Sabah zilin çalmasıyla güzel uykumdan uyanmıştım. Mısra ve Cem'in uykusu derin olduğu için yanında zurna çalsalar duymazlardı. Fakat ben kuş uykusuna sahiptim. Sıcacık yatağımdan zar zor kalkıp kapıdaki kişiye söverek terliklerimi giydim.
Kapıya gelip delikten baktığımda dışarda Furkan'ın dikildiğini görmüştüm. Sabahın köründe neden burda olduğuna anlam veremeden kilidi çevirdim ve kapıyı açtım. Benim dağınık halime baktıktan sonra konuşmuştu.
"Günaydın."
"Ne oluyor be?"
"İnsan bir günaydın der. Ne huysuzsun."
"Furkan daha kargalar bokunu yemeden sabahın köründe burada ne arıyorsun?"
"Kahvaltı yapmaya geldim."
"Beni niye uykumdan ediyorsun ya? Git kahvaltını evinde yap."
"Burada yapmak istedim. Ayrıca canavar gibi gözüküyorsun. Makyajsız dışarı çıkma sakın."
Dediği şeye karşılık kapıyı kapatır gibi yapınca eliyle beni durdurmuştu.
"Tamam şaka yaptım. Gireyim mi?"
"Bu saatten sonra girmesen ne fayda? Uyandım zaten. Gir."
Girmesi için kenara çekildiğimde ayakkabılarını çıkarıp içeri girmişti. Kapıyı kapattıktan sonra ona döndüm.
"Demek ev halin böyleymiş."
"Biraz daha dalga geçersen atarım seni."
"Yok dalga geçmeyeceğim. Çokta kötü değilsin. Sadece gözlerin şişmiş."
"Geç yattım ondandır. Sen salona geç ben üstümü değiştireyim."
Beni onaylayıp salona giderken ben de ilk banyoya gidip yüzümü yıkadım. Daha sonra odama geçip klasik bir pantolon ve kazak kombini yaptım. Saçlarımı tarayıp topuz yaptıktan sonra salona döndüğümde Furkan da etrafı inceliyordu.
"Kardeşlerin uyuyor mu?"
"Evet. Onlar uyanmaz daha."
"Okulları yok mu?"
"Cem bugün gitmeyecek. Mısra öğlenci."
"Anladım. Ben acıktım."
"Sadece merakımdan soruyorum. Neden evinde yemedin?"
"Biraz tartışma yaşadık. Erkenden çıktım evden. Telefon numaran olmadığı için direkt buraya geldim."
"Peki. Kahvaltı hazırlayalım o zaman. Gel mutfağa."
O benim arkamdan gelirken mutfağa girip hemen çay suyu koydum ve ona döndüm.
"Ne yapalım şimdi?"
"Omlet yapabiliriz. Patates kızartırız yanına."
"Tamam olur. Geçen gün yaptığım poğaçalardan da vardı. Başka bir şey istiyorsan onuda yapabiliriz."
"Yok yeter bu kadar."
"İyi sen omleti yap. Ben patates kızartırım."
Ona gerekli malzemeleri çıkarıp verdikten sonra ses olmasın diye mutfağın kapısını kapattım. Havasız kalmaması ve içerinin kokmaması için camı açıp patatesleri çıkardım ve soymaya başladım. İkimizde sessizce işimizi yaparken en sonunda ben konuştum.
"Geçen hafta beni kovuyordun yanından ama bugün evime geldin. Allah böyle ayağına dolandırır işte gördün mü?"
"Doğru ama dün iyi anlaşmaya karar vermiştik unuttun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴀᴛʟɪ ᴄᴀɴᴀᴠᴀʀɪ {ꜰᴜʀᴋᴀɴ ʏᴀʟᴄɪɴ}
Fanfiction"𝑨𝒏𝒅 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒄𝒓𝒚, 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒇𝒂𝒍𝒍 𝒊𝒏 𝒍𝒐𝒗𝒆 𝒃𝒖𝒕 𝒂𝒍𝒍 𝒎𝒚 𝒕𝒆𝒂𝒓𝒔 𝒉𝒂𝒗𝒆 𝒃𝒆𝒆𝒏 𝒖𝒔𝒆𝒅 𝒖𝒑."