Kapıyı açtığımda karşımda annemi görmemle gerçekten içimde bir şeyler kopmuştu. Bana çok soğuk ve mesafeli bakıyordu. Sanki kendi öz kızı değilmişim gibi davranması çok zoruma giden bir şeydi. Beni bir süre inceledikten sonra sonunda sesini duymuştum.
"İçeri girebilir miyim?"
"Tabii. Gel."
Ona çok kırgındım. Bana asla sevgi ve şefkat göstermemişti ve çok eksik büyümüştüm. Onu içeri aldıktan sonra kapıyı kapattığımda mutfaktan çıkan Furkan bizi görmüştü. İkimize bakarken annemin arkasında olduğum için dudaklarımı oynatarak kim olduğunu söylemiştim. Beni anladığında gülümseyip anneme baktı.
"Merhaba."
"Sen kimsin?"
Furkan'ın yanına annemin karşısına geçerken Furkan da anneme cevap vermişti.
"Furkan ben.Hazal ile aynı yerde çalışıyoruz."
Annem bana yargılayıcı bir bakış atarken gerilmeye başlamıştım.
"Beraber çalıştığın erkekleri eve mi alıyorsun?"
Furkan ortamdaki gerginliği hissedip sessizliğe boğulurken ben de sakin kalmaya çalıştım ve konuştum.
"Arkadaşlarımı alıyorum. Beraber çalıştığım erkekleri değil."
"Her neyse. Salona geçiyorum. Seninle bir şey konuşmaya geldim."
Annem salona giderken Furkan'a döndüğümde montunu almak için yeltenmişti.
"Ben gideyim. Özel bir konu sanırım."
Kolunu tutup onu engelledim.
"Lütfen kalır mısın? Benim odamda bekleyebilirsin. Annem buraya kadar geldiyse iyi bir şey için değildir."
"Kalmamı istediğine emin misin?"
"Eminim. Sanırım buna ihtiyacım olacak."
"Tamam. Odan neresi?"
Ona odamı gösterdikten sonra o giderken ben de salona annemin yanına geçtim. Oturduğu koltuğun karşısına oturduktan sonra ellerimle dizimde ritim tuttum. Bir süre evi incelemiş ve her detaya bakmıştı. Ben ona bakmaya devam edince konuşmayı başlattı.
"Normalde buraya kadar gelmeyecektim. Daha önemli işlerim vardı ama telefonda beni dinlemeyeceğini bildiğim için gelmek zorunda kaldım."
"Konu nedir?"
"Hamileydim ama düşük yaptım. Çocuk doğurmam riskli ama eşim bir çocuk istiyor."
"Tamam geçmiş olsun ama bunun bizimle alakası ne?"
"Mısra'yı yanıma almaya karar verdim."
Dediği şey ile birlikte tüylerim diken diken olurken stresten ve gerilimden ellerim titremeye başlamıştı. Anında itiraz ettim.
"Hayır. Kabul etmiyorum."
"Zorundasın."
"Değilim. Kaç yıldır arayıp sormadığın kızın şimdi mi aklına geldi? Ha birde onun dışında bir oğlun ve ben varım."
"Sana para gönderirim. Daha çok rahat edersin."
"Para mı? Evcil hayvan mı alıyorsun sen?!"
Sesimi yükseltmeye başladığımda o hâlâ sakinliğini koruyordu.
"Bak Hazal. Eğer kabul etmezsen sana dava açarım yine onu yanıma alırım. Annesi tarafından dava açılmış birisi olmak ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴀᴛʟɪ ᴄᴀɴᴀᴠᴀʀɪ {ꜰᴜʀᴋᴀɴ ʏᴀʟᴄɪɴ}
Fanfiction"𝑨𝒏𝒅 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒄𝒓𝒚, 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒇𝒂𝒍𝒍 𝒊𝒏 𝒍𝒐𝒗𝒆 𝒃𝒖𝒕 𝒂𝒍𝒍 𝒎𝒚 𝒕𝒆𝒂𝒓𝒔 𝒉𝒂𝒗𝒆 𝒃𝒆𝒆𝒏 𝒖𝒔𝒆𝒅 𝒖𝒑."