hemen arkamdan geliyordu. "Evliyim diyorum ya! Karımıda çok seviyorum, öyle böyle değil!"
"Kandırma beni Lucas, yoksa geçen gece bana kestiğin cezayı bende sana keserim."
Beter olsun o gece. Nerden buldum ki seni?
Kapıyı açarak dışarıya adımımı attığım an, karşımda dikilen Yuqi'yi görmemle hızla ona doğru ilerledim. "Aa! Canım karıcım!"
Sıkıca sarıldığım sırada yüzümü kapatan saçlarını kokladım yanlışlıkla. Vanilya kokuyordu saçları. Çok güzeldi hem de.
Ellerimle saçlarını yüzümden çektim ve başımı, sırtı ile boynunun arasındaki yere yasladım. Burası da Vanilya kokuyordu. O, tamamen bu kokuya bürünmüştü.
İlk defa öpmek istemiştim kokuyu. Öpmek istemiştim o kokuyu, onun vücudunda.
O kokunun etkisinde ne kadar kaldım bilmiyorum ama, sarılmamız sonra erdiğinde etrafıma baktığımda Yiren yoktu.
Sadece birbirimize bakıyorduk. Ne o konuşuyordu, ne de ben.
Kendimin hatalı olduğunu biliyordum, konuşmaya cesaret edemiyordum.
"Üzgünüm Yuqi" bakışları bir anda değişmişti. Bana öyle bakmaması için her şey yapardım. Çünkü o gözlerinin içindeki kırgınlığı görebiliyordum.
"Asıl ben üzgünüm Yukhei."
~Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın ~
5 oyda yb gelecek :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
umursamaz adam ve aşığı, luqi.
FanfictionGece 12'den sonra eve gelirdi. O geldiği zaman eve yoğun bir içki kokusu yayılırdı. En çok canımı yakan da boynunda hep kırmızı ruj izleri olurdu. #luqi 1 #lucas 1 🥳