Chan iştahla önündeki sandiviçi yiyen miniğine baktı. O kadar tatlıydı ki hani bazen birinin kafasını ağzınıza sokmak istersiniz ya Chan da şuan onu yapmak istiyordu. Felix ise gerginlikten sandiviçini bilerek yavaş yiyordu.
"Chanie gitmek zorunda mısın?" Chan ona üzgün gözlerle bakan miniğinin alnına öpücük kondurdu.Böyle üzgün olmasına dayanamıyordu ama gitmesi gereken bir toplantısı vardı. İşini evden yapıyordu ama toplantılarda şirkete gitmek zorundaydı.
"Merak etme Lixie, akşama gelmiş olurum. Hem bak Minho'yu çok seveceksin. Çok tatlı biridir." Sinir bozucu biri.Chan içinden söylediği şeye gülerken Felix anlamaz gözlerle ona baktı.
"Sana güzel şeyler aldığını söyledi." Felix'in yüzü birden gülmüştü.
"Ne almıştır Chanie çok merak ettim hemen gelsin!" Chan kıkırdarken saate baktı. Minho'nun cidden hemen gelmesi gerekiyordu yoksa geç kalacaktı.
Kapının çalması ile gülümsedi."Görünüşe göre dileğin gerçekleşti."
Felix mutlulukla yerinden kalkıp Minho denen hyungunu beklemeye başladı.
Chan hızla kapıyı açtı ve Minho'ya selam verdi.
"Benim acil gitmem gerek, kırmızı biber ve kahve hariç her şeyi yiyebiliyor kafanıza göre takılın." Minho yerinde beklerken Chan hızla mutfaktaki küçüğünün yanına gidip iki yanağına da öpücük kondurdu.
"Uslu dur, Chanie güneş battığında gelecek. Seni seviyorum." Bir kerede saçlarını öptüğünde Felix'e el sallıyıp evden çıktı Chan.Felix ise yavaş hareketleri ile Minho'nun bulunduğu yere ilerledi.
"Felix~ nerdesin?" Minho Felix'in nerede olduğunu biliyordu, sadece bilerek onun buraya gelmesini bekledi.
"Burdayım Minho hyung-" Minho sesin sahibine döndüğü gibi çığlık attı.
Felix gelen çığlıktan korkmaya bile zaman bulamadan Minho'nun kucağında buldu kendini."Yaaa~ Sen çok tatlı bir şeysin! Yerim seni ben salak!" Felix ilk mutlu olsada sondaki dediği şey ile kaşlarını çattı.
"Aman be ne alıngan çıktın sende, yerim." Minho gülmeye başladığında Felix'te Minho'yu izleme fırsatı bulmuştu. Açıkçası çok etkilenmişti.. hyungu çok yakışıklıydı.
"Biliyor musun Felix, benimde kedim var hemde üç tane!" Felix duydukları ile gözlerini sonuna kadar açtı."Ü-üç tane mi!? Vay canına hyung sen cidden kedilerin kralı olmalısın!" Minho gülmeye başladığında Felix'de güldü.
"Sana onların fotorafını göstermemi ister misin? Sonra beraber oyun oynarız."
Felix hızla el çırptı.
"Evet evet evet! Göster lütfen hyungie~"
Minho Felix'i kucağından indirmeden koltuğa oturdu ve Felix'i bir bacağına oturttu. Ardından koltuktaki telefonunu açıp kedilerinin fotorafını göstermeye başladı.Felix hepsini dikkatle inceliyordu.
"Bunlar çok tatlı hyung! Keşke benimde kedim olsaydı." Minho güldü.
"Sen zaten kedisin Felix." Felix kıkırdadığında Minho'da ona eşlik etmişti.
"Sen cidden çok yakışıklısın hyungie. Gözlerimi senden alamıyorum." Felix'in bu açık sözlülüğü ile Minho birazda olsa kızarmıştı.
"Teşekkürler Felix."Felix gülümseyerek hyunguna sarıldığında Minho Felix'i ağzına sokmak istedi. Aynı Chan gibi.
"Felix, sana bir sürprizim var." Felix merakla Minho'dan ayrılıp konuştu.
"Nedir o hyungie? Bana ne aldın!?" Heyecanla konuşurken Minho kıkırdamış ve arkasında ki çikolatayı çıkarmıştı.
Felix hemen el çırpıp çikolatayı almaya yeltendi ki Minho çikolatayı havaya kaldırdı.
"Önce öpücük." Felix kafasını sallayıp hyungunun yanağına ufak bir öpücük bıraktı.Minho memnun bir şekilde çikolatayı küçüğüne uzatırken Felix'te parlayan gözlerle çikolataya bakıyordu. Chan ile olduğu süreçte hiç çikolata yememişti. Tamam belki daha güzel şeyler yemiş olabilirdi ama sonuç olarak çikolata yememişti. Hızla çikolatayı eline aldı.
"Bunu benim için açar mısın hyung~?"🧸
Felix güneşin battığını farkettiğinde hızla hyunguna döndü.
"Minho hyung! Güneş batmış Chanie ne zaman gelir?" Minho güldü ve telefonundan saate baktı.
"Birazdan gelmesi gerekiyor, dinlenmek ister misin?" Sabahtan beri bir sürü oyun oynamışlardı. Haliyle ikiside yorulmuştu.
Minho uyuşmuş bacakları ile yerden zar zor kalktı ve Felix'i kucağına alıp koltuğa oturttu.Zilin çalması ile Minho konuştu.
"Bak, sabahtan beri Chan chan diye başımın etini yedin. Geldi işte." Aslında yalandı, Felix gayet uslu bir şekilde Minho ile oyun oynamış, yemek yemişti. Minho sadece abartmayı tercih etmişti.
Felix ona gülerken Minho'da gülüp kapıya ilerledi.
"Hoş geldin." Chan sessizce içeri girdi. Toplantı iyi geçmemişti. Hiç iyi geçmemişti. Yüzünden deli gibi sinirli olduğu belli oluyordu.Minho'da bunu farketmişti.
"İstersen Felix'i alayım ben. Kafa dağıt yarın getiririm." Chan gerek olmadığını söyleyip zoraki bir gülümseme bırakmıştı arkadaşına ardından hızla ona doğru koşup sarılan meleğe baktı.
"Chanie! Sonunda geldin seni özledim~"
Bırakabildiği en gerçekti gülümsemesi ile Felix'in saçlarını okşadı.
"Geldim işte~"Minho eşyalarını toparlarken arkadaşına döndü.
"Çıkıyorum o zaman ben?" Chan kafasını salladığında Felix koşarak Minho'ya sarıldı.
"Hyung, eğilir misin?" Minho kafasını sallayıp eğildiğinde Felix'te Minho'nun iki yanağına da birer öpücük bırakmıştı.Araya minlix sığdıran ama ilerde minsung yapacak yazar bne ;-;
bu fanartı görğnce dayanamadım yazdım böyle bir bölüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐜𝐚𝐭 𝐛𝐨𝐢' 𝐜𝐡𝐚𝐧𝐥𝐢𝐱
Genç Kurguchan istediği kedi çocuk yerine başka bir kedi çocuğu almak zorunda kalır.