ᴇɪɢʜᴛ

9.1K 884 736
                                    

Chan kapıyı tıktıklattı. İki kere kek yapmayı denemişler ve ikisinde de keki yakmışlardı. Çözümü pastaneden hazır kek almakta bulmuştu Chan. Felix'i evde tek bırakmak hiç içine sinmesede Felix'in uslu bir çocuk olduğunu biliyordu. O yüzden birazda olsa rahattı. Kısa bir süre sonra kapı açıldı. Felix'in gözlerinin dolmuş olduğunu farkedince kaşlarını çattı. Poşetleri kenara bırakıp hızla küçüğünü kucağına aldı.

Bu hareketiyle Felix göz yaşlarını tutamamış ve ağlamaya başlamıştı. Ağlarken hızla Chan'a sarılmış ve ufak hıçkırıklar bırakmıştı. Chan endişe ile sordu.
"Lixie sen iyi misin? Bir yerine bir şey mi oldu? Biri bir şey mi dedi? Komşulardan biri mi geldi?" Felix kafasını hayır anlamında sallayıp konuşmaya başladı.
"S-sen ge-geç kalınca ç-çok korktum Chanie!" Chan rahat bir nefes verip miniğine sarıldı ve ayağı ile kapıyı kapatıp içeri geçti.

Koltuğa oturup küçüğü ile göz teması kurdu.
"Lixie, sana söylediğim saatten sadece beş dakika geç kaldım, pastanede sıra vardı."
Felix Chan'ı  dinlerken ağlamamak için dudaklarını büzmüştü ve bu Chan'ın dikkatini dağıtıyordu. Elinin tersiyle dolgun dudaklara yavaşça vurdu Chan. Çıkan komik ses ile Felix anında gülerken Chan'da kıkırdamıştı.
"Ayrıca özür dilerim bebeğim, senide yanımda götürmeliydim."

Felix kafasını soru değil anlamında salladı. Ardından sahibinin yanağına öpücük kondurdu. Çıkan muçk sesi ile Chan gülümsedi. Bu çocuk onu cidden tatlı krizine sokacaktı.
"Ayrıca markete uğradım ve Changbinie hyungun için içecekte aldım." Felix kaşlarını çattı.
"Bana almadın mı Chaniee!? Bende içecek istiyorum." Chan kıkırdadı ve bebeğinin yüzüni elleri arasına aldı.

"Almaz olur muyum miniğim, hatta çilek  bile aldım sana." Felix mutlulukla el çırptı.
"Changbinie aradı beni, yoldaymış ve yanında bir arkadaşını daha da getiriyormuş çünkü seni çok merak ediyormuş o arkadaşı." Chan Hyunjin'in geleceğini öğrendiğinde istemsizce gerilmişti. Umarım bebeğini korkutmazdı. Felix Chan'ın kucağında zıplamaya başladı. Tobe. Hani küçük çocuklar bir şey istediğinde tepinir ya, öyle bir zıplama.
"Hadi o zaman Chanie! Hemen tabakları hazırlayalım~"

🧸

Chan tabakları masaya bıraktıktan sonra
Felix'e tişörtünü değiştirmesini söylemiş ve odasına yollamıştı. Artık yavaş yavaş büyüyordu kendisi giyebilirdi kıyafetini değil mi?" Bir süre bekledi ve meraklanıp seslendi.
"Felix hazır mısın?" Sorusu ile odasından çıkan Felix'i görmesi bir olmuştu. Kahkahalarla miniğine baktı. Chan'ın siyah gömleğini giymişti Felix. Ama gömlek o kadar büyük gelmişti ki neredeyse içinde kaybolacaktı.

