•1•

688 39 60
                                    

Clarke simsiyah olmuş elini üstüne silerken burnunu çekti ve Lexa'nın buz gibi olmuş elini tutup parmaklarını Lexa'nın parmaklarına geçirdi. "Bunu da birlikte atlatacağız. Lütfen kendini bırakma. Tamam mı? Arkadia'ya gitmeliyiz. Annem senin ameliyatını yapabilir."

"Clarke.. Bana kan verebilecek bir Night Blood yok. Tüm Night Blood'lar henüz çocuk."

"Madi kaldırabilir."

"Hayır." Lexa öksürdü. Titus'un kıyafetinin iç cebinden araç gereçleri çıkardığını gördü. Zamanı gelmişti.

"Clarke, sonraki komutan sana yardımcı olacak. Tamam mı?"

"Lexa-"

"Bilmek istediğim tek bir şey var." Elleri titremeye başlamıştı. Clarke sebebini biliyordu, vücudundaki kan iyice azaldığı için vücut ısısı düşüyordu. Clarke elini daha da sıkı kavradı. Onun tüm vücudunu ısıtmasını dilercesine.

"Beni affettin mi?" Lexa çatallaşmaya başlayan sesiyle sordu.

"Ne için?"

"Seni Weather Dağında bir başına bıraktım. Beni affettin mi?"

"Evet, Lexa. Affettim." Clarke yanaklarından damlayan gözyaşlarının Lexa'nın ve kendi elinin arasına süzüldüğünü hissetmişti. Burnunu tekrar çekti. Lexa ise aldığı cevap karşısında tebessüm etti. Boşta kalan eliyle Clarke'ın kan toplanmış kıpkırmızı yanaklarının üstündeki gözyaşlarını yavaşça sildi.

Clarke Titus'a kısa bir bakış attı. "Napıyorsun sen?"

"Bunu yapmam gerekiyor." Titus üzgünce konuştu. İstediği bu değildi.

Clarke tekrar Lexa'ya döndü. Lexa'nın gözleri kapanmaya başlamıştı. Kafasını iki yana salladı. Hayır, bunu kabul etmiyordu. Lexa'yı kaybedemezdi. "Lexa." Gözyaşlarıyla ıslanmış dudaklarının arasından zayıfça çıkarabildiği ses sadece Lexa'nın adıydı.

Her şeyden habersiz Murphy'nin kafası karışmıştı. Clarke burada ne arıyordu ve başında ağladığı kişi kimdi? Titus ona bakınca kaşlarını çattı. Bu adam ona uzun süre işkence etmişti ve şimdi de dostu Clarke'ın değer verdiği birini öldürmüştü. Titus yatağa küçük kutuyu koydu ve neşteri eline alıp beklemeye başladı. Lexa'da ona bakıyordu. Zamanını bekler gibi. Titus yavaşça kafasıyla onayladı. Lexa yutkundu ve gözlerini tekrar mavi gözlere kitledi. "Clarke, zamanı geldi."

"Hayır."

"Ai gonplei ste odon." (Benim savaşım sona erdi.)

"Lexa, seni iyileştireceğim."

"Hep yanında olacağım." Lexa artık konuşmakta zorlanıyordu. Clarke kabullenmek istemiyordu ama bu bir gerçekti. Lexa'yı kaybediyordu.

"Huzur içinde ayrıl bu kıyıdan. Sevgiyle, bir sonrakini bul." Sesi titriyordu. Lexa'nın yarasını bastıran elini hafifletti ve yarayı bastırmayı bıraktı. "Yeryüzündeki son yolculuğumuza kadar, tüm yolculuklarını sağlıcakla yap." Uzanıp Lexa'nın soğuk dudaklarını son kez kendi dudakları ile birleştirdi. "Yeniden görüşmek dileğiyle."

Lexa hafifçe son tebessümünü etti. Titus bir anda hareketlendi. "Görevimi yapmalıyım."

Murphy dostunu tutup sarılırken Titus Lexa'nın ensesindeki yara izinin üstünden bir kez daha geçti ve Flame'i çıkardı.

"N-Ne yapıyorsun?" Clarke sesi titreyerek konuştu. Flame'in Lexa'dan ayrılmasıyla Lexa'nın titremesi kesilmişti.

"Lexa kom Trikru'nun savaşı sona erdi. Komutanlarınki devam ediyor." Lexa'yı kucağına aldı ve bekçilere bağırdı.

"Kapıyı açın!"

Bekçiler kapıyı açtı. Titus yüksek sesi ve kıpkırmızı gözleri ile konuştu. "Meclisi toplayın. Komutan öldü." Bekçiler onun geçmesi için yolu açarken Titus yanlarında durdu. "Bana acilen Indra kom Trikru'yu bulun." Ve gözlerden kayboldu. Clarke Lexa'nın kan içindeki yatağına bakıyordu. Murphy omzuna dokundu. "Clarke, hadi. Gidelim." Clarke hışımla omzunu çekti ve yatağın önüne diz çöktü.

Ne Clarke burda bulunmalıydı ne de Murphy. Azgeda tahtı ele geçirmek üzereydi ve sınırlar çizilmiş, Skaikru bu sınırın dışında kalmıştı. Ama Lexa Clarke'ın ondan uzakta olmasını istemiyordu. Onun yanında olmasını istiyordu. Murphy ise Titus'un elindeydi. Uzun zamandır.

Polis'te artık bir işleri yoktu. Clarke evini, Lexa'yı kaybetmişti az önce. Murphy'nin çok uzun süredir zaten bir evi yoktu. İkili Polis'ten kovulmasıyla Arkadia'ya boyunları bükük dönüyorlardı.

Without you | ClexaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin