"Sen ne halt yiyorsun orada?"
Hemen arkamdan duyduğum sesle irkilerek döndüm arkamı. Kalbim kuş gibi çırpınmaya başladığı anda Fıraz yanıma öfkeyle gelip elimdeki sigarayı alarak balkondan aşağı attı. Ardından kolumdan tutup içeri çektiğinde hissettiğim korkuyla elim ayağım boşaldı ve o beni bıraktığında yatağın ucuna çöktüm hemen. Sağ elim kalbimin üzerinde duruyordu.
Bu adam uyumuyor muydu yahu?
"Nerden buldun o zıkkımı?" Hemen tepemde dikiliyordu ve yüzüne bakmam için çenemi tutarak başımı kaldırdı. Gözlerinde uykuya dair tek bir iz bile yoktu. "Cevap versene kızım! Nerden buldun diyorum sana?"
"Bir yerden bulmadım, aldım." diyerek başımı elinden kurtarıp tek boşluk olan sol tarafından geçerek ayağa kalktım. Hala birbirimize yakındık, bu yüzden teslim oluyor gibi ellerimi iki yandan havaya kaldırarak avuç içlerimdeki izleri görmesini sağladım. "Uzun zamandır içiyorum ve kimseden saklamak gibi bir amacım hiç olmadı. Günde iki üç taneden fazla içmiyorum zaten." Ellerimde dolanan bakışları öfkesini bir an geriye itmişti ki daha korkunç bir yoğunlukla geri geldiler. Bileklerimi sıkı sıkıya tutup beni kendine çektiğinde artık nefes alacak kadar bile mesafe yoktu aramızda.
"Kim yaptı?" Sıcak nefesi yüzüme çarpıp değdiği yeri yakıyordu. Derin bir nefes alırken misk kokusu doldu burnuma ama odaklanmam gereken bu değildi. O kadar çok sinirliydi ki beni olduğum yere gömmesi an meselesiydi gerçekten. "Kim yaptı dedim!"
"Ne fark eder ki? Geçmişte kaldı hepsi." Ellerimi öfkeyle kendine doğru çektiğinde göğsüm göğsüne çarpmıştı.
"Sana bunlar yapılırken aptal gibi izleyip içmeye devam mı ettin?" Şaşkınlık ve korkudan ne diyeceğimi şaşırmıştım gerçekten. Bu adam bana hakaret etmeye yer mi arıyor bana mı öyle geliyor? Bana çatmayınca günü mü geçmiyor hiç anlamadım.
"Evet," derken amacım öfkemi bastırıp onu kudurtmaktı. Bilekleri daha büyük bir öfkeyle sıktığında bu amacıma ulaştığımı anladım ancak hissettiğim acı yüzünden inlememe engel olamadım. Bakışları tam şu anda beni olduğum yere gömecek gibiydi. Bütün hislerim birbirine karışmış bir şekilde "Korkuyorum," derken gözlerimi kapattım. Titrek çıkan sesimden sonra beni bırakıp geriye çekildi. Anında olduğum yere boş bir çuval gibi devrilip başımı çarpmaktan son anda kurtardım. Korkudan iliklerime kadar titremeye başlamıştım. Ondan bu kadar korkmayı hazmedemiyordum, tam da bu sebeple delirtiyordum ama bir şekilde üzerimde etki bırakmayı başarıyordu. Bir şekilde korkum ağır basıyor ve ben pes ediyordum ama böyle davranmaya devam ederse bunun da bir gün son bulacağını, korkumu yeneceğimi biliyorum.
Ben neler yaşıyorum böyle?
"Tahmin etmesi zor değil ki! Aptallığının bir sonu yok." Odada volta atarken kendi kendine söyleniyordu. Daha bir gün önce bana tokat atan kendisi değilmiş gibi bu duruma karşı çıkmadığım için öfkelenmesi beni her an krize sokabilir. O kendi kendine konuşurken ben sakinleşmek adına olduğum yerde kımıldamadan durdum. Oda aydınlanmaya başladığında o hala volta atıp duruyordu. Öyle ki içine düştüğüm durumun farkında dahi değildi. Ona hiçbir şey söylemeden yavaşça kalkıp banyoya girdim ve kendimi direkt duşa attım.
Soğuk duş hem uykumu açmış hem de kendime gelmem de faydalı olmuştu. Bornozun kuşağını sıkıca bağlayıp öyle girdim odaya. Üzerinde hala pijamaları vardı ve balkonun önünde durmuş sigara içiyordu. Hani Fıraz sigarayı sevmiyordu? Sağ ayağını sallarken hala sakinleşmeye çalıştığını anlayarak ona hiç bulaşmadım ve giyecek kıyafetlerimi alarak banyoya girdim yeniden. Siyah kot ve turuncu gömleğimi giyip kollarını kıvırdım. Saçlarımı kurutup tepeden topladıktan sonra banyodan çıkarak makyaj masasına oturdum. Gözlerimin altına yuva yapan morluklar için kapatıcı kullanıp çok hafif makyaj yaparak kalktım masadan. Yüzüğüm ve gümüş saatimi takmıştım koluma. Ayağıma sporlarımı giydiğimde Fıraz odaya girip beni baştan aşağı süzdü. Çıkmayı düşünüyordum ancak üzerime doğru gelince olduğum yerde kaldım. Gömleğimin ön kısmı pantolonun içindeydi ama buna takılmayacağını düşünüyorum. Gelip tam karşımda durdu, gözleri yüzümü tararken elleri uzanıp göğüs hizamdaki düğmeyi taktı. Ardından bir üstündeki düğmeyi de taktıktan sonra kısa bir bakış atıp yeniden yüzüme baktı. Kaşlarını çatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI
Teen FictionBen onyedi yaşında Nalin Çavdar. Bu konakta beş yıldır kalıyordum ancak hiçbir aile ferdi beni kendinden bilmezdi. Ben hep ötekileştirdikleri, bir günah bildikleri kızdım. Burada herkes bana düşmandı. Hemde herkes. Çavdar'lara çalışanlar bile beni b...