Chan gülerek miniğinin saçlarını karıştırdı.
"Bu bana bile bol olan bir gömlek Lixie, neden bunu giydin bebeğim~?" Felix kendine baktı, evet ayaklarına kadar geliyordu gömlek ama çok beğenmişti, bu sebeple umursamadı.
"Ama Chanie~ Gömleğin çok güzel ve sen gibi kokuyor, çok erkeksi!" Chan kıkırdadı.
"Aww~ Minik Lixie'm erkeksi mi olmak istiyor?"

Felix hızla kafasını salladı.
"Ama minik Lixie minik bir bebek, benim minik bebeğim." Felix kaşlarını çattı.
"Büyüyünce eminim çok erkeksi olurum!" Chan inanmış gibi yapıp kafa salladı.
Zilin çalması ile ikisininde dikkati kapıya odaklanmıştı. Felix hızla kapıya koşarken Chan'a arkasından geliyordu.
Elini kapatan gömlekle zar zor kapıyı açtığında karşısında yakışıklı bir erkek görmeyi beklemiyordu. Hyunjin'in çığlığı bütün evi sararken Felix kendini birden yakışıklı çocuğun kucağında bulmuştu.

Chanie kendisi gibi yakışıklı arkadaşları nerden buluyor diye geçirdi içinden.
"CHANGBİN BANA BU KADAR TATLI OLDUĞUNU SÖYLEMEMİŞTİN! YERİM BEN BUNU!" Hyunjin tüm gücüyle bağırdığında Felix korkmuş ve Changbin hyungunun kucağına atlamıştı.
Changbin Hyunjin'e vurup susmasını sağladı.
"Çocuğu korkutuyorsun sus iki dakika."
Hyunjin gülerek susmuştu.
"Lixie ben Hyunjin, Changbin hyungunun ev arkadaşı."

Felix anladığını belirten bakışlar atıp Changbinie hyunguna döndü ve konuşmaya başladı.
"Senin için kek ve içecek aldık Changbinie!" Chan arkadan sadece onları izlerken bu hallerine gülmeden edememişti. Minik bebeği herkesi krize sokuyordu. Hyunjin ağlamaklı sesler çıkardı.
"Bana yok mu Lixie~ Ühüüüü!"
Drama queen. Felix Hyunjin'in gerçekten ağladığını görünce Changbin'in kucağından inmiş ve Hyunjin'in ayaklarına sarılmıştı.

Hyunjin hızla Felix'i kucağına alırken Felix konuşmaya başladı.
"Üzgünüm Hyunjinie hyungie! Senin içinde kekim var hatta sana kendi çileklerimden bile koymuştum." Hyunjin anında kıkırdayıp Felix'e sarıldı.
"Sen çok şirinsin Lixie." Bunu derken bir yandan içeri geçmişti. Changbin ise Felix'e aldıkları ufak hediyeler kenara koymuştu.
"Hyunjin, sen Felix ile konuşurken bizde Changbin'in yazdığı şarkıyı gözden geçireceğiz."

Felix normalde ne şarkısı diye merak edip yanlarına gitmek isterdi ama şuan tüm odağı Hyunjin'in yakışıklı yüzüydü.
"Hyunie hyungie, sen cidden çok yakışıklısın! Hatta o kadar yakışıklısın ki bütün gün seni izleyebilirim." Hyunjin kıkırdamış ve Felix'in yanağına öpücük kondurmuştu.
"Sende büyüyünce benim kadar yakışıklı olacaksın Lixie~"

Felix parlayan gözlerle Hyunjin'e bakmaya başladı.
"Cidden öyle mi düşünüyorsun?!" Hyunjin tabii anlamında kafasını salladığında Felix hızla hyungunun boynuna sarıldı.
"Hey Lixie, senin için aldığımız hediyelere bakmak ister misin?"

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın, tekrar okumaya üşendim aşvğwifiw
umarım hoşunuza gitmiştir sizleri şeviyorum 💓💕💝💖💘🥺

𝐜𝐚𝐭 𝐛𝐨𝐢' 𝐜𝐡𝐚𝐧𝐥𝐢𝐱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin