7. Bölüm

70.6K 2.7K 421
                                    

Robin abiyle konuştuktan yaklaşık yarım saat sonra bir adam gelip bana paket vermiş ve bittiğinde kendisinden isteyebileceğimi söyleyerek gitmişti. Paketten bir tane içmiş ve tekrar aşağı inerek öğle yemeği için hazırlıklara yardım etmiştim. Dün olanlar yüzünden benimle konuşan Bejin hanıma da gün içerisinde Berfin'le dışarı çıkıp birkaç şey almak istediğimi söylemiştim. Üzüldüğü için mi bilmiyorum ancak izin vermişti ve yaklaşık iki saat süren alışveriş sonunda daha yarım saat önce Konağa gelmiş, aldıklarımdan bir parça giyinerek mutfağa atmıştım kendimi. Dilşa anne kıyafetlerime pek sıcak bakmasa da Dilan benim her zaman böyle giyindiğimi zaten bildiklerini söylemişti. Fıraz'ın vereceği tepki gram umurumda değildi zaten.

"Fıraz seni böyle görmesin. Alim Allah kapının önünde bulursun kendini." Viyan'ın sesiyle başımı kahve fincanımdan kaldırarak ona baktım. Üzerinde uzun elbisesi ve kafasındaki şalıyla ben Mardin'liyim diyordu adeta. Ya da töre ve yöreye uyuyorum da olabilir. Bir şey söylemeden önce kendi üzerimdekilere kısa bir bakış attım. Siyah kot pantolonum, bordo gömleğim ve siyah sporumla gayet normaldim.

"Giyimim yalnızca beni ilgilendirir ve bende nasıl rahat hareket ediyorsam öyle giyinirim." Bence bu konuda kimsenin yorum hakkına sahip olmadığını gayet net belirttim. Viyan'ın bozulan yüzü de bunu kanıtlar nitelikte.

"Bakalım Fıraz da seninle aynı düşünceye sahip mi?" Kendi kendine homurdanarak kızlarla oturduğumuz çardağın bir köşesine ilişti. Berfin ve Dilan ona ters ters bakarken Aras'ın konuşmasıyla ikisi de kahkahalarını son anda yuttular.

"Nalin senden daha güzel diye kıskanıyorsun, değil mi?" Viyan'ın anbean değişen yüzünü zevkle izlemek vardı ancak Fıraz'la konuşmam gerekiyordu. Akşam yemeği yiyeli çok olmuştu ve çoktan gelmiş olması gerekiyordu. Kahvemi tek yudumda bitirip kızlara veda ederek odaya doğru ilerlemeye başladım. Ona kızmayacaktım ya da hesap sormayacaktım. Tek merak ettiğim şey, neden? Neden bana vurmuştu ya da neden benimle konuşmadan beni yargılamıştı?

Odaya kısa bir bakış atıp olmadığını görünce bu katta olan diğer odanın kapısına ilerleyerek önce tıklattım, ardından tok sesini duyar duymaz kapıyı açarak başımı uzattım. "Konuşabilir miyiz?" Dağınık saçları alnına dökülmüş, yorgun bir ifadeyle önündeki bilgisayara bakarken sesimi duyunca bakışları direkt beni buldu. Baştan ayağa süzdükçe kaşlarının çatılışını izledim. Ters bir tepki vereceğini düşündüğüm bir anda bana koltuğu gösterince küçük adımlarla içeri girip kapıyı kapattım ancak oturmadım. Üzerime baktıkça öfkelendiğini gördüğüm için uzatmadan "Neden?" diye sordum direkt. Bakışları gözlerimde bir süre oyalandı ve hemen sonrasında oturduğu yerden kalkarak bana yaklaşmaya başladı.

"Ne, neden?" derken aslında konunun ne olduğunu çok iyi biliyordu. Korksam bile göz temasımızı bozmadan ve oldukça soğukkanlı bir ifadeyle "Bana neden vurdun?" diye sordum. Tepkilerim dikkatini çekiyordu ancak daha çok şaşırıyordu. Küseceğimi falan mı düşünmüştü?

Başka ne düşünecekti ki? Ona göre küçük bir kız çocuğuyum ne de olsa!

"Bir yanlış anlaşılma," dedi umursamaz olmaya çalışarak. İçten içe durumdan memnun olmadığını görebiliyorum ancak bunu açıkça söylemediği için herhangi bir yorum yapmadan, yalnızca omzumu silkerek kapıya doğru ilerledim. "Bir şey söylemeyecek misin?" Daha kapıyı açmadan sözleriyle olduğum yerde kaldım. Şu an hissettiğim öfkeyi ve dilime biriken cümleleri bir bilsen! Derin bir nefes alarak kapıyı açtım ancak çıkmadım. Bunun yerine sol omzumun üzerinden bana bakan adamın gözlerine uzun uzun baktım.

"Yaptıklarının sorumluluğunu alacak bir yetişkinin düşüncelerine sahip olduğunda bu konuyu yeniden konuşabiliriz." Onu öylece dumura uğramış ifadesiyle orada bırakıp kapıyı içimdeki öfkenin aksine yavaşça kapattım ve kendi odama girerek hızla üzerimi değiştim. Üzerimdeki kıyafetleri parçalarcasına çıkarırken bu işkenceyi yalnızca ona yapmak istiyorum ancak mümkün değil. Kahretsin ki mümkün değil!

SIĞINTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin