6. BÖLÜM

69.8K 2.6K 360
                                    

Ayağıma gelen topu havaya kaldırarak iki kez sektirdim. Üçüncü de daha yükseğe atıp top yere değmeden kale de bekleyen küçük çocuğa doğru vurdum. Top hemen solundan kayıp giderken gol yediği için üzülmek yerine bana hayranlıkla baktı.

"Bu hareketi bana da öğret!" Yerinde heyecanla zırplıyordu. Sonra koşarak topu almaya gitti.

"Aras'ı ilk defa bu kadar mutlu görüyorum. Kendisine top oynayacak birini bulduğu için sevinçten delirebilir." Kamelya da oturan Dilan topun peşinden koşan oğluna gülümseyerek bakıyordu. İşlerimizi el çabukluğuyla erkenden bitirmiştik ve yaklaşık bir saattir ben Aras'la top oynarken Dilan ve Berfin kamelyadan bizi izliyorlardı. Bir ara Dilşa ve Jiyan hanım da gelmişti ama onlar çok durmamıştı yanımızda. Açıkçası gitmelerine sevinmiştim çünkü ben Aras'la küçük bir çocuk gibi top oynarken beni izlemeleri çekinmeme neden oluyordu. Üzerimde Berfin'den aldığım çokta dar olmayan bir pantolon ve tunik vardı. Bence Fıraz'ın kızmasını sağlayacak bir şey yoktu. Sonuçta üzerimi değiştirmiştim ve etrafımızda bizi görecek hiç erkek yoktu.

"Bu sefer ben gol atacağım!" Aras topu önüne atarak hızla bana doğru koşmaya başladı. Bende ona engel olmak için öne doğru gittim ama beni çalımlamasına izin vererek attığı golden sonra sevinçle annesine koşmasını izledim. Sevinçle annesine sarılırken o kadar heyecanlı konuşuyordu ki hepimiz onun mutluluğuyla mutlu olduk. Sonrasında bir yarım saat kadar daha oynadık. Sürekli beni çalımlayıp gol atmasına izin vererek yenmesini sağladım. Bıraksak akşama kadar oyardı topla. Her ikimizde çok terlemiştik. Dilan onu banyo yapmak için götürürken bende kendi odama çıkarak güzel bir duş aldım ve mor bir elbise giyerek mutfağa girdim. Kadınlar çoktan akşam yemeği için hazırlığa başlamışlardı. Bende aralarına karışarak yardım etmeye başladım.

Arada Ayşe teyzeyle uğraşıyor, Elif'le muhabbet ediyordum. Dilan ve Berfin de sürekli benimle konuşuyorlardı. Bu konağın mutfağında yemek yapmak çok eğlenceliydi.

"Kapıya sen bak Nalin." Viyan söyleyene kadar büyük kapının çaldığını duymamıştım bile. Bana emir vererek konuşması hoşuma gitmese de ellerimi yıkadıktan sonra gidip kapıyı açtım.

Gördüğüm yüzle ellerim boşluğa düştü bir anda. Bawer ve Lorin kapıda duruyorlardı. Onların bu konağa gelmemeleri gerekiyordu. Şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırmıştım ama daha çok öfkelenmiştim. Hangi yüzle geliyorlardı buraya?

"Çekilsene kapıdan geçelim." Bawer'in sert uslubü alıştığım bir şeydi. Kapıyı sıkı sıkıya tutarken ona öfkeyle baktım.

"Sen hangi yüzle geldin buraya?" Benim öfkemden zerre etkilenmeyen adam alayla güldü.

"Kaynanamın elini öpmeye geldim. Gelmeden önce sana mı soracaktım?" Bir de pişkin!

"Fıraz duyarsa öldürür seni." Lorin'in korkudan rengi atarken abim sanki komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı.

"Demek Fıraz diyecek kadar iyi aranız?" Bana küçümseyerek bakıyordu ama öfkelendiğini de görüyordum. Lorin'in elini tutarak beni itti ve içeri girdi. "Senin gibi birini kabulleniyorsa kızkardeşini de affedecektir." Lorin'le birlikte avluyu arşınlarken öyle bir öfkeyle doldum ki bir anda koşarak karısının elini tutan elini tutarak hızla kendime çevirdim.

"Senin bu konakta işin yok! Çık git hemen!" Çekip kendisine doğru fırlattığım eline bakarken sinirden iki eli de yumruk olmuştu. Haklı tabii. O her zaman beni dilsiz sığıntı olarak görmeye alışmıştı, şimdi ona karşı geliyor olmam gururunu kırıyordu.

"Karımın konağına gelirken sana soracak değilim. Yerini bil, yoksa ben hatırlatmak zorunda kalacağım!" İçinde tutmaya çalıştığı öfkesi yüzünden yüzü kıpkırmızı olmuştu.

SIĞINTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin