8.BÖLÜM

71.2K 2.6K 222
                                    

Dünya durmuş gibi hissediyorum kalbim teklerken ancak Yiğit durdurak bilmeden beni döndürmeye devam ettiği için sanki Dünya daha hızlı dönmeye başlamış gibi oldu. Midemi boşaltmak üzere olduğumda Yiğit'in omuzlarına elimi koyarak kendimi geri çekmeye çalıştım.

"Kusmak üzereyim, dur!" İsyanımı duyunca beni olduğum yere bıraktı ancak uzaklaşmak yerine iki eliyle yüzümü kavradı. O an yüzündeki heyecan ve mutluluk bana da bulaştı ve gülümsemekten kendimi alamadım.

"İnanamıyorum gerçekten sensin! Mert de burada olmalıydı. Hande bak!" demişti ki fark etmediğim arkadaşım sevinçle çığlık atarken Yiğit'i bir çırpıda itip bana sarıldı. Aynı zamanda yerinde zıplamaya başlamıştı.

"Şaka gibi şaka gibi!" derken beni boğacak gibi sarılmaya devam ediyordu. Yiğit'e bakarken hınzırca sırıtıp az önce yaşadığım şeyi arkadaşıma yaşattım ve onu kaldırdığım gibi iki kez etrafımızda döndürdüm. Bu hareketi hiç sevmezdi ve onu bıraktığım gibi omzuma şaplak atması bir oldu. "Senden nefret ediyorum!" Onun bu çocuksu tepkisine Yiğit ve ben kahkaha atarak karşılık verdik.

"Bende seni çok özledim maymun," derken burnuna bir kez vurdum. Boyum ondan uzun olduğu için hep küçük çocuk gibi davranırdım ona ve bundan nefret ederdi. Bizi yanıltmadan kollarını küser gibi yaparak Cihat abiye yaklaşıp "Şunlara bir şey söyle Cihat abi! Ben maymun muyum ya?" diye isyan ettiğinde Tarih tekerrür ediyor gibi hissettim. "Hayır tabii ki güzelim ama içindeki çocuk yanın hep kalsın." Cihat abi Hande'ye abi edasıyla sarılıp öptükten sonra anaç bir tavırla gülümseyerek bana kollarını açınca gidip sarıldım hemen. Evimde gibi hissediyorum. Gözlerim yavaş yavaş buğulanmaya başlamıştı ki Robin abinin sesini duydum.

"Biri burada neler olduğunu bize açıklayacak mı?" Fıraz'ın öfkesini tamamen unutmuştum ama yuvam gibi hissettiren bu adamdan ayrılma sebebim o değildi. Cihat abi beni omuzlarımdan tutup kendinden ayırdıktan sonra yüzüme baktı, buğulanan gözlerimi görünce alnımdan öpüp tekrar göğsüne hapsedince bir damlayı kurban verdim.

"Nalin'i İstanbul'dan tanıyoruz, Robin. Neslihan anneyle annem çok yakınlardı; bu çocuklarda hep birlikte büyüdü. Onu burada görmek bize de sürpriz oldu doğrusu." Cihat abinin konuşurken göğsü titriyordu. Herkes ufak bir aydınlama yaşarken ben sözde kocamı daha fazla çıldırtmamak için geri çekildim. "Sahi, Nalin'in ne işi var burada?" Çaktırmadan gözlerimi silip yeniden Hande'ye yaklaştığımda bana sarıldığı gibi ağlamaya başladı.

"Çok özledim. Çor aradık seni. Nerdeydin bunca zaman? Neslihan teyze-" Boğuk sesini hıçkırığı kestiğinde boğazıma koca bir yumru oturmuş gibi yutkunamadım. Cihat abinin sorusu havada asılı kalırken umursadığım o değildi. Gözlerime dolan yaşları geri yollamak için başımı yukarı kaldırdığımda Fıraz'ın dikkatli bakışlarını üzerimde yakaladım. Az önceki sinirinin yerinde yeller esiyordu şu an.

"Kızım bi bırak da rahat nefes alsın! Bulduğumuz gibi öldüreceksin karışmasam." Yiğit huysuz huysuz konuşup beni kendine çektikten sonra tek omuzunun altına aldı. Ardından az önceki kabalığı aklına gelmiş olacak ki beni bırakmadan Hozan abiye dönüp elini uzattı. "Çok özür dilerim, Nalin'i görünce şaşkınlıktan tepki veremedim size. Yiğit Koç ben, Cihat Beyin kardeşiyim." Hozan abi de tanık oldukları ile gülümseyerek karşılık verdi.

Fıraz'ın olduğum pozisyondan dolayı kaşları yeniden çatılmıştı ancak yorum yapmadı. Robin abinin haydi demesiyle herkes sanki bunu bekliyormuş gibi salona doğru ilerledi. Bu anda Yiğit'ten yardım bahanesiyle ayrılarak mutfağa girdim. Yaşadığım şaşkınlığın yanında hissettiğim mutluluk ve heyecan bambaşkasıydı. Cihat abiye kimse cevap vermemişti ve onun bir şeyleri anlamış gibi bakan gözleri üzerimde asılı kalmıştı ama onu umursamadım. Nasılsa bir şekilde öğrenecekti, nasıl bir tepki vereceği hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak bunu şu an düşünmeyi reddettim. Bir an önce Hande'yle oturup konuşmak istiyordum ve bu yüzden çok hızlı hareket ediyordum. Yemekleri kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde yemiştik. Aynı şekilde çay da içilmişti ve saat gece yarısına yaklaşırken biz gençler teras da toplanıp meyve yerken evin büyükleri odalarına çekilmişlerdi. Hande ve Yiğit'in yanında oturuyordum ben. Berfin ve Dilan kendilerini unuttuğumu sanmasın diye sürekli konuşmalara dahil edip bir nevi çocukluğumu öğrenmelerine izin veriyordum.

SIĞINTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